Distress türkçesi Distress nedir

  • Istırap vermek.
  • Acı.
  • Haciz.
  • Haczetmek.
  • Tehlike.
  • Istırap.
  • Felaket.
  • Sıkıntı.
  • Acı vermek.
  • Dert.
  • Tehlike (gemi).
  • Sıkıntı vermek.
  • Kahretmek.
  • El koymak.
  • Acı çektirmek.
  • Sıkıntıya sokmak.
  • Izdırap.
  • Endişe uyandırmak.
  • Endişelendirmek.
  • Üzmek.
  • Üzüntü.

Distress ile ilgili cümleler

English: Ali was distressed.
Turkish: Ali sıkıntılıydı.

English: The ship's captain ordered the radio operator to send a distress signal.
Turkish: Geminin kaptanı telsiz operatörüne imdat sinyali göndermesini emretti.

English: Famine caused great distress among the people.
Turkish: Açlık insanlar arasında büyük sıkıntıya neden oldu.

English: Ali appears distressed.
Turkish: Ali sıkıntılı görünüyor.

English: Ali was very distressed.
Turkish: Ali çok sıkıntılıydı.

Distress ingilizcede ne demek, Distress nerede nasıl kullanılır?

Distress call : İmdat çağrısı. S.o.s.

Distress freight : Zaruret navlunu. Gemi tam yüklü değilken uygulanan düşük navlun tarifesi.

Distress frequency : İmdat çağrı frekansı. İmdat frekansı.

Distress oneself : Canını sıkmak.

Distress rocket : İmdat fişeği.

Distress wave : Alarm dalgası.

Neonatal respiratory distress syndrome : Hiyalin zar hastalığı. Yeni doğanların sıkıntılı solunum sendromu. Yenidoğanın respiratuar distres sendromu.

 

Respiratory distress syndrome : Respiratuvar distres sendromu. Respiratorik distres sendromu. Erken doğan yavrularda yeterli miktarda yüzey gerilimini azaltıcı etkisi olan sürfektan madde salınamaması sonucu alveollerin sönmesi veya sıvıyla dolmasıyla belirgin bir hastalık. doğal veya yapay sürfektan madde verilerek tedavi edilebilir. Solunum güçlüğü sendromu. Sıkıntılı solunum sendromu. Respiratuar distres sendromu. Hiyalin zar hastalığı.

Distress signal : Tehlike sinyali. İmdat çağrısı. İmdat işareti. İmdat çağrı işareti. İmdat sinyali.

Emotional distress : Eziyet. Manevi zarar. Üzüntü. Acı çekme. Kötü duygusal durum.

İngilizce Distress Türkçe anlamı, Distress eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Distress ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Pain : Baş belası. Kalbini kırmak. Acıtmak. Ağrı. Acı çekmek. Kırmak. Sancı. Eziyet etmek. Canını yakmak. Sızı.

Agitation : Sallama. Daha düzgün bir açındırma sağlamak, yönsel açındırma etkisini önlemek amacıyla, açındırılmakta olan filmin yüzüne yakın yerdeki açındırmacın sallanması. Çalkantı. Tahrik. Kışkırtıcılık. Karıştırma. Endişe. Kışkırtma. Çalkama.

Hurt : Kırmak. Zarar vermek (bir uzva). Acıtmak. İncitmek. Rencide etmek. Gücenmiş. Kırgın. Kalbini kırmak. Ağrımak. İncinmek.

Disease : Sayrılık. Maraz. Lyme hastalığı. Hastalık. Nedeni, vücutta oluşturduğu değişimleri ve iyileşme olanağı bilinen veya bilinmeyen, karakteristik belirtiler ve bulgular dizisiyle kendini gösteren vücudun herhangi bir bölümü, organ veya sisteminin normal yapısı ve işlevlerinin kesilmesi veya sapması, sayrılık, maraz, rahatsızlık, hlk. illet, kem, morbus, toga. İllet. Rahatsızlık. Çeşitli dış faktörlerin etkisi sonucu vücudun bir bölümü veya tamamında normal fonksiyonun bozulması durumu.

 

Anxiety : Gaile. Kaygılılık. Bireylerin, toplumsal kümelerin herhangi bir güçlü istek ya da güdülerinin gerçekleşememesi olasılığı karşısında duydukları tedirginlik. Düşünce. Şiddetli istek. Bunaltı. Sosyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Heves. Merak. Kaygı.

Confound : Birbirine katmak. Yıkmak. Bozmak. Yüzünü kara çıkarmak. Kafasını karıştırmak. Utandırmak. Şaşırtmak. Allak bullak etmek. Karıştırmak.

Levies : Konmuş resim ve vergiler. Vergi koyma. Zorla toplama. İcra. Zorla askere alma.

Besets : Sıkıştırmak. Dört bir yandan saldırmak. Etrafını sarmak. Etrafını çevirmek. Kuşatmak. Rahat bırakmamak. Sarmak. Rahat vermemek.

Agony : Acı çekme. Kıvranma. Aşırı ıstırap. Şiddetli ıstırap. Ölüm öncesinde vücut işlevlerinin bozulduğu, özellikle solunum ve dolaşım sistemlerinde problemlerin ortaya çıktığı, kas tonusuyla reflekslerde azalmanın meydana geldiği geri dönüşümsüz dönem, agoni. Sancı. Agoni.

Distress synonyms : hard knocks, tsoris, distrain up, calamities, wound, misery, aggrieve, afflictions, banes, botheration, agonize, keep in suspense, confiscation, torments, attachment, harrow, calamity, distraint, distresses, captures, miseries, excruciation, chevying, clogging, heartbreak, afflict, chevies, arrest, throe, cataclysmal, commandeering, confounding, grief.

Distress zıt anlamlı kelimeler, Distress kelime anlamı

Pleasure : İrade. Eğlence. Lezzet. Kıvanç. Haz. İstek. Zevk. Sevinç. Memnuniyet. Keyif.

Distress ingilizce tanımı, definition of Distress

Distress kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To harass. Anguish of body or mind. Extreme pain or suffering. To oppress with calamity. As, to suffer distress from the gout, or from the loss of friends. To afflict. To cause pain or anguish to. To pain. To make miserable.