Tartı nedir, Tartı ne demek

"Tartı" ile ilgili cümleler

  • "Bunun tartısı belli değil."

Yerel Türkçe anlamı:

1.Harmandaki yığınları çekmeye ya da dağıtmaya yarayan ucu çengelli, uzun sırık. 2.Sürülmüş tarlayı düzeltmeye yarayan tahta sürgü.

Eritilen yağdan arta kalan tortu.

Kayıklarda yelkeni aşağı yukarı indirip çıkaran ip.

Başörtüsü, yemeni.

Çekül.

Güreş terimi olarak anlamı:

Karşılaşmalardan önce yapılmış olan ağırlık ölçümü.

Edebi terim anlamı:

Eski Yunan nazmında iki adımdan ibaret ölçü birimi.

Genel olarak bir dizede adımların veya hecelerin sayısı ile sıralanma şekli (TARTI VURGUSU, Accent métrique).

Bilimsel terim anlamı:

Karşılaşmadan önce karşılaşmacıların ağırlıklarının ölçülmesi.

[Bakınız: ölçü]

İngilizce'de Tartı ne demek? Tartı ingilizcesi nedir?:

weigh

Fransızca'da Tartı ne demek?:

pesé, balance, gravimétrique

Osmanlıca Tartı ne demek? Tartı Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

vezin, mizan

Tartı hakkında bilgiler

[Bakınız: baskül]

Tartı anlamı, tanımı:

Tartıcı : Tartı aletiyle tartan kimse.

Tartıl : Tartıya dayanan.

Tartılı : Tartılmış. Ölçülü, dengeli.

Tartılış : Tartılma işi.

Tartılma : Tartılmak işi.

Tartılmak : Kendini tartmak. Tartma işi yapılmak veya tartma işine konu olmak.

 

Tartımlı : Dizemli.

Tartımsız : Dizemsiz.

Tartış : Tartma işi.

Tartışılma : Tartışılmak işi.

Tartışılmak : Tartışma işi yapılmak.

Tartısız : Ölçüsüz, dengesiz. Tartılmamış.

Tartışma : Karşılıklı ağır sözler söyleyerek yapılmış olan çekişme, atışma, ağız dalaşı, dil dalaşı, dil kavgası, ağız kavgası, münakaşa. Birbirine karşıt düşünceleri karşılıklı savunma. Bir sorun üzerine sözle veya yazılı olarak karşılıklı, bazen de sertçe savunma.

Tartışma götürmek : Bir konu tartışılabilir olmak.

Tartışmacı : Bir konu ile ilgili ayrı görüşleri savunan kimselerin her biri.

Tartışmacılık : Tartışmacı olma durumu.

Tartışmak : Karşılıklı ağır sözler söyleyerek çekişmek, münakaşa etmek. Bir konu üzerinde, birbirine ters olan görüş ve inançları karşılıklı savunmak. Güreşte karşı karşıya durum alıp elle birbirini yoklayarak rakibin zayıf yanlarını aramak.

Tartışmalı : Tartışma yapılan. Tartışılmakta olan, kesinleşmemiş.

Tartışmasız : Tartışma götürmez.

Tartışmaya girmek : Münakaşa etmeye başlamak.

Toplu tartışma : Dinleyici durumunda olanların da söz alabildikleri belli bir konu üzerinde düzenlenmiş toplantı, forum.

Ağırlık : Etki, baskı, güçlük. Ağır olma durumu. Yük, külfet. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Değerli olma durumu. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Sıkıntı. Takı. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın. Sorumluluk. Ağırbaşlılık.

 

Tartma : Tartmak işi. Başörtüsü, yemeni. Güreşte rakibi kucağa alıp ayağını yerden kesme.

Alet : Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri. Maşa. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç.

Oran : İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı. Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet, rasyo. Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin. İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp.

Ölçü : Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi. Belirlenmiş boyut. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin. Değer, itibar. Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı. Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan. Ölçme sonucu bulunan rakam. Ölçüt. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu.

Karar : Bu yargıyı bildiren belge. Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm. Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş. Tam ölçüsünde, ne az ne çok. Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik. Değişmez olma.

Yelken : Rüzgâr gücünden yararlanarak geniş bir yüzey oluşturacak biçimde yan yana dikilen ve teknenin direğine uygun bir biçimde takılarak onu hareket ettiren kumaş veya şeritlerin tümü. Yelkenli.

Baskül : İki kolu sıra ile kalkıp inebilen, ortasından veya uçlarından birine az çok yakın değişmez bir noktaya dayanan kaldıraç. Ağırlıkları tartmaya yarayan alet, kantar.

Çeki : Kadınların başlarına bağladıkları örtü. Üzüntü, sıkıntı. Odun, kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan, 225,978 kilogram olan ağırlık ölçü birimi. Tartı.

İp : Asarak öldürme cezası. İplik.

Tartı analizi : (tartıl analiz) (kimya)

Tartı kelimesi : Tartı öbeği anlamdaşı.

Tartı kurulu : Güreşçilerin tartılarını, uluslararası karşılamalarda denetleyen kurul.

Tartı kurulu yazmanı : Tartı sırasında yazılı işlemleri yürüten kişi.

Tartı nazmı : Hecelerin uzunluğuna kısalığına dayanan nazım şekli.

Tartı öbeği : Uzun kısa hecelere dayanan tartıya göre birtartı kalıbı içinde toplanan kelime veya hece öbeği. Uzun kısa hecelere dayanan tartıda bir adımı meydana getiren hecelerin bütünü. Uzun kısa hecelere dayanan, ölçüde bir adım oluşturan hecelerin bütünü.

Tartı süresi : Karşılaşmaların ilk günü, güreşler başlamadan 4 saat önce başlayıp 1 saat süren, sonraki günlerde, ilk karşılaşmadan 1 saat önce başlayıp 30 dakika süren ve güreşçilerin tartıldığı zaman aralığı.

Tartı vurgusu : Sözlerin ağırlığını ya da hafifliğini düzenleyen vurgu. Sözcüklerin ağırlığını ve hafifliğini düzenleyen vurgu.

Tartı yenileme : Güreşçinin ağırlığının düzenlenebilmesi için, tüzüğün belirttiği süre içinde onun bir kezden çok tartılması işlemi.

Tartıbilim : Yunan nazım sanatı. Genel olarak nazım sanatı.

Tartı ile ilgili Cümleler

  • Bir tartışma yaşıyorduk.
  • Komşularımız yine tartışıyorlar.
  • Tartışacak acil bir şeyimiz var.
  • Birçok konuyu tartıştık.
  • Tartışacak başka hiçbir şey yok.
  • Ali benimle tartışmadı.
  • Dün Tom'la bir tartışma yaşadım.
  • Tartışacak bir işim var.
  • Tartışacak başka şeylerimiz var.
  • Tartı dilimle.
  • Tartın geriye kalanını yiyebilirsin.
  • Tartış ve örnekler ver.
  • Bu tartışmalı olayı yeniden incelememiz gerek.
  • Bunu herhangi biriyle tartışmamalısın.

Diğer dillerde Tartı anlamı nedir?

İngilizce'de Tartı ne demek? : n. weight, weighing, weigher, weighing machine

Fransızca'da Tartı : pesage [le], pesée [la], poids [le], mesure [la]

Almanca'da Tartı : n. Personenwaage

Rusça'da Tartı : n. взвешивание (N), вес (M), весы (PL)

adj. весовой