Trouncing türkçesi Trouncing nedir

Trouncing ingilizcede ne demek, Trouncing nerede nasıl kullanılır?

Trounce : Azarlamak. Cezalandırmak. Dövmek. Fırça çekmek. Yenmek. Pataklamak. Bozguna uğratmak. Sopa çekmek. Büyük bir yenilgiye uğratmak. Paylamak.

Trounced : Yenmek. Dayak atmak. Fırça atmak. Dövmek. Bozguna uğratmak.

Trouncer : Döven (kimse). Cezalandırıcı. Dövücü. Hayrete düşüren kimse. Derbeleyici. Cezanlandırıcı. Şaşkına çeviren kimse. Döven kimse.

Trouncers : Dövücü. Döven (kimse). Derbeleyici. Şaşkına çeviren kimse. Döven kimse. Cezalandırıcı. Hayrete düşüren kimse. Cezanlandırıcı.

Trounces : Azarlamak. Büyük bir yenilgiye uğratmak. Bozguna uğratmak. Dövmek. Yenmek. Paylamak. Fırça atmak. Fırça çekmek. Dayak atmak. Pataklamak.

İngilizce Trouncing Türkçe anlamı, Trouncing eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Trouncing ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Castigated : Kınamak.

Annihilated : Ortadan kaldırmak. İptal etmek. Yoketmek. Bozmak. İmha etmek. Elemek. Feshetmek. Yok olmuş. Yok edilmiş.

Besting : Alt etmek. Baskın çıkmak. En iyisi. Hakkından gelmek. En. En iyi. Geçmek. Birinci sınıf. En iyi şekilde.

 

Slaughtering : Kılıçtan geçirmek. Kesmek. Mahvetmek. Toplu katliam yapmak. Kesim (hayvan). Boğazlamak. Katletmek. Kesim.

Admonishing : Kulağını çekmek. Kulağını bükmek. Nasihat etmek. Tembih etmek. Nasihat vermek. Uyarmak. Öğüt vermek. İhtar etmek. İhtar vermek.

Flogging : Kamçı ile cezalandırma. Kırbaçlama. Dövme. Sopa. Dayak. Kırbaç cezası. Kamçılama. Kırbaçlama cezası.

Corporal punishment : Bedeni ceza. İşkence. Dövme, aç ya da susuz bırakma, ayakta bekletme gibi bedene güçlük ve sıkıntı vermek yoluyla uygulanan ceza. Cismani ceza. Fiziksel ceza. Dayak cezası. Hukuk, eğitim alanlarında kullanılır. Bedensel ceza. Beden cezası. Dayak.

Bastinadoes : Dayak. Falakaya yatırmak. Sopa. Falakaya çekmek. Falaka.

Beat : Atmak (kalp). Vuruş. Çırpma. Yuvasından çıkarmak (av). Geçmek. Volta vurmak. Sıklıkları yakın iki dalganın girişimi ile oluşan ve sıklığı, sıklıklar çıkarımına eşit olan dalga. Güdülen amaca göre, namlunun ortaya da esnek bölümü ile, karşı namluya birden yapılan vuruş. Çarpma.

Trouncing synonyms : lambaste, belabor, admonish, bastes, clobber, belabors, bear the bell, chastise, bear down, crime, berate, walloping, chides, defeats, give somebody a roasting, castigates, censure, belaboured, beat all hollow, beetled, censures, chew up, lambast, come down on, cudgel, slaughter, checkmate, be overcome, cop it, be charged, beats, have words, censuring.

Trouncing zıt anlamlı kelimeler, Trouncing kelime anlamı

Victory : Yengi. Galebe. Başarı. Tek ya da takım olarak yapılan karşılaşmayı kazanmış olma durumu. Utku. New york eyaletinde yerleşim yeri. Galibiyet. Zafer. Muzafferiyet.