Images türkçesi Images nedir

Images ile ilgili cümleler

English: Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
Turkish: Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.

English: She explained her ideas with images.
Turkish: Düşüncelerini resimlerle açıkladı.

English: The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
Turkish: Dünyanın Ay'dan görünümü, 20. yüzyılın simgesel görüntülerinden biridir.

Images ingilizcede ne demek, Images nerede nasıl kullanılır?

Aligning images : Resimleri hizalamak.

Bitmapped images : Bit eşlemli imgeler.

Clickable images : Tıklanabilir resimler.

Compress bitmap images : Biteşlem görüntülerini sıkıştır.

Elicit images : Görüntüler üretmek. İmajlar üretmek.

Graphic images : Grafiksel imgeler.

External images : Harici resimler.

Image attenuation : Görüntü zayıflaması.

Afterimages : Ardıl görüntü. Ardışık görüntü. Asıl uyartının durmasından sonra kalan görsel imaj. Artimaj.

Thumbnail images : Simgeleşmiş resimler.

İngilizce Images Türkçe anlamı, Images eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Images ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Imageries : İmgeleme. Benzetmeler. Heykeller. Hayaller. Tasvirler. Betim. Tanımlamalar. İmgeler.

Representation : İşaret. Simgeleme. Oyun. Sembol. Tasarım (fel.). Tasvir. Mümessillik. Fikir belirtme. Bir yöney, gerey ya da matematiksel işlerin belirli bir uzay, düzlem ya da konsayı dizgesi üzerinde aldığı sayısal, dizeysel biçim. Sitem.

The public opinion : Kamuoyu. Kamu görüşü. Kamu. Halkoyu. Efkar-ı umumiye. Amme reyi. İmge. Halk efkarı.

Drawing : Eskiz. Çizme. Resim sanatı. Tersim. Öğrencilere gözlem, izlenim ve imgelemleri ile duygu ve tasarımlarını resimle anlatabilme bilgi, beceri ve yetisini kazandırmak; sanat yapıtlarını değerlendirmek için gerekli ölçüleri kavramaları konusunda onlara yardımcı olmak; boş zamanlarını yararlı biçimde geçirmelerini sağlayacak güzel bir uğraşı alanını sevdirmek amacıyla türlü okul programlarında yer alan ders. Keşide etmek. Çizim. Bilgisayar, eğitim, iktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Çekme.

Closely : Sık. Hemen hemen aynı. Yakından. Adeta. İnceden inceye. Sıkıca. Dikkatle. Sıkı sıkı.

Attribute : Yüklence. Dayandırmak. Yormak. Atfetmek. İnanmak. Bir nesneye yüklenebilen nitelik ya da yüklem. Doğal özellik. Öznitelik. Vermek.

Conformation : Uyuşum. Biçim. Adaptasyon. Örgensel özdeciğin, kimyasal bağları değişmeden, az bir erke ayrımı ile alabildiği biçimlerin her biri. Yapı. Uyarlama. Bir molekülde molekülün kovalent yapısında değişiklik olmaksızın, tek bağlarda atomların dönüşüyle üç boyutlu düzenlenme. bir konformasyondan diğerine dönüşte kovalent bağların parçalanması ya da oluşmasına gerek yoktur. Uyma. Tatbik.

 

Mimesis : Benzeme. Taklit. Mimez.

Dittoed : Aynı şey. Aynen. Tekrarlamak. Nüsha. Denden. Denden işareti. Denden (işareti). Suret. Sözü geçen.

Analogue : Benzer şey. Eş örnekli. Birşeyin benzeri olan şey. Analog. Benzeş. Örneksel.

Images synonyms : visual aspect, internal representation, mental picture, mental image, memory image, thought image, imagination image, mental representation, analogical, likening, contoured, appearance, dues, voodooed, erotica, visual image, illustrations, crib, ditto, clone, public opinion, copies, similitude, visualisation, emblem, metaphor, imitation, comme, face, the cross, eidolons, eidola, displaying.