Yollu nedir, Yollu ne demek

Yollu; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

"Yollu" ile ilgili cümleler

  • "Yollu gemi."
  • "Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi." - O. Kemal
  • "Bozuk yollu bir mahalle."
  • "İlk teklifimde direnir yollu konuşmaya başladım." - F. R. Atay
  • "Bu hiç de yollu bir iş değildi."

Yerel Türkçe anlamı:

Kötü yola düşmüş kadın.

Yol alan (binek hayvanı).

Çizgili (kumaş için).

Gibi, gibilerden: Asarım, keserim yollu sözler etti.

Yollu anlamı, kısaca tanımı:

Hafif yollu : Davranışları ile içinde bulunduğu toplumun ahlak anlayışına ters düşen (kadın), hafifmeşrep. Üstü kapalı, kısa bir açıklamayla.

Nasihat yollu : Öğüde benzer bir biçimde.

Şaka yollu : Ciddi bir şeye şaka görünümü vererek.

Yolluk : Koridorlara serilen, dar ve uzun halı, yol halısı. Yolcuya verilen armağan. Yolculuk sırasında yenmek üzere hazırlanan yiyecek, yol azığı. Yol masrafı olarak ödenen para, harcırah.

Nitelik : Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet. Bireyi, nesne veya yaşantının bir yönünü ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçülebilen özellik, keyfiyet. Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği, kalite.

 

Çizgili : Üzerinde çizgi bulunan.

Kuralı : Kurasını çekmiş, askere gitmeyi bekleyen (asker).

Uygun : Orantılı, oranlı. Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip. Elverişli, yarar, müsait, muvafık.

Biçim : Biçme işi. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Tarz. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Herhangi bir şeyin benzeri.

Kola : Kâğıt veya bez yapıştırmakta kullanılan kaynatılmış nişasta bulamacı. Bu bitkinin yaprağından çıkarılan kokulu bir maddeyle kokulandırılan ve içine şeker, karbonat katılarak yapılmış olan içecek. Kolalama. Gömlek, örtü vb. şeyleri kolalamakta kullanılan özel nişasta. Kolagillerden, Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen ve kola cevizi adıyla anılan, çekirdekleri kahveden daha uyarıcı olan bazı içeceklerde ve hekimlikte kullanılan bir bitki (Cola acuminata).

Kadın : Hizmetçi bayan. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan. Erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen. Bayan.

Herhangi : Belli olmayan, özellikleri iyice bilinmeyen, rastgele.

Bir : Tek. Sayıların ilki. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Beraber. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Eş, aynı, bir boyda. Bir kez. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Aynı, benzer. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Sadece. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız.

 

Hızlı : Uçarı, çapkın, hovarda. Çabucak. Güç kullanarak. Çabuk, seri, süratli.

Kolayca : (kola'yca) Kolaylıkla, sıkıntı çekmeden. Oldukça kolay.

Elde : Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı.

Yollu dişli sazan : Kemikli balıklar (Teleostei) takımının, dişli sazangiller (Cyprinodontidae) familyasından, 4-8 cm kadar uzunlukta, Avrupa ve Afrika'da yaşayan bir tür. Kemikli balıklardan, dişli sazangiller (Cyprinodontidae) familyasından, 8 cm kadar uzunlukta olabilen, Avrupa ve Afrika’da yaşayan bir tür.

Yollu olmah : Anlayış göstermek. Geleneklere uygun davranmak.

Yollu yolahlı : < ET yolak: Töreli, gösterişli. “Bizimki yolludur, yolahlıdur."

Yollu yolunca : Usulü dairesinde, merasime uygun olarak, âdet üzere.

Yollu-dişli sazan : (Cyprinodon fasciatus): Kemikli-balıklar (Telestei) takımının dişli-sazangiller (Cyprinodontidae) familyasından bir balık türü. Uzunluğu 4-8 cm. Güney Avrupa ve Kuzey Afrikada yaşar.

Yolluh : Yolda yenmek için hazırlanan yiyecek, azık Yolculukta giymek için ayrılan giysi. Gezi, yol için ayrılan para. Sofa ve gezeneklerin çok basılan yerlerine, ayakçaklara serilen ince uzun yaygı. Geline, yakınlarına verilen armağan. Başlık. Gelinin ayağı altına serilen kumaş. Düğüne çağrılacak kişiye götürülen armağan. Kız evine gönderilen düğün armağanı. Armağan. Yolluk, bir tür kilim

Yollukçu : Hayvanla yapacağı her sefer için belli bir ücretle çalışan işçi.

Yollukçuluk : Her seferi için belirtilen ücret karşılığı, hayvanıyla yük taşıma işi.

Yolluyazı : Ağrı şehri, merkez belediyesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Yollu ile ilgili Cümleler

  • Sana bir fotoğraf yolluyorum.
  • Sana komik bir video yolluyorum.
  • O ona şaka yollu sordu: "Henüz nasıl araba süreceğini öğrenmedin mi?"
  • Bir mektup yolluyorsun.
  • Tom'a mesaj yolluyorum.
  • Ben kezban, kaşar, haspa, kevaşe, kaltak, kancık, şıllık, yollu veya zilli değilim.
  • Şaka yollu takılıyoruz.

Diğer dillerde Yollu anlamı nedir?

İngilizce'de Yollu ne demek? : having roads; striped, stripy; (kadyn) loose; slut, slag

Fransızca'da Yollu : (kumaþ) rayé/e