Adjourning türkçesi Adjourning nedir

Adjourning ingilizcede ne demek, Adjourning nerede nasıl kullanılır?

Adjourn a meeting : Toplantıyı kapatmak.

Adjourn sine die : Süresiz olarak erteleme. Süresiz olarak ertelemek. Belirsiz bir tarihe ertelemek.

Adjourn the meeting : Toplantıyı kesmek. Oturumu ertelemek.

Adjourn : Sonraya bırakmak. Geciktirmek. Oturuma son vermek. Ertelenmek. Tecil etmek. Geçmek (bir yere). Sona ermek (toplantı veya oturum). Ertelemek. Dağılmak. Son vermek (oturum vs).

Adjourned : Son vermek (oturum vs). Geciktirmek. Dağılmak. Sonraya bırakmak. Ertelenmiş. Geçmek (bir yere). Ertelemek.

Adjournment sine die : Belirlenmeyen bir tarihe bırakma. Herhangi bir tarih kararlaştırmadan celseyi dağıtma. Süresiz olarak ertelenme. Belirsiz süreyle erteleme. Belirsiz bir tarihe ertelenme.

Adjourns : Ertelemek. Tehir etmek. Geçmek (bir yere). Son vermek (oturum vs). Ara vermek. Sonraya bırakmak. Sona ermek (toplantı veya oturum). Bitmek. Tecil etmek. Geciktirmek.

Adjournment of meeting : İçtimayı geri bırakma. Toplantıyı geri bırakma.

Adjournment : Bir işi sonraya, geleceğe bırakma. Tecil. Oturum arası. Tehir. Sonraya bırakma. Ertelenme. Yargılamanın geriye bırakılması. Yargılamanın ertelenmesi. Talik. Geciktirme.

 

Unadjourned : Sonraya bırakılamaz. Ertelenemez. Ertelenmeyen.

İngilizce Adjourning Türkçe anlamı, Adjourning eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Adjourning ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Carrying over : Nakli yekun. Nakletmek (hesap). Nakliyekün. Gelmek. Devam etmek. Toplam aktarma. Uzatma. Röpor.

Buy time : Vakit geçirmek. Zaman kazanmak. Vakit kazanmak.

Put off : Ötelemek. Çıkarmak (elbise). Denize açılmak. Oyalamak. Engel olmak. Zorla indirmek. Savsaklamak. Atlatmak.

Cleared : Temize çıkarmak. Boşaltmak. Kazanmak. Tahliye etmek. Bilgi vermek. İlişkisiz. Ödemek. Berraklaşmak. Aklamak. Sıyırıp geçmek.

Defers : Ertelemek (borç vb). Ağırdan almak. Riayet etmek. Uymak. Saygı göstermek. Kabul etmek. Ötelemek. Tecil etmek.

Detain : Alıkoymak. Tutmak. Gözaltına almak. İzinsiz bırakmak. Oyalamak. Durdurmak. Saklamak. Mahrum etmek. Engellemek. Hapsetmek.

Clears : Tahliye etmek. Sıyırıp geçmek. Boşaltmak. Berraklaşmak. Açıklamak. Bilgi vermek. Kaldırmak. Limana giriş veya çıkış izni almak. Seyretmek (gemi).

Dillydallies : Ağır davranmak. (argo) oyalanmak. Zaman geçirmek. Ayak sürümek. Sallanmak. Başka bir zamana bırakmak. Oyalanmak. Vakit öldürmek.

Dillydallied : (argo) oyalanmak. Ağır davranmak. Başka bir zamana bırakmak. Zaman geçirmek. Vakit öldürmek. Tereddüt etmiş. Kararsız. Sallanmak.

Deferment : Vade. Tehir. Ödemeyi geciktirme. Tecil. Ertelenme. Talik. Gecikme.

Adjourning synonyms : break up, delay, continuances, continuance, reserving, belate, carry over, reserves, crack up, deferrals, decays, decompose, continue, cunctation, adjourns, postponing, deferring, delaying, delays, postpone, holdovers, adjournment, hinderance, postpones, hang back, decay, adjourned, come apart, reserve, hold off, holdover, deferments, detains.