Shoot türkçesi Shoot nedir

  • Çekim yapmak (kamera).
  • Sepete atış.
  • Mesafe.
  • Budak.
  • Vurma.
  • Atma.
  • Fotoğraf çekme.
  • Füze fırlatma.
  • Çevirim eylemi.
  • Sürgün.
  • Yakmak.
  • Film çekmek.
  • Oynamak (misket veya bilardo).
  • Avlak.
  • Belirli bir yer boyunca yayılıvermek (ağrı).
  • Fotoğraf çekmek.
  • Vuruş.
  • Filiz.
  • Şiddetli akıntı.
  • Perdahlamak (kereste).
  • Ateş etmek.
  • Keresteyi rendeleme.
  • Basketbol, sinema, televizyon alanlarında kullanılır.
  • Atış.
  • Fışkın.
  • Şut çekmek.
  • Sürgün vermek.
  • Çevirmek.
  • Çekim.
  • Ateş etme.
  • Bir oyuncunun sayı yapmak amacıyla topu sepete doğru atması.
  • Av.

Shoot ile ilgili cümleler

English: Ali is going to shoot Mary.
Turkish: Ali Mary'ye ateş edecek.

English: Ali began to shoot at the police car.
Turkish: Ali polis arabasına ateş etmeye başladı.

English: Ali didn't shoot anyone.
Turkish: Ali kimseyi vurmadı.

English: Ali didn't shoot to kill.
Turkish: Ali öldürmek için ateş etmedi.

English: Ali didn't shoot anybody.
Turkish: Ali herhangi birine ateş etmedi.

Shoot ingilizcede ne demek, Shoot nerede nasıl kullanılır?

Shoot a basket : Basket atmak.

Shoot a film : Film çevirmek. Film çekmek.

Shoot a glance : Göz atmak. Göz gezdirmek.

Shoot a line : Cart curt ötmek. Methetmek. Gösteriş yapmak. Desteksiz sallamak. Böbürlenmek. Bol keseden atmak. Atıp tutmak. Caka satmak. Boş keseden sallamak. Kendini övmek.

 

Shoot again : Yeniden çekim yapmak (film vb). Tekrar çekmek (film vb.).

Shoot dead : Vurup öldürmek. Öldürmek.

Shoot at : Ateş etmek. -e doğru nişan almak.

Shoot along : Fırlatmak. Göndermek. Atmak. Sevketmek.

Shoot down : Yıkmak (ümit). Silahla vurup düşürmek. Uçağa ateş edip düşürmek. Ateş edip düşürmek. Vurup düşürmek. Boşa çıkarmak.

Shoot away : Ne kadar istersen ateş et. Ateş. Ateş serbest. İstediğin kadar ateş et.

İngilizce Shoot Türkçe anlamı, Shoot eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Shoot ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Bites : Kavramak. Dişlemek. Isırmak. Acıtmak. Sokmak. Zokayı yutmak. Oltaya gelmek. Aşındırmak. Acımak.

Beat : Pataklamak. Alt etmek (argo terim). Geçmek. Vurmak. Çarpma. Fizik, eskrim alanlarında kullanılır. Atmak (kalp). Açmak (yol). Yenmek. Sıklıkları yakın iki dalganın girişimi ile oluşan ve sıklığı, sıklıklar çıkarımına eşit olan dalga.

Draftings : Çizim. Müsvedde. Mekanik çizim. Yudum. İlk versiyonun bir tasarlaması. Sanatsal çizimler veya şablonlar. Çekme. Teknik resim.

Shootings : Sızlama. Vurma (hedefi silahla). Filizlenme. Ateşli silahların atılması. Zonklama. Ateş. Av sahası.

Bear on : İle ilgili olmak. İlgisi olmak. İlgilenmek. İle ilgisi olmak. İlgili olmak. Bağlantısı olmak. Topa tutmak. Etkisi olmak. İlişki kurmak.

Photograph : Fotoğraf aygıtıyla fotoğraf elde etmek. Resim. Fotoğraflamak. Fotoğraf. Resim vermek. Resmini çekmek. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Fotoğrafını çekmek.

Expatriations : Göç. Yabancı ülkeye yerleşme. Vatandaşlığı kaybettirme. Iskat. Vatandaşlıktan çıkarma. Vatandaşlıktan çıkarılma.

 

Diarrheas : İshal. Diyare. Amel.

Snags : Takılmak. Çıkıntılı. Çapanoğlu. Mania. Kırık diş. Takmak. Engellemek. Tökezlemek. Nehir dibine saplı ağaç.

Shoot synonyms : pip, knar, hack, declination, cauterize, knurl, draughting, blips, battering, averted, burgeons, gnarl, anneal, loosing, impingements, pick off, pickup, take, chase, knot, cauterizes, kneecap, photography, huntings, drumstick, exiling, dunt, impacting, chucks, film, breadths, bragging, ejectment.

Shoot zıt anlamlı kelimeler, Shoot kelime anlamı

Undershoot : Hedefe kısa düşmek. Geç uyanmak. Hedefe kısa kalmak. Hedefe kısa atış yapmak. Hedefe isabet ettirememek.

Linger : Ayrılamamak. Geçmişte kalmak. Kalmak (gitmesi gerekirken). Uzamak. Gitmemek. Geçmek bilmemek. (ağrı) kolayca geçmemek. Durmak. Gecikmek. Sallanmak.

Shoot ingilizce tanımı, definition of Shoot

Shoot kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : An inclined plane, either artificial or natural, down which timber, coal, etc., are caused to slide. A shot. As, they shot at a target. Also, a narrow passage, either natural or artificial, in a stream, where the water rushes rapidly. The act of shooting. Esp., a channel, having a swift current, connecting the ends of a bend in the stream, so as to shorten the course. As, the shoot of a shuttle. Followed by a word denoting the missile, as an object. Said of a person or an agent. The discharge of a missile. To cause an engine or weapon to discharge a missile. To let fly, or cause to be driven, with force, as an arrow or a bullet. He shoots better than he rides.