Background türkçesi Background nedir

  • Taban sayımı.
  • Işınım, ses, toz vb. niceliklerini ölçerek yapılan deneylerde, yayıldığı kaynaklar kapalı olduğu ya da çalışmadığı durumlarda da bunların ortamda her zaman bulunan nicelikleri.
  • Geçmiş deneyimler.
  • Fon.
  • Bir olgu ya da kavramı hazırlayan bağlam, koşul ya da durum.
  • Geri.
  • Bir sayaç algıcına, incelenen bir ışımetkin kaynak dışından gelen asalak ışınların yol açtığı saymalar.
  • Sosyal çevre.
  • Artyetişim.
  • Artalan.
  • Görünçlüğün gerisinde yer alan, geriye düşen yerler. ön karşıtı.
  • Dip.
  • Arka plan.
  • Ardyöre.
  • Zemin.
  • Geri plan.
  • Bilgisayar, fizik, kimya, sinema, televizyon alanlarında kullanılır.
  • Geçmiş.
  • Arkabakım.
  • Özgeçmiş.

Background ile ilgili cümleler

English: Did you do a background check?
Turkish: Sabıka kaydı sorgulaması yaptın mı?

English: He has a background in business.
Turkish: Onun işte bir alt yapısı var.

English: His background parallels that of his predecessor.
Turkish: Onun alt yapısı onun selefininki ile paralellik göstermektedir.

English: If someone who doesn't know your background says that you sound like a native speaker, it means they probably noticed something about your speaking that made them realize you weren't a native speaker. In other words, you don't really sound like a native speaker.
Turkish: Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.

 

English: I checked on Tom's background and he seems to be a well-respected man.
Turkish: Tom'un geçmişine bir göz attım ve o oldukça saygı duyulan bir adam gibi görünüyor.

Background ingilizcede ne demek, Background nerede nasıl kullanılır?

Background application : Art bölüm uygulaması. Arka plan uygulaması. Arkaplan uygulaması.

Background area : Önceliksiz alan.

Background check : Güvenlik amaçlı olarak bir kimsenin kimliğinin kontrol edilmesi. Arka plan araştırması. Sabıka araştırması. (grup ve teşkilatlara üyelik, suç kaydı, iş tecrübesi, eğitim vs gibi konuları içerir).

Background color : Zemin rengi. Artalan rengi. Arka fon rengi. Arkaplan rengi. Arka plan rengi.

Background data : Arka plan verileri. Arkaplan verileri.

Background film : Genel bilgi filmi. Öğretici film gibi dar bir konuyu işlemeyen, belli bir konuda ya da alanda genel bir bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olan film. Diplik film. Öğretici filmden daha az didaktik nitelikte olan, belirli bir konuda genel bilgi vermekle yetinen film çeşidi. Eğitim, sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Background job : Arka planda gerçekleştirilen iş. Arka plan işi. Artalan işi. Arkaplan işi.

Background material : Belli durumları yaratan materyaller. Geçmiş materyali. Arka plan materyali. Altyapı materyalleri. Tarihi ve biyografik bilgili materyaller.

 

Background fill : Artalan dolgusu. Arka plan dolgusu.

Background music : Destekleyici müzik. Altyapı müziği. Bir oyunda hareket ve sözlerin yanısıra etkiyi artırmak için yer alan hafife çalınan müzik. Arka plan müziği. Görüntülerin yanı sıra, bu görüntülerin etkisini artırmak amacıyla kullanılan müzik. Fon müziği. Sinema, televizyon, tiyatro alanlarında kullanılır. İyi bir atmosfer yaratmak için çalınan yumuşak müzik. Arka müziği. Alt müzik.

İngilizce Background Türkçe anlamı, Background eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Background ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Bed : Yatırmak. Yerleşmek. Altında ve üstünde bulunan kayaçlardan gözle ya da fiziksel olarak az çok açıkça ayrılabilen, kalınlığı 1 cm'den az olmayan tortul kayaç birimi. Nehir yatağı. Temel. Çiçeklik. Yatak. Yatacak yer. Tarh. Sabitleştirmek.

Depths : Derinlikler. Yoğunluk. Bilinçaltı. Ahlak azlığı. Derinlik. En derin nokta.

Backdrops : Perde arkası. Uygun ortam. Sahne arka perdesi. Temel. Arka perde. Sahnede arka perde.

Antecedents : Önce gelenler. Önce olanlar. Mazi. Atalar.

Foregone : Önceden kararlaştırılmış. Beklenen. Önceden belirlenmiş. Önceden bilinen. Kaçınılmaz. Daha önce olmuş.

Phon : Bir sesin fizyolojik gürlüğünü, yani kulakta bıraktığı izlenimi ölçmeye yarayan birim. (herhangi bir sesin fon olarak gürlüğü, 1000 hz yinelenimdeki bir sesin desibel olarak gürlüğüne eşittir). Gürültü birimi. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Ses şiddeti birimi.

Back seat : İkinci mevki. Arka oturma yeri. Arka koltuk. Arka yer. İkinci rol. İkincil önemde. Önemsiz konum.

Foot : Yer değiştirmeyi sağlayan ve çeşitli hayvanlarda çok değişik şekiller gösteren yapılar. İngiliz uzunluk birimi (30, 48 cm). (özellikle 35 mm'lik filmlerle ilgili ilk ölçüler abd'de saptandığı için sinema alanında çok kullanılır. 35 mm'lik bir filmin 1 ayağında 16 resim, 64 delik vardır. 16 mm'lik 1 ayağında 40 resim bulunur.). Biyoloji, jimnastik, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Bacakların, bilekten sonraki bölümü. Hesaplamak. Ayak. Çıkarmak. Ayak kısmını örmek. Gitmek.

Sheet background : Sayfa artalanı.

Background synonyms : background knowledge, bypast, mother, breech, back, fund, floor, phons, far end, deep, case history, groundwork, ground, social environment, profile, earth, back space, backspace, antecedental, arrears, milieus, base, dorsa, bases, backspaces, backing track, bygone, information, backplane, aft, flooring, autobiographies, bygones.

Background zıt anlamlı kelimeler, Background kelime anlamı

Play up : Üzerinde durmak. Yaramazlık etmek. Vurgulamak. Daha sesli çalmak. Belirtmek. Daha yüksek sesle çalmak. Oyun oynamak. Abartmak. Sorun çıkarmak. Elinden gelenin en iyisini oynamak (spor terimi).

Foreground : Önalan. Önplan. Bilgisayar, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Ön. En öndeki görüntü. Ön plan. Görünçlüğün önündeki bölüm; öne düşen yerler. dip karşıtı. bazı ikinci, üçüncü sınıf sinemalarda görüntülüğe en yakın sıralar. Ön plana almak.

Background ingilizce tanımı, definition of Background

Background kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Ground in the rear or behind, or in the distance, as opposed to the foreground, or the ground in front.