Turkish: Boşlukları uygun sözcüklerle doldurun.
English: Esperanto is a modern language that is very suitable for international communication.
Turkish: Esperanto uluslararası iletişim için çok uygun olan modern bir dildir.
English: Ali is looking for a suitable place to hold the meeting.
Turkish: Ali toplantıyı düzenlemek için uygun bir yer arıyor.
English: Can you find suitable time for our meeting?
Turkish: Toplantımız için uygun zaman bulabilir misin?
English: A natural diet is suitable for human digestion.
Turkish: Doğal bir diyet, insan sindirimi için uygundur.
Be suitable for : Denk gelmek. Denk düşmek. -e uygun olmak.
Be suitable : Gitmek. Uygun düşmek. Uygun olmak. Elverişli olmak. Yakışık almak. Yaramak. Denk gelmek. Yakışmak. Uygun gelmek.
Deem suitable : Uygun bulmak. Uygun görmek.
Make suitable : Uygun hale getirmek.
Suitableness : Uygunluk.
Be unsuitable : Uygun olmamak. Uymamak. Bayağı kaçmak.
Suitability : Yakışık. Elverişlilik. Yakışırlık. Kullanışlılık. Yerindelik. Uygunluk. Liyakat. Uygun olma.
Suitably : Uygun olacak şekilde. Uygun şekilde. Uygunca. Uygun biçimde.
Unsuitable : Biçimsiz. Uymayan. Yakışıksız. Uygun olmayan. Yaramaz. Uygunsuz. Elverişsiz. Uymaz. Olmayacak.
Unsuitableness : Uygun olmama durumu. Uygunsuzluk. Uygunsuz olma durumu.
Sözcükler, direkt olarak Suitable ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Modules : Modül. Kapsül. Modüller. Esas kısım.
Counterbalance : Eş ağırlık. Dengelemek (karşılıklı olarak). Karşı denge. Karşılamak. Denkleştirmek. Karşılık. Denk ağırlıkla karşılamak. Eşit güçle karşı koymak.
Favorable : Olumlu. Ahım şahım. Yandaş. Hoşa giden. İyi niyetli. Bir ölçek sınarının dile getirdiği tutuma katılan ya da olumlu yanıt veren kişi ya da bir sınarı onaylayan görüş, bk. karşı. Avantajlı. Taraftar.
Modal : Makamla ilgili. Kiplik. Kip belirteci. Model. Kipsel. Şekilsel. Kalıcı. Makam (müzik terimi). Tipik.
Braw : İyi giyinmiş. (iskoçça) gösterişli. Gösterişli ve canlı bir şekilde renkli. Gösterişli. Seçkin. Yetkin. Harika. Hoş.
Adequate : Yeterli. Kifayetli. Ehven. Kafi. Yeter.
Equals : Akran. Emsal. Yaşıt.
Mods : Şık. Mod. Modern.
Reasonable : Akıllı. Akla yatkın. Usasığar. Ortalama us ölçülerine uygun düşen ya da mantık yoluyla sınanabilen. Çok da fena olmayan. Akıllıca. Akla uygun. Haklı. Makul ölçüleri aşmayan.
Comme il faut : Doğru dürüst. Olması gerektiği gibi (fransızca).
Suitable synonyms : regardful, desirable, tenser, eligible, auspicious, applicative, bonniest, allowable, bale, adjusted, permitting, amenable, answerable, all right, prosperous, genial, due to, modality, bonnier, apropos, coincident, suited, condign, module, counterpoise, calculated, accordant, modes, coequal, counterweights, favourable, conformable, admissible.
Unfit : Yetersiz yapmak. Sağlık açısından uygun olmayan. Uymaz. Uygunsuz. Birleştirilmemiş. Elverişsiz. Uygun olmayan. İşe yaramaz hale getirmek. İşe yaramaz. Elverişsiz hale getirmek.
Ineligible : Uygun olmayan. Elverişsiz. Seçilemez. Uygun bulunamaz. Katılma hakkı olmayan. Yetersiz. Hizmete uymaz. Yetersiz (kimse). Uygunsuz.
Suitable kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Adapted. Agreeable. Fitting. Becoming. Language suitable for the subject. Proper. Accordant. Capable of suiting. As, ornaments suitable to one`s station.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Suitable kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Suitable ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Suitable anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Suitable ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.