Tatsız nedir, Tatsız ne demek

Tatsız; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

"Tatsız" ile ilgili cümleler

  • "Yazdığı şiirlerin tatsız ve alelade oluşuna mukabil edebiyattaki vukufu derin ve genişti." - A. H. Çelebi
  • "Her şey, herkes boş, abes, çirkin, münasebetsiz, tatsız görünür." - A. Ş. Hisar
  • "O akşamki tatsız olaya benim de canım sıkıldı." - Ç. Altan

Tatsız tanımı, anlamı:

Tatsız tuzsuz : Yavan, lezzetsiz. Çok tatsız.

Tatsızlaşma : Tatsızlaşmak işi.

Tatsızlaşmak : Tatsızlık etmeye veya tatsız bir durum almaya başlamak. Tadı azalmak, tadı kalmamak.

Tatsızlık : Hoşa gitmeyen, can sıkan davranış veya durum. Tatsız olma durumu.

Tatsızlık çıkarmak : Hoşa gitmeyen, can sıkıcı, gergin bir duruma sebep olmak.

Ağız tatsızlığı : Bir topluluk içindeki geçimsizlik, anlaşmazlık, huzursuzluk.

Lezzetsiz : Tadı güzel olmayan, tatsız.

Basit : Süssüz, gösterişsiz. Kolay. Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı. Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan. Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz.

Sıradan : Bayağı.

 

Sohbet : Dostça, arkadaşça konuşarak hoş bir vakit geçirme, söyleşi, yârenlik, hasbihâl. Söyleşi.

Geçimsizlik : Geçimsiz olma durumu.

Biçim : Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Biçme işi. Herhangi bir şeyin benzeri. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Tarz. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl.

İyi : Uğurlu, hayırlı, iyilik getiren. İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı. Esen, sağlıklı. Yerinde, uygun. Öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan orta ile pekiyi arasındaki not. Yeterli, yetecek miktarda olan. Bol, çok, aşırı. Doğru olan. İstenilen, beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde.

Sası : Kokuşmuş. Küf ve çürük gibi kokan. Tatsız.

Can : Gönül. Güç, dirilik. Yaşama, hayat. Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi. İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık. İnsanın kendi varlığı, özü. Çok içten, sevimli, sevilen, şirin. Kişi, birey.

Bir : Sadece. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Ancak, yalnız. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Sayıların ilki. Bu sayı kadar olan. Tek. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Beraber. Eş, aynı, bir boyda. Bir kez. Aynı, benzer.

 

Tatsız ile ilgili Cümleler

  • Manzara tatsız ve monotondu.
  • Balık fazla pişirilirse kuru ve tatsız olabilir.
  • Bu çok tatsızdı.
  • Çok pişmiş balık kuru ve tatsız olabilir.
  • Sanırım Mustafa tatsız.
  • Bu ağaç tatsız meyveler taşıyor.
  • Seni tatsız hissettirdiysem üzgünüm.

Diğer dillerde Tatsız anlamı nedir?

İngilizce'de Tatsız ne demek? : adj. tasteless, flavorless, flavourless [Brit.], savorless, savourless [Brit.], unpleasant, insipid, vapid, flat, disagreeable, arid, chippy, distasteful, dull, dusty, frail, milk-and-water, objectionable, queasy, sticky, tame, ugly, unamusing

Fransızca'da Tatsız : désagréable, disgracieux/euse, fadasse, fade, insipide, maussade, plat/e

Almanca'da Tatsız : adj. abgeschmackt, fad, fade, fatal, flau, freudlos, geschmacklos, platt, saudumm, wässerig, wässrig, witzlos

Rusça'da Tatsız : adj. безвкусный, невкусный, пресный, неприятный, неаппетитный, нежелательный, неинтересный