Disasters türkçesi Disasters nedir

Disasters ile ilgili cümleler

English: A string of disasters struck the region.
Turkish: Bir dizi felaket bölgeyi vurdu.

English: Man fears disasters such as floods and fires.
Turkish: İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.

English: Nobody here lives an atheistic life. During disasters and during fortunes everyone relies on God.
Turkish: Burada kimse Ateist bir yaşam sürmez. Afetler sırasında veya güzel günlerde herkes Tanrı'ya inanır.

English: Natural disasters can be devastating.
Turkish: Doğal felaketler yıkıcı olabilir.

English: Optimists see opportunities in disasters while pessimists find disasters in every opportunity.
Turkish: Kötümserler her fırsatta felaketler bulurken iyimserler afetlerde fırsatlar görürler.

Disasters ingilizcede ne demek, Disasters nerede nasıl kullanılır?

Natural disasters : Doğal felaketler. Doğa güçlerinin neden olduğu büyük ölçekli felaketler veya zararlar. Doğal afet. Tabii afetler. Doğal afetler.

Disaster area : Afet bölgesi. Felaket bölgesi. Afet alanı.

Disaster dump : Kaza dökümü. Acil bellek dökümü.

Disaster recovery : Felaket kurtarma. Afete müdahale. Acil kurtarma. Çöküşün onarımı. Afetle mücadele. Afet kurtarma. Yıkım onarımı. Afet yedeklemesi. Felaketten kurtarma.

 

Disaster recovery plan : Afetten toparlanma planı. Çökümden toparlanma planı. Felaketten kurtarma planı.

Caused a disaster : Bir katastrof (feci olay) meydana getirmek.

Fire disaster : Yangın afeti. Yangın felaketi.

Computer disaster : Bilgisayar felaketi.

Environmental disaster : Çevresel felaket. Çevreyi çok fazla miktarda etkileyen felaket. Çevre katliamı. Çevre felaketi.

Chemobyl nuclear power plant disaster : Çernobil faciası.

İngilizce Disasters Türkçe anlamı, Disasters eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Disasters ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Atrocious : Vahşi. Çok fena. Gaddarca. İğrenç. Adi. Çok kötü. Ayıplanacak. Berbat. Zalim.

Tragedies : Trajedi.

Bads : Aynasız. Kötülük. Batak. Kokuşmuş. Zarar. Kötü mallar. Doyumsuzluk varsayımının geçersiz olduğu, diğer bir deyişle daha azı daha çoğundan daha fazla fayda sağlayan, hormonlu et, kirli hava gibi mallar. Şanssızlık.

Death : Ölüm. Ecel. Tükeniş. Azrail. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Katil. Ruhun gövdeden ayrılmasıyla açıklanan evrensel halk inancı. (ölüyü arıtmak ve öte dünyadaki hayata hazırlamak amacıyla birçok işlemlere başvurulmaktadır.) bk. arınma, öteki dünya. Ölme. Bir canlının beyin, solunum ve dolaşım faaliyetlerinin dönüşümsüz olarak durması, tüm organ ve dokularındaki hücrelerin fiziksel ve kimyasal etkinliğini kaybetmesi nedeniyle yaşamın sona ermesi, eksitus, mors.

Calamity : Musibet. Bela. Badire. Yoksulluk. Sefalet.

Abominable : Fena. Menfur. Çok pis. Murdar. İkrah doğuran. Tiksindirici. Pis. Berbat. Rezil.

 

Debacle : Çöküş. Buzulun erimesiyle ani su baskını. Musibet. Ani çökme. Yenilgi. Ani su baskını. Fiyasko. Kaçışma. Hezimet.

Calamities : Yoksulluk. Musibet. Sefalet. Bela.

Blights : Boşa çıkarmak. Kötü izlenim bırakmak. Suya düşürmek. Küf. Kötü etkilemek. Mahvetmek. Karmaşa. Kurutmak. Keşmekeş (argo terim).

Catabolic : Metabolizma ile alakalı. Enerji açığa çıkması için vücuttaki hayvan ve bitki materyallerinin metabolik bozulması ile alakalı (biyoloji terimi). Katabolik. Yıkımla ilgili.

Disasters synonyms : inevitable accident, unavoidable casualty, hard knocks, disaster, cataclysm, blight, bad, cropper, catastrophes, banes, destruction, kiss of death, afflictions, bad luck, calamitous, destructions, collapse, meltdown, cataclysms, tragedy, force majeure, broch, plague, vis major, croppers, damnation, famine, visitation, apocalypse, hardship, catabolism, adversity, casualty.