Samuramak nedir, Samuramak ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Uyku ya da hastalık nedeniyle söylenmek, sayıklamak.

Samuramak anlamı, tanımı

Samu : Boyunduruğa geçirilen, öküzlerin bağlanmasına yarayan demir ya da ağaç çubuklar, boyunduruk zelvesi

Samura : Gübre. [Bakınız: samıra].

Samur : Sansargillerden, Kuzey Avrupa'da yaşayan, çok yumuşak ve ince tüyleri olan, postu için avlanan küçük hayvan (Martes zibellina). Bu hayvanın postundan yapılan.

Sayıklamak : Uykuda veya bir hastalığın verdiği dalgınlık sırasında anlamsız, tutarsız sözler söylemek. İstediği, özlediği bir şeyden sürekli söz etmek.

Sayıklama : Sayıklamak işi.

Söylenmek : Söyleme işi yapılmak. Kendi kendine konuşmak, kendi kendine bir şeyler söylemek. Sızlanmak, yakınmak. Çıkışmak, azarlamak, eleştirmek.

Söylenme : Söylenmek işi.

Hastalık : Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı. Aşırı düşkünlük, tutku. Ruh sağlığının bozulması durumu. Bitkilerin yapılarında görülen bozukluk.

Hastalı : Hastalıklı.

Söylen : Evrende daha önce varolduğu sanılan canlı ve cansız, tüm çevresini ilgilendiren olayların kaynak, neden ve özelliklerini, çoğunlukla Tanrısal görünümler içinde açıklayan anlatı türü. bk. söylenbilim, doğa söyleni, yaşam söyleni, toplumsal söylen, karşılaştırmalı söylenbilim. karşılığı söylence, öykünce, öykü, öykülem. Tarih öncesi Tanrı, tanrıça, yarı Tanrı ve kahramanlara değgin serüvenler.

 

Ya da : Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirten bir söz.

Hasta : Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız. Aşırı düşkün, tutkun. Parasız, züğürt. Zihinsel yetenekleri bozulmuş olan.

Neden : Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin. Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet. Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep.

Sayık : Manisa kenti, Demirci ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Nede : Nerede. Nerede?.

Uyku : Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu. Gerçeği görememe, aymazlık. Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık. Doğada görülen sükûnet durumu.

Sayı : Sayma, ölçme, tartma vb. işlerin sonunda bulunan birimlerin kaç olduğunu bildiren söz, adet. Gazete, dergi vb. sürekli yayınların bir bütün oluşturan, değişik tarih, numara taşıyan baskılarından her biri, nüsha. Bir spor karşılaşmasında taraflardan her birinin başarı derecesini gösteren nicelik, skor.

Ya : "Ey, hey" anlamlarında bir seslenme sözü. Bazı çekimli zamanlardan sonra gelerek anlamı pekiştiren, kuvvetlendiren bir söz: Yediydin ya. Oturmuşum ya. Şaşma, şaşkınlık bildiren bir söz. Bilinen, görülen, hatırlanıp anlatılan bir olay dolayısıyla da sorulan başka bir konu için kullanılan bir söz. Gereklik ve onay bildiren cümlelerde yargının onaylandığını bildiren bir söz. Cevap niteliğinde olan cümlenin sonuna getirildiğinde asıl yargının arkadan gelen cümle ile anlatılacağını belirten bir söz. Evet. Dilek ve geniş zaman kiplerinde yargıyı güçlendiren bir söz. Bir düşüncede sıra ile yer alan ayrı cins ögelerden biri ötekilerden üstün görüldüğünde "hele, özellikle" anlamlarında kullanılan bir söz. Bir düşüncenin karşıtı düşünülürken kullanılan bir söz.

 

Da : Doğrulama, uygun bulma, evet. [Bakınız: dahacık, dâhacık]. Daha anlamında kullanılır. Şaşma bildirir ünlem. Değil mi ya anlamında kullanılır. İşte, orada, şurada. Genellikle cümle sonlarında çeşitli anlamlarda kullanılan ünlem. Bağlama ve kuvvetlendirme edatı. Daha, henüz. Da, dahi (bk. de). Dağ. Dahi, da. Henüz. Dağı. Dağa. Daha.

Diğer dillerde Samurai tahvilleri anlamı nedir?

İngilizce'de Samurai tahvilleri ne demek ? : samurai bonds