Sandık nedir, Sandık ne demek

Sandık; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

  • İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası.
  • Kamu kesiminde çalışan personelin kendi durumunda düşük faiz ve taksitler hâlinde geri ödemek üzere borç para aldığı birim.
  • Meyve, sebze koymaya yarayan, tahta veya plastikten yapılmış, dört köşe kap.
  • Mahalle tulumbacılarının omuzda taşıdıkları sandık biçimi tulumba
  • Bir kurumda para alınıp verilen yer.
  • Kamu kesiminde çalışan personelin sosyal güvenlik işlerini yürüten kuruluş.
  • Yapılarda kum, çakıl vb. şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü aleti.
  • Seçimlerde oy pusulalarının atıldığı kutu.

"Sandık" ile ilgili cümle

  • "Emekli Sandığı."
  • "Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan
  • "Mal sandığı. Sandık emini."

Yerel Türkçe anlamı:

At arabasında oturulacak yer.

Nemli topraktan tahta kalıp içinde sıkıştırılarak kurutulmuş kerpiç : Bahçeye sandık çektirdim, tam 300 sandık gitti.

Düğünde özellikle salı günü erkek evinden gelin evine gönderilen, içinde giyim ve süs eşyası bulunan sandık.

Halıcılıkta kıyısuyu ile orta süsü arasındaki bölüm.

Değirmenin su deposu.

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

 

Filmlerin taşınmasında kullanılan, yangına karşı korumalı, genellikle madenden ya da üzeri maden levhayla örtülü kap.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Araba kasası. (Yukarıkaşıkara *Yalvaç -Isparta)

Tahta leblebi kutusu. (*Güdül -Ankara)

İngilizce'de Sandık ne demek? Sandık ingilizcesi nedir?:

transite case, case

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Erzincan kenti, Kemaliye belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Sandık hakkında bilgiler

Sandık, Hayko Cepkin'in üçüncü stüdyo albümüdür. Şarkılar Hayko Cepkin'in evindeki stüdyosunda gerçekleşmiştir. Albümde Behnan Shabbir'in imzasını taşıyan illüstrasyonlar bulunmaktadır. Kartonet tasarım ve uygulamarı Berat Kösemen tarafından yapılmıştır. Kapak fotoğrafı da Hayko Cepkin'in gitaristi ve aynı zamanda fotoğrafçı olan Umut Töre tarafından yapılmıştır. Albümün mixleri Studio CANNI Evrim İşbilir tarafından gerçekleştirilmiştir.

Sandık ile ilgili Cümleler

  • Sandıktan bakalım kim çıkacak?
  • Sandık ne zaman açılmıştı?
  • Biz, kızlardan bağış sandıklarıyla sahneye gelmelerini istiyoruz.
  • Artık oy vermek için çok geç. Sandıklar kapandı!
  • Sana ait olan her şey o sandıkta mı?
  • Bir sandık hâlâ kayıp.
  • İnsanlar sandıkta karar verecek.
  • Tom'un sandıktan çıkardığı neydi?
  • Seni bir daha göremeyiz sandık.

Sandık kısaca anlamı, tanımı:

Sandık başına gitmek : Sandığa gitmek.

Sandık düzmek : Çeyiz hazırlamak.

Sandığa gitmek : Seçim kararı almak. oy kullanmak.

Sandığa gömmek : Seçimde ağır yenilgiye uğratmak.

Sandıktan çıkmak : Seçimle işbaşına gelmek.

 

Sandık balığı : Sandık balığıgillerden, tropikal denizlerde yaşayan, vücudu çok kenarlı sert kemik plakalardan oluşan zırh ile kaplı, 0,5 metre kadar olabilen bir balık (Lactophrys triqueter).

Sandık başkanı : Seçimlerde sandık kurulunun başkanlığına getirilen kimse.

Sandık çevresi : Seçimlerde aynı sandığa oy atacak kişilerin tümü.

Sandık emini : Hükûmet veznedarlığı.

Sandık eşyası : Saklanmak üzere sandığa konulan eşya.

Sandık gözlemcisi : Yapılan seçimin kurallara uygun olup olmadığını sandık başında kontrol eden parti temsilcisi, sandık müşahidi.

Sandık kurulu : Seçimlerde bir sandık çevresinde oy verme işleminin düzenli yapılmasını sağlayan görevliler.

Sandık lekesi : Sandıkta havalandırmadan uzun süre saklanan eşyada oluşan pas renginde leke.

Sandık müşahidi : Sandık gözlemcisi.

Sandık odası : Sandık, sepet vb. ev eşyasının konulduğu küçük oda.

Sandık sepet : Ortada olan her şey.

Sepet sandık : İnce dallardan örülmüş ve çoğu meşin ile kaplanmış, sepete benzeyen sandık.

Boyacı sandığı : Ayakkabı boyacılarının boya, fırça, cila vb. gereçlerini koydukları ve müşterinin ayağını basıp ayakkabısını boyattığı, omza asılarak taşınabilir bir tür küçük sandık.

Mal sandığı : Para alıp veren devlet dairesi.

