Düzmek nedir, Düzmek ne demek

  • Bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek.
  • Şiir, destan, şarkı vb. yaratmak, oluşturmak, meydana getirmek.
  • Düzene sokmak, düzene koymak, sıralamak, elverişli, uygun bir duruma getirmek.
  • Erkek, cinsel ilişkide bulunmak.
  • Uydurmak

"Düzmek" ile ilgili cümle

  • "Bir sürü yalan düzmüş."
  • "Oğlum Sıtkı için son zamanlarda epeyce temiz ev eşyası düzdü diyorlar." - M. Ş. Esendal
  • "Yeşil caminin avlusundaki sette oturmuş, Nilüfer ovasına şiir düzerken..." - S. F. Abasıyanık

Yerel Türkçe anlamı:

Ağacı yontmak, yontarak bir araç biçimine sokmak.

İki kişinin arasını bulmak, düzeltmek.

Bir şeyi hazırlamak, eksikleri tamamlayıp yapmak. 2.bk.düzen dutmak (IV).

Dizmek (ipliğe boncuk ve benzeri şeyleri).

Düzene koymak, süslemek.

Dizmek

Bir sanatla ilgili aygıtları tamamlayarak bir yere kurup işlemeye başlamak.

Uydurmak: Bu sözü señ özüñnen düzörsen.

Düzmek, tanzim etmek, sıraya koymak

Şişmanlamak.

Süslemek, giydirmek

Düzmek, yazmak

Diğer sözlük anlamları:

Telif etmek, nazmetmek.

Düzen vermek, akort etmek.

Yapmak, meydana getirmek, tertip, tanzim etmek.

Hazırlamak.

Düzeltmek, tashih etmek.

Süslemek, donatmak

Dizmek, ipliğe geçirmek.

Düzmek anlamı, kısaca tanımı:

 

Düzme : Uydurma. Düzmek işi.

Çeyiz düzmek : Çeyiz hazırlamak.

Çulu düzmek : Maddi durumu iyileşmek. giyimi kuşamı yenilemek.

Destan düzmek : Kahramanlık hikâyesi veya herhangi bir olayı anlatan şiir yazmak.

Kılık kıyafeti düzmek : Giysilerini yenilemek.

Methiye düzmek : Övmek, övgü şiiri yazmak.

Nevaleyi düzmek : Sofrayı hazırlamak. gerekli yiyecek ve içeceği sağlamak.

Sandık düzmek : Çeyiz hazırlamak.

Şiir düzmek : Şiir yazmak veya söylemek.

Tüy düzmek : Hayvanın tüyü düzelmek. iyi bir yaşayışa kavuştuğunu belirtecek biçimde güzel giyinmek.

Gereksinim : Eksikliği duyulan şey, ihtiyaç.

Karşılamak : Söylenen, yapılan, bildirilen bir şeyi olumlu veya olumsuz bulmak. Masrafı ödemek. Dışarıdan gelen bir kimseye karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek. Önlemek, durdurmak. Boksta karşı oyuncunun yumruklarını savmak. Karşılık olmak, denk gelmek, tekabül etmek.

Tamam : Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenen bir söz. Tamamlanmış, bitmiş. Yanlış ve yalan olmayan, doğru. Eksiksiz. Evet. Bütün, tüm.

Biçim : Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Biçme işi. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Tarz. Herhangi bir şeyin benzeri.

Getirmek : Sağlamak. Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak. Bir makama atamak veya seçmek. İletmek, bildirmek. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar. İleri sürmek. Gelmesini sağlamak. Sebep olmak, ortaya çıkarmak. Erişmek veya eriştiğini sanmak.

 

Düzen : Alet edevat takımı. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Bez dokuma tezgâhı. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Yerleştirme, tertip. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Dolap, hile. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim.

Sokmak : Belli etmeden kötü bir malı vermek. Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak. Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak. Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek. Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak, zehirlemek. İçine veya arasına girmesini sağlamak. Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek. Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek.

Uydurmak : Elde etmek, sağlamak, bulmak. Hayal gücünden yararlanarak gerçek dışı bir şey söylemek, yakıştırmak. Cinsel birleşmede bulunmak, becermek. Uymasını sağlamak.

Erkek : Sözüne güvenilir, mert. Yetişkin adam, bay, er kişi. Koca. Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı. İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı. Sert, kolay bükülmez. Sperma oluşturan organizma.

Cinsel : Cinsiyetle ilgili, cinsî, eşeysel, seksüel.

Bulunmak : Bir yerde olmak. Bulma işine konu olmak. Herhangi bir durumda olmak.

Düzmek koşmak : Tertip, tanzim etmek. İyice süslemek. Nakşetmek, resmetmek

Düzmeklasik : (Heykel, Mimarlık) Yunan klasik sanatının özentili, abartılı yansılaması.

Diğer dillerde Düzmek anlamı nedir?

İngilizce'de Düzmek ne demek? : v. prepare, knock off, fuck [sl.]

Almanca'da Düzmek : v. ordnen, regeln, einrichten, systematisieren, flicken, ausbessern, reparieren, überholen, verfassen, dichten, stimmen

Rusça'da Düzmek : v. налаживать, упорядочивать, систематизировать, чинить, исправлять, составлять, сочинять, слагать, сплетать, творить, настраивать, насиловать, наладить, упорядочить, починить, исправить, составить, сочинить, сложить, настроить, изнасиловать