Biçki nedir, Biçki ne demek

Biçki; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de isim olarak kullanılır.

  • Dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesme işi

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Testere.

Deri ve kösele kesmek için ayak kabıcı ve saraçların kullandığı bir aygıt.

Biçki ile ilgili Atasözü veya Deyim

biçki yapmak : dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesmek.

Biçki anlamı, tanımı

Biçkici : Kumaşı belli bir modele göre biçen kimse

Biçkidikiş sorumlusu : Tiyatro giysilerinin biçilip dikilmesini denetleyen kimse.

Biçki dikiş kursu : Terzilik mesleğini öğretmek amacıyla verilen kurs.

Biçki dikiş yurdu : Halka açık terzilik mesleğini öğretme ve uygulama yeri, biçki yurdu.

Biçki yurdu : Biçki dikiş yurdu.

Biçkicilik : Biçkicinin yaptığı iş.

Saraçlar : Aydın ilinde, Çine belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Balıkesir şehrinde, Gönen ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Çorum ilinde, Kargı ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. Kastamonu şehri, Çatalzeytin ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Manisa şehrinde, Kula ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Zonguldak şehrinde, Gökçebey ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.

Testere : Ağaç, demir vb. şeyleri kesmeye yarayan, genel olarak üçgen biçiminde dişleri olan, dar ve uzunca çelik araç.

 

Kesmek : Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak. Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak. Belirtmek, kararlaştırmak. Yazıyı, filmi kısaltmak. Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak. Birini yermek, kötülemek. Oyuncuyu takım kadrosuna almamak. Akımı durdurmak. Hasta organı ameliyatla almak. Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek. Vahşice öldürmek. Kesici bir araçla yaralamak. Azaltmak, güçleştirmek. Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak. Ara vermek. Son vermek, gidermek. Geçişi önlemek. Para basmak. İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak. Susmak. Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek. Ucunu almak. Dibinden ayırmak. Bölmek, ayırmak. Düzgün parçalara ayırmak. Uydurmak, yalan söylemek.

Kösele : Ayakkabı tabanı, bavul, çanta yapımında kullanılan, büyükbaş hayvanların işlenmiş derisi. Bu deriden yapılan.

Model : Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne veya kimse, örnek. Tasarlanan ürünün tanıtım veya deneme amacıyla üretilen ilk örneği, prototip. Giysi örneklerini içinde toplayan dergi. Otomobil vb.nde tip. Örnek olmaya değer kimse veya şey, örnek, paradigma. Benzer. Biçim. Bir özelliği olan nesne veya kişi. Manken.

Dikil : Horoz. Alık.

Teste : Orakla biçilen ekinlerden yapılan bağlam.

Saraç : Koşum ve eyer takımları yapan veya satan kimse. Koşum ve eyer takımlarını işleyen ve süsleyen kimse. Deri, muşamba vb.nden bavul, çanta yapan kimse.

 

Kumaş : Pamuk, yün, ipek vb.nden makinede dokunmuş her türlü dokuma. Varlığı ve kişiliği oluşturan nitelik veya malzeme.

Aygıt : Birçok parçadan yapılmış alet, cihaz. Vücutta belirli bir görevi yerine getiren organ grubu. Birkaç aletin uygun bir biçimde eklenmesinden oluşturulan ve bazı belli deneylerin yapılmasına yarayan takım.

Belli : Beli olan. Bilinmedik bir yanı olmayan, malum. Belirli, muayyen. Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan, bedihi, zahir, aşikâr.

Kesme : Kesmek işi. Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat. Kesme işareti. Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas. Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi. İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum. Kesin, değişmez, maktu. Lokum. Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia). Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan.

Deri : İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten. Bu tabakadan yapılmış. Pazar veya panayır kurulan gün, dernek. İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu. Toplantı, düğün.

Aygı : Adı bilinmiyen ya da ad yerine kadına, kıza sesleniş. Eşya.

Diğer dillerde Biçinti anlamı nedir?

İngilizce'de Biçinti ne demek ? : formality