Duyar nedir, Duyar ne demek

Duyar; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

"Duyar" ile ilgili cümleler

  • "Duyar bölge."

Orta Öğretim alanındaki anlamı:

[Bakınız: duygun]

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

Film, mercek, ışıkölçer, ve benzeri gereç ve aygıtların, kendilerine özgü işlerde iyi sonuç verebilecek nitelikte olduğunu anlatır genel terim.

İngilizce'de Duyar ne demek? Duyar ingilizcesi nedir?:

sensitive

Fransızca'da Duyar ne demek?:

sensible

Duyar anlamı, tanımı:

Duyar kat : Film tabanı üzerinde yer alan, ışığa karşı duyarlığı olan gümüş bromürlü ecza tabakası.

Duyarga : Önceden belirlenmiş ışığı veya nesneyi algılayıp gerekli hareketi başlatan aygıt, sensör. Eklem bacaklılarda, başın ön bölümünde bulunan, eklemlerden oluşmuş hareketli duyu alma organı, lamise, anten.

Duyargalılar : Bir çift duyargası bulunan, böceklerle çok ayaklıları içine alan eklem bacaklılar topluluğu.

Duyarlı : Dış etkenlere karşı duyarlığı olan, duygun, hassas.

Duyarlık : Duyarlılık. Zayıf bir etkiye karşı, tepki gösterebilme yeteneği. Bir duyar katın ışıktan etkilenme yeteneği.

Duyarlıklı : Duyarlığı olan, hassasiyetli.

Duyarlılık : Duyarlı olma durumu, duygunluk, duyarlık, hassaslık.

 

Duyarsız : Duyarlı olmayan.

Duyarsızlaşma : Duyarsızlaşmak durumu.

Duyarsızlaşmak : Duyarlı olma yeteneği kalmamak.

Duyarsızlaştırma : Duyarsızlaştırmak işi.

Duyarsızlaştırmak : Duyarlılığını ortadan kaldırmak, duyarsız duruma getirmek.

Duyarsızlık : Duyarsız olma durumu.

Aşırı duyarlık : Organizmaya giren yabancı bir madde yüzünden canlı varlıklarda oluşan aşırı tepki, anafilaksi.

Duygulu : Duygusu, duyarlığı çok olan, kolay duygulanan, içli, duyar, hassas.

Beden : Giysilerde ölçü. Vücudun, baş, kol ve bacak dışında kalan bölümü, gövde. Canlı varlıkların maddi bölümü, vücut. Kale duvarı.

Uyarı : Organizmada uyarım yaratan güç. Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih.

Güçlü : Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu. Gücü olan, kuvvetli, yavuz. Şiddeti çok olan. Nitelikleri ile etki yaratan, etkili.

Tepki : Karşılık verme. Bir cismin kendini iten veya sıkıştıran başka bir cisme gösterdiği karşı etki, aksülamel, reaksiyon. Herhangi bir etkiye cevap olarak doğan, genellikle olumsuz söz veya davranış.

Açan : Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.

Duyar bölge : Beden düzeyinde uyarıldığında hızlı ve güçlü tepkilere yol açan herhangi bir bölge.

Duyar kat içte : Filmin sarılmasında ya da alıcı, gösterici gibi aygıtlarda kullanılırken, duyarkatın makaranın göbeğine dönük olması durumu.

Duyar tartaç : Duyarlığı O-4 -O-10 g arasında değişen,tek ya da çift kefeli ,elle ya da elektriksel düzeneklerle İşletilen tartaç.

 

Duyarcalık : Bireyin belirsiz uyaranları algılama, anlık etkenlerden etkilenme durumu.

Duyarkat : Film tabanı üzerinde yer alan, ışığa karşı duyarlı gümüş bromür ya da gümüş klorürlü kat. (Boş filmin duyarkatı alıcıda kullanıldığında ışık etkisiyle üzerinde gizli bir görüntü oluşur. Bu gizli görüntü, işlemeyle önce negatif, sonra pozitif bir görüntü verir. Böylelikle duyarkat, görüntü oluşturan temel gereçtir. Duyarkatların, gördükleri işlere göre birçok çeşidi vardır) Bir mıknatıslı kuşak, mıknatıslı görüntü kuşağı ya da mıknatıslı film üzerine sıvanmış demir oksit katı. (Bu kat, ses aygıtı ya da mıknatıslı görüntü aygıtında kullanıldığında üzerine ses ya da resim imleri çıkar). sinema: Film tabanı üzerinde yer alan, ışığa karşı duyarlı gümüş bromür ya da gümüş klorürlü kat. Mıknatıslı kuşak, mıknatıslı görüntü kuşağı ya da mıknatıslı film üzerine sıvanmış demiroksit katı.

Duyarkat dışta : Filmin sarılmasında ya da alıcı, gösterici gibi aygıtlarda kullanılırken, duyarkatın makaranın göbeğine karşıt yöne dönük olması durumu.

Duyarkat sayısı : Aynı yapraktan çıkma duyarkatları göstermekte kullanılan sayı.

Duyarkat yüzü : Tabanın duyarkat sıvanmış, duyar yüzü. Taban yüzünün karşıtı.

Duyarkatlama : Bir duyarkatlama aygıtında taban üzerine duyarkatın sıvanması işi.

Duyarkatlama aygıtı : Taban üzerine duyarkatın düzgün biçimde sıvanmasını sağlayan aygıt.

Duyar ile ilgili Cümleler

  • Burak Matt'i kör ve duyarsız olduğu için sevmiyor.
  • Duyarlı güzelimize ne oldu, dağlarda ovalarda, yaylalarda mutlu mu?
  • Cinsel organlar, diğer çoğu organdan daha duyarlıdırlar.
  • Diğerlerini duyduğunda kendini de duyarsın.
  • Ali silah seslerini duyar duymaz evin dışına koştu.
  • Duyarlı ol!
  • O, zil çaldığını duyar duymaz telefona cevap verdi.
  • Erkekler cinsel organlarıyla gurur duyarlar.
  • Bana ihtiyacın olduğunu duyar duymaz buraya geldim.

Diğer