Decomposer türkçesi Decomposer nedir

  • Parçalara ayıran bir şey.
  • Bozulmaya sebep olan.
  • Çürümeye neden olan bir şey.
  • Ayrıştırıcı.
  • Bozulmaya sebep olan bir şey.

Decomposer ingilizcede ne demek, Decomposer nerede nasıl kullanılır?

Decomposers : Ayrıştırıcılar. Yapı bozucular. Parçalara ayıran bir şey. Çürümeye neden olan bir şey. Dekompozerler. Ölü bitki ve hayvansal maddelerle beslenerek, onları parçalayıp tekrar besin zincirine sokan organizmalar. Ayrıştırıclar. Bozulmaya sebep olan bir şey.

Decompose : Çözünmek. Doğada yok olmak. Bozmak. Ayrışmak. Dağıtmak. Bozulmak. Çürütmek. Tefessüh. Halletmek. Dağılmak.

Decomposed : Bozunmuş. Parçalanmış. Parçalara ayrılmış. Münhal. Çözülmüş. Bozulmuş. Ayrışmış. Çürümüş. Çözünmüş. Ayrıştırılmış.

Decomposes : Halletmek. Ayrışmak. Ayrıştırmak. Çürümek. Dağılmak. Doğada yok olmak. Bozukluk. Çürüklük. Tefessüh. Dağıtmak.

Decomposability : Dağılabilir olma. Çürüyebilir olma. Bozulabilir olma. Bozulabilme.

Decomposite : Bileşenlerine ayrılmış. Birleştirilmiş olan. Daha önce karışmış olan.

Decomposition : Kelime içindeki seslerin biribirleri üzerindeki etkileri ile bir sesin başka bir sese veya bir kelimenin bütünü ile daha değişik bir ses yapısına dönüşmesi: ağaç>ayeç, baba>buba, göçtü>göşdü, bugün>bbo[, takı>davı>daha, yanı>yeni vb. Dönüşme. Dekompozisyon. Çürüme. Bir maddenin daha basit molekül veya atomlara parçalanması olayı. Analiz. Bozulma. Ayrıştırma. İnceleme. Ekonomi, fizik, kimya, gramer, madencilik, sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Decomposable : Bölünebilir. Bozulabilir. Ayrıştırılabilir. Ayrılabilir. Dağılabilir. Çürüyebilir.

Decomposing : Çürümek. Çürütmek. Ayrıştırmak. Çürüme. Dağıtmak. Dağılmak. Ayrıştırma. Ayrışmak.

Decompositions : Alt gruplara ayırma. Bozulma. Çürüklük. Analiz. Çürüme. Faktörlere ayırma. İnceleme. Bozuşma. Dekompozisyon. Bozukluk.

İngilizce Decomposer Türkçe anlamı, Decomposer eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Decomposer ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Parsers : Derleyici.

Symphonist : Senfonist. Senfoni bestecisi. Senfoni sanatçısı.

Songwriter : Besteci. Şarkı sözleri ve müzikleri yazan kimse. Şarkı yazarı. Şarkı sözü yazarı. Söz yazarı.

Parser : Derleyici. Bir tümceyi, dilin biçimbilgisi, sözdizimi, gerekirse anlambilgisi kurallarına göre, basamak basamak işlevsel öğelerine ayırmak amacını güden bir algoritma ya da bilgisayar izlencesi.

Songster : Şarkıcı. Okuyucu. Hanende. Şair. Şarkı kitabı. Ötücü kuş.

Psalmist : Davut peygamber. Zebur yazarı.

Break up : Sinirsel çöküntü yaşamak. Parçalanmak. Eğlendirmek. Bozulmak (nişan). Dağılmak. Tatile girmek. Üzmek. Ufalamak. Sona ermek. Yolları ayrılmak.

Discriminator : Sezgi gösteren kimse veya şey. Diskriminatörü. Fizik, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Ayrımcılık uygulayan. Farklılıkları görebilen kimse veya şey. Yinelenim ya da evre değiştirimini genlik değiştirimine çeviren diyod ve elektronik devrelerden oluşan bir düzen. Diskriminatör. Ayırıcı. Ayıran.

Saprogenic : Bozulma veya çürüme ile sonuçlanan. Çürüme ile ortaya çıkan. Çürümeye sebep olan. Çürümüş. Çürükte yetişen. Saprojenik. Çürüten. Çürümüş maddede yetişen.

Dissociate : Birbirinden ayrılmak. Ayrı olarak düşünmek. Ayrı tutmak. Ayrıştırmak. Ayrışmak. Çözüşmek. Çözünmeye uğramak. Ayırmak.

Decomposer synonyms : ballad maker, break down, separate, saprogenous, musician, discriminators, contrapuntist, crack, digest.