Püskürmek nedir, Püskürmek ne demek

  • Ağzında bulunan bir sıvı veya toz durumundaki bir şeyi hızla savurtarak dışarı çıkarmak
  • Öfkeyi aniden dışarı vurmak.
  • Yanardağ lav çıkarmak, indifa etmek.

"Püskürmek" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Yeniden yepyeni bir insan olmak için zaman zaman bir volkan hâliyle bir şeyler püskürüyordum." - S. F. Abasıyanık

Diğer sözlük anlamları:

(Su) fışkırmak.

Püskürmek tanımı, anlamı:

Püskürme : Püskürmek işi. Sık ve tek tek benekler durumunda olan. Yanardağın, duman, kül ve lav çıkarması, indifa.

Ateş püskürmek : Çok öfkeli olmak.

Sıvı : Bulunduğu kabın biçimini alabilen ve üstü yatay bir düzlem durumuna gelebilen akışkan cisim, mayi, likit.

Durum : Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon.

Savur : Mardin iline bağlı ilçelerden biri.

Çıkarmak : Yapmak, üretmek. Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek. Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek. Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek. Göstermek. Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak. Fotoğraf çektirmek. Hatırlamak. Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak. Sunmak. Bulmak, ortaya koymak. Yollamak, göndermek. Gidermek. Sağlamak, elde etmek. Söylemek. Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak. Sonunu getirmek. Yayımlamak. Sindirim yolundan dışarı atmak, kusmak. Resim yapmak. Boşaltmak. Gibi göstermek, bir davranış yüklemek. İlgisini keserek uzaklaştırmak.

 

Yanardağ : Magmanın yer içinden yüzeye çıktığı veya geçmişte çıkmış olduğu, genellikle koni biçiminde, tepesinde bir püskürme ağzı bulunan dağ, volkan.

İndifa : Kızamık, kızıl vb. hastalıklarda vücutta kırmızı lekeler görülme. Başkaldırma, isyan etme, ayaklanma. Püskürme.

Öfke : Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap.

Lav : Yanardağların püskürme sırasında yeryüzüne çıkardıkları, dünyanın derinliklerinden gelen kızgın, erimiş maddeler, püskürtü.

Etmek : Bulmak, erişmek. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Bir işi yapmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Herhangi bir değerde olmak. Demek, söylemek. Küçük veya büyük abdestini yapmak. Kötülükte bulunmak. Eşit değer kazanmak.

Aniden : Ansızın.

Dışarı : Kişinin konutundan ayrı olan yer. Dış çevre, dış yer, hariç, içeri karşıtı. Yurt dışı. Dışa, dış çevreye.

Vurmak : Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak. Silahla yaralamak, öldürmek. Dokunmak, hasta etmek. Desteklemek, dayamak. Hızla değmek, çarpmak. Olduğundan başka biçimde görünmek. Etkisi bir yere kadar uzanmak. İçki içmek. Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak. Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek. Amaçladığı şeye rast getirmek. Manevi olarak yaralamak. Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak. Sırtına, omzuna yerleştirmek. Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak. Duyulmak, hissedilmek. Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak. Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak. Çarpma işlemini yapmak. Çıkmak. Tavla oyununda pulu kırmak. Piyango vb. çıkmak, isabet etmek. Üzerinde görünmek, üzerine düşmek, yansımak, aksetmek. Kadeh tokuşturmak. Olumsuz yönde etkilemek. Takmak, koymak, bağlamak. Uygulamak, basmak, koymak. Hızla çarpmak. Bağlama, ilişkilendirmek. Sürmek. Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak.

 

Diğer dillerde Püskürmek anlamı nedir?

İngilizce'de Püskürmek ne demek? : v. blow out, spout, erupt, eructate

Fransızca'da Püskürmek : lancer, jeter, projeter, jaillir, asperger, éclabousser

Almanca'da Püskürmek : v. prusten

Rusça'da Püskürmek : v. брызгать, обрызгивать, прыскать, распылять, рассеивать, извергать, брызнуть, обрызгать, прыснуть, рассеять, извергнуть