Reveals türkçesi Reveals nedir

  • Vahiy etmek.
  • Belli etmek.
  • Su yüzüne çıkarmak.
  • Meydana koymak.
  • Ortaya çıkarmak.
  • İlham vermek.
  • Vahiyle haber vermek.
  • İfşa etmek.
  • Meydana çıkarmak.
  • Tecelli ettirmek.
  • Gözler önüne sermek.
  • Esin vermek.
  • Açığa vurmak.

Reveals ile ilgili cümleler

English: Archeology reveals the secrets of the past.
Turkish: Geçmişin sırlarını arkeoloji ortaya çıkarıyor.

English: Time reveals truth as well as falsehood.
Turkish: Zaman yalanın yanı sıra gerçeği de ortaya koyar.

English: This very interesting test reveals your professional personality.
Turkish: Bu çok ilginç deney senin mesleki kişiliğini meydana çıkarmaktadır.

Reveals ingilizcede ne demek, Reveals nerede nasıl kullanılır?

Reveal a secret : Sır açıklamak. Sırrı açığa vurmak. Sırrı açıklamak.

Reveal codes : Açıklama kodları.

Reveal oneself : Kendini ele vermek. Kendini göstermek.

Reveal : Tecelli ettirmek. Meydana çıkarmak. İfşa etmek. Pervaz. Vahiyle haber vermek. Esin vermek. Gözler önüne sermek. Kapı dikmesi. Göstermek. Vahiy etmek.

Revealed : Ayyuka çıkmış. İlham vermek. Meydana çıkarmak. Esin vermek. Belli etmek. Açıklığa kavuşmuş. İfşa etmek. Vahiy etmek. Gözler önüne sermek. Açığa vurmak.

Revealingly : Açıklayıcı bir şekilde.

Revealment : İfşa.

Revealer : Ortaya çıkaran. Açığa çıkaran.

 

Reveilles : Uyandırma borusu. Kalk borusu.

Abreveation : Kısaltma. Belirli bir örgüt, küme ya da birliğin adı olan sözcüklerin ilk harflerinden oluşan yeni sözcük. (unesco, ıfla gibi.) [ing. abreveation]: sözcüklerin ilk hecesinin birleştirilmesiyle oluşan yeni sözcük (pet-kim gibi.).

İngilizce Reveals Türkçe anlamı, Reveals eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Reveals ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Shown off : Hava atmak. Gösteriş yapmak. Gösteriş. Göstermek. Caka satmak. Havasına girmek. Fiyaka yapmak.

Unbundled : Ürünleri ayrı ayrı fiyatlandırmak (paket halinde olmadan). Açığa ifşa etmek. Paketini açmak. Açığa çıkarmak. Ayrı satılan. Paketinden çıkarmak. Bağımsız. Bir ürün ve beraberindeki bir hizmet için ayrı bir ücret ödetmek (bilgisayar).

Argue : Karşı gelmek. Tartışmak. Kanıtlamaya çalışmak. Çekişmek. İspatı olmak. Atışmak. Görüşmek. Savunmak. İtiraz etmek.

Confide : Sır vermek. Sırrını açmak. Güvenip sırrını açmak. Güvenmek. Teslim etmek. Açmak. İçini dökmek. Emanet etmek. İtimat etmek. Sır açmak.

Spill the beans : Ağzından kaçırmak. Ağzından baklayı çıkarmak. Baklayı ağzından çıkarmak. (sırrı vb) açık etmek. (bir sürprizi vb) ağzından kaçırmak. Ötmek. (sırrı vb) açıklamak. (bir sürprizi vb) yanlışlıkla söyleyivermek. (sırrı vb) ötmek.

Tell : Etkili olmak. Söylemek. Anlatmak. Tahmin etmek. Nakletmek. Belli olmak. Haber vermek. Göstermek. Ayıtmak.

Argued : Tartışmak. İddia etmek. İtiraz etmek. Savunmak. İkna etmek. İspatı olmak. Göstergesi olmak. Münakaşa etmek. Görüşmek.

 

Elicit : Yol açmak. Öğrenmek. Sağlamak. Aydınlatmak. Gerçeği ortaya çıkarmak. Çıkarmak. Edinmek (bilgi). Tepkiye neden olmak. Ortaya çıkarmak (gerçeği).

Prophesied : Gaipten haber vermek. Kestirimde bulunmak. Önceden haber vermek. Önceden haber vermek (bir olayın gerçekleşeceğini). Gelecekten haber vermek. Kehanette bulunmak. Tahminde bulunmak. Önceden haber verme.

Denouncing : Kötü yönlerini açığa vurmak. Şiddetle aleyhinde bulunmak. Kehanette bulunmak. Ele vermek. İlan etmek. İhbar etmek. (anlaşma vb'nin) bittiğini haber vermek. Geçersizliğini duyurmak. Aleyhinde olmak.

Reveals synonyms : let the cat out of the bag, blackwash, talk, reveal, denounces, disclosing, let on, revealed, evinces, betraying, conceives, prophesying, deducing, blab out, uncover, bring to pass, discloses, betray, spring, blabbing, show, sing, shown up, unfold, bring into the open, bewray, blabbed, unearth, displayed, detects, bring to light, conceive, deterrers.

Reveals zıt anlamlı kelimeler, Reveals kelime anlamı

Hide : Yaşırmak. Herhangi bir hayvanın işlenmiş ya da işlenmemiş olan derisi. Cilt. Saklamak. Bilgisayar, biyoloji alanlarında kullanılır. Saklanmak. Gizlenmek. Ortaçağ arazi ölçü birimi. Deri. Derisini yüzmek.

Keep quiet : Susmak. Uslu durmak. Rahat durmak. Sessiz kalmak. Sessiz olmak.