Surat nedir, Surat ne demek

Surat; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Surat" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden." - H. R. Gürpınar
  • "Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu." - A. İlhan

Yerel Türkçe anlamı:

Resim, fotoğraf

Peynirin sarı renkli suyu.

Fotoğraf, resim.

Surat hakkında bilgiler

[Bakınız: didar]

Surat ile ilgili Cümleler

  • O bugün asık suratlı.
  • Neden onun kaşı çatık, suratı asık?
  • Neden bu kadar asık suratlısın?
  • Surat asma.
  • Ali bana surat asıyor.
  • Suratına bir yumruk attı.
  • Denis, Wilson'un yuvarlak suratına gülüyor.
  • Oteldeki resepsiyonist asık suratlıydı ve hiç de arkadaş canlısı değildi.
  • Suratına bakınca kaybolduğu anlaşılıyor.
  • O, tamamen gülmeyen bir suratla fıkra anlattı.

Surat kısaca anlamı, tanımı:

Surat asmak : Kaşlarını çatıp yüzüne küskün veya dargın bir anlam vermek, somurtmak.

Surat bir karış : Öfkeli, kızgın ve somurtkan.

Surat etmek : Birine karşı küskün durmak, asık yüzlü olmak.

Surat kalmamak : Utanmaz duruma gelmek.

Surat mahkeme duvarı : Asık suratlı, kimseye gülmeyen, suskun duran. utanması, sıkılması olmayan kimseler için kullanılan bir söz.

Surata bak süngüye davran : Çok asık suratlı kimseler için kullanılan bir söz.

 

Suratı bir karış asılmak : Öfkelenmek, kızmak ve somurtmak.

Suratı değişmek : Bir kimseye karşı davranışı değişmek, daha sert bir durum almak.

Suratı kasap süngeriyle silinmiş : "utanması, sıkılması kalmamış" anlamında kullanılan bir söz.

Suratı sirke satmak : Öfkeli, kızgın olduğu anlaşılmak.

Suratına indirmek : Tokat atmak.

Suratından düşen bin parça olmak : Öfke veya küskünlükten ileri gelen can sıkıntısıyla suratı asık olmak.

Suratını dağıtmak : Yüzüne zarar verecek biçimde dövmek.

Suratını ekşitmek : Yüzüne memnun olmadığını belirten bir anlam vermek.

Surat düşkünü : Çirkin yüzlü (kimse).

Asık surat : Asık suratlı.

Çatık surat : Çatık yüz.

Ekşi surat : Küskünlük veya hoşnutsuzluk anlatan yüz, ekşi yüz.

Kepçe surat : Yüzü çok küçük olan (kimse).

Suratlı : Yüzü ...-yı andıran.

Suratsız : Somurtkan. Aksi, huysuz. Çirkin.

Suratsızlık : Somurtkan olma durumu.

Asık suratlı : Hoşnutsuzluğunu, kızgınlığını yüzüne sert bir anlam vererek belirten, öfkeli görünüşlü yüzü olan, asık surat, eğri çehre, eğri çehreli, askın surat.

Bet suratlı : Yüreğinin kötülüğü yüzünden belli olan.

Bir karış suratla : Asık yüzlü bir biçimde.

Çatık suratlı : Çatık yüzlü.

İşkembe suratlı : Çopur.

Kösele suratlı : Utanmaz, sıkılmaz.

Meşin suratlı : Utanmaz, şerefsiz (kimse).

Muşmula suratlı : Asık suratlı olan (kimse).

Yüz surat davul derisi : Utanması olmayanlar için söylenen bir söz.

Somurtkanlık : Somurtkan olma durumu.

Asık : Somurtkan. Asılı.

Yüzlülük : Yüzlü olma durumu.

Davranma : Davranmak işi.

 

Yüz : Kesici araçlarda ağız. Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü. Bir şeyin görünen bölümünde kullanılan kumaş. Yan, taraf. On kere on, doksan dokuzdan bir artık. Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı. Bu sayıyı gösteren 100 ve C rakamlarının adı. Kere, kat vb. kelimeler ile birlikte kullanılarak yapılmış olan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatan söz. Yüzey. Birinin görülegelen veya umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret. Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat. Nedeniyle, sebebiyle. Utanma. Yorgana ve yastığa geçirilen kılıf. Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biri.

Soğuk : Isısı düşük olan, sıcak karşıtı. Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu. Cinsel istek duymayan. Sevimsiz veya yersiz, antipatik. Üşütecek derecede ısısı olan. İlgisiz, sevimsiz bir biçimde veya memnuniyetsizliğini belli ederek. Duygudan, sevgiden yoksun olan, yakın ve içten olmayan, ilgisiz.

Surat itmek : Yüzünü ekşitmek, küskün durmak.

Suratı bozuk : Huysuz, kötü huylu : Bu suratı bozuktan başka adam kalmadı mı da bundan bir şey bekliyorsun?

Suratını ekşitmek : yüzüne memnun olmadığını belirten bir anlam vermek. İlgili cümle: "“İşte ilmin, âlimin kıymeti bilinmeye başladı diye suratımı ekşittim.”" Ö. Seyfettin. “Ben suratımı buruşturdukça, bir yaz öğlesinde yarı açık kalmış bir musluktan akarak ak mermer bir yalakta şarkı söyleyen serin bir su gibi gülsün o!” -N. Hikmet.

Suratsuz : Yüzü asık (Erzincan Merkez)

Diğer dillerde Surat anlamı nedir?

İngilizce'de Surat ne demek? : [Surat] n. face, countenance, mien, pan, court card, dial, kisser, map, phiz, puss, snoot

n. speed, rapidity, rapidness, velocity, celerity, speediness, quickness, swiftness, career, clip, promptitude, promptness

Fransızca'da Surat : face [la], visage [le]

Almanca'da Surat : Fratze, Gesicht

Rusça'da Surat : n. физиономия (F), рожа (F), рыло (N), морда (F), харя (F), мина (F)