Stand for türkçesi Stand for nedir

Stand for ile ilgili cümleler

English: I won't stand for it.
Turkish: Buna izin vermeyeceğim.

English: Ladies and gentlemen, please stand for the national anthem of the Russian Federation performed by the Sretensky Monastery Choir.
Turkish: Bayanlar ve baylar, Sretensky Manastırı Korosu tarafından icra edilen Rusya Federasyonu ulusal marşı için lütfen ayağa kalkın.

English: I stand for freedom of speech for everyone.
Turkish: Herkes için konuşma özgürlüğünü destekliyorum.

English: The letters ASEAN stand for the Association of Southeast Asian Nations.
Turkish: ASEAN harfleri Association of Southeast Asian Nations anlamına gelir.

English: The letters STEP stand for the Society for Testing English Proficiency.
Turkish: STEP harfleri Society for Testing English Proficiency anlamına gelir.

Stand for ingilizcede ne demek, Stand for nerede nasıl kullanılır?

Stand : Ayakta durmak. Alıcı ya da göstericinin çalıştırılması sırasında sallanmamalarını sağlamak amacıyla kullanılan üç ayaklı destek. Kalmak. Direnmek. Devam etmek. Gitar sehpası. Durdurmak. Kanıtlamak. Dayanmak. Durmak.

 

For : -e göre. -e uygun. Uğruna. -e rağmen. Şerefine. -dir. -e. Ocak. -den dolayı. İçin.

Stand for election : Aday olmak. Saylavlar için adaylığını koymak.

Make a stand for : Direnmek.

Stand a chance : Eline fırsat geçmek. Şansı olmak.

Stand a drink : İçki ısmarlamak.

İngilizce Stand for Türkçe anlamı, Stand for eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Stand for ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Be a party to : Ortak olmak. Katılmak. Hissedar olmak. Taraf olmak.

Book : Yazılmış ya da basılmış yaprakların bir araya getirilmesinden oluşan, 49 sayfadan az olmayan ve bir konuyu belirli bir düzen içinde sunan yapıt. Deftere geçirmek. Deftere işlemek. Senaryo. Yer tutmak. Peylemek. Defter. Yer ayırtmak. Liste.

Replaced : Sökülüp değiştirilmiş. Yenisiyle değiştirmek. Yerine bakmak. Yerine koymak. Ahizeyi yerine koymak. Değiştirilmiş. Değiştirmek. Yerini almak. Değiştirildi.

Capture : Ele geçirmek. Ganimet almak. Çekim alanına almak. Almak. Tutsak etmek. Yakalamak. Egemen olmak. Bilgisayar, hukuk, coğrafya, fizik, nükleer enerji alanlarında kullanılır. Yansıtmak.

Signifies : Belirtmek. İşareti olmak. İşaret etmek (bir hareketle). İfade etmek. Delalet etmek.

Emblematize : Sembolleştirmek. Sembol ile belirtmek. Simge ile temsil etmek. Simge ile temsil edilmek. Sembollerle ifade etmek.

Allured : Aklını başından almak (argo terim). Albeni. Ayartmak. Cezbetmek. Çekme. Baştan çıkarmak. Aklını çelmek. Aklını başından almak. Büyülemek.

Characterise : Nitelemek. Tanımlamak. -'ın karakteristiği olmak (ayrıca 'characterize'). Farklı olmasını sağlamak. Betimlemek. Sıfatlandırmak. Ayırt edici özellik olmak. Karakterize etmek. Canlandırmak.

 

Damps : Nemli. Söndürmek. Nem. Islatmak. Hafifçe ıslatmak. Rutubetli. Köreltmek. Durdurmak. Nemlendirmek.

Cows : Yıldırmak. Öküz. Korkutmak. İnekler.

Stand for synonyms : identify oneself with, subbings, add up to, beareth, connotes, connoting, personify, be with, upheld, represented, stood, adding up, abidden, sympathizes, damped, binds, denote, impersonate, allures, subbed, meant, digest, epitomise, displacing, affects, bear out, pocketed, amount, absorbs, sympathised, displace, chart, prevailed.