Oy sandığı : Seçimlerde oy pusulalarının içine atıldığı mühürlü sandık.

Seçim sandığı : Seçimde oyların içine atıldığı sandık.

Yardım sandığı : Sosyal yardımlaşmayı güçlendirmek amacıyla kurulan dernek veya kurum.

Sandık balığıgiller : Sandık biçimi vücutları kemik plakalarla kaplı omurgalı hayvanlar sınıfı.

Sandık gözlemciliği : Sandık gözlemcisinin yaptığı iş.

Sandıkçı : Sandık yapan veya satan kimse.

Sandıkçılık : Sandıkçının yaptığı iş.

Sandıklama : Sandıklamak işi.

Sandıklamak : Sandık içine koymak, yerleştirmek, ambalajlamak.

Sandıklanma : Sandıklanmak işi.

Sandıklanmak : Sandığa konulmak, sandığa yerleştirilmek.

Sandıklı : Afyonkarahisar iline bağlı ilçelerden biri. Duvar kaplamalarında kullanılan bir tür ince tahta. Süs olarak kullanılan bir tür altın para.

Sandıktaki sırtında ambardaki karnında : "nesi varsa giyer, nesi varsa yer" anlamında kullanılan bir söz.

Tahta : Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer. Kara tahta. Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme, ağaç. Çimlenen tohumlar için bahçede hazırlanan uzun tarh. Bu ağaçtan yapılmış. Çeşitli işlerde kullanılmak üzere düz, enlice, uzun ve az kalın biçimde işlenmiş ağaç parçası.

Kapaklı : Kapağı olan.

Eşya : Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesneler.

Meyve : Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş. Ürün, sonuç, kâr.

Sebze : Genellikle pişirilerek yenen bitkiler veya bunların taneleri, göveri, göverti, sebzevat, zerzevat.

Koyma : Koymak işi.

Plastik : Bu maddeden yapılan. Isı ve basınç etkisiyle biçim verilen, organik veya sentetik olarak yapılmış olan madde.

Üçüncü : Üç sayısının sıra sıfatı, sırada ikinciden sonra gelen.

Oy : Bu tercihi belirten işaret, söz veya yazı. Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey. Çeşitli duyguları anlatmak için kullanılan bir seslenme sözü. Seçimlerde kişinin herhangi bir aday veya partiye ait yaptığı tercih.

Kutu : Elektrik veya telefon tellerinin toplanıp bağlandığı kap. İnce tahta, mukavva, teneke, plastik vb.nden yapılmış, genellikle kapaklı kap. Bir kimsede, bir yerde, bir şeyde iyi veya kötü bir özelliğin fazlalığını belirten bir söz. Bu kabın alabildiği miktarda olan.

Sandık boşaltma : (Tuluat argosu) Birçok taklidi birden oynama. Bütün taklitleri bilene «sandık boşaltabilen kişi» denir.

Sandık elması : Bir çeşit yaz elması.

Sandık gecesi : Salı gecesi erkek evinden geline gelen sandık için yapılan eğlence.

Sandık gicesi : Salı gecesi erkek evinden geline gelen sandık için yapılan eğlence.

Sandık istif : Kenarları düzeltilen tahtaların, aralarına istif çıtası konularak üst üste dizilmiş hali.

Sandık kilidi : Sandıklarda ve üstten bindirmeli kapaklarda kullanılan özel kilit.

Sandıkbalığıgiller : (zooloji) (Ostraciontidae), (Yun. ostrakion = küçük kabuk) Omurgalı hayvanlardan balıklar (Pisces) sınıfının kemikli-balıklar (Teleostei) takımının çengelçeneliler (Plectognathi) alt-takımına giren bir familyası. Vücutları sandık biçimindedir. Üzerleri kemik safihalarla zırhlanmış gibidir. Karın yüzgeçleri yoktur. Mercanların arasında barınırlar. Sandık balığı (Lactophrys triqueter) türü iyi bilinir.

Sandıkiçi : Kadının sandıkta bulunan özel eşyası.

Sandıkkar : Sandıkçı. Gölge oyunu ustalarının ikinci yardımcısı. Oyun takımından sorumludur ve çırağın yardımcısıdır. (Kar.): Sandıkçı da denir. Karagöz ustalarının ikinci yardımcısı. Çıraklara hizmet eder. Görevleri, tasvirleri sandıktan çıkarmak ve değneklere geçirip özel bir ipe sıralamaktır.

Sandıklıayak : Halı kenar süsü. (Yeşilova *Aksaray -Niğde)

Diğer dillerde Sandık anlamı nedir?

İngilizce'de Sandık ne demek? : n. chest, coffer, box, packing case, ark, crate, soapbox

v. think, imagine, suppose, fancy, take, take for, assume, conjecture, expect, flatter oneself, put down, repute, surmise

Fransızca'da Sandık : malle [la], caisse [la], cantine [la], coffre [le], colis [le]

Almanca'da Sandık : n. Kasten, Kiste, Lade, Stiege, Truhe

Rusça'da Sandık : n. сундук (M), ящик (M), банк (M), касса (F), урна (F), ларь (M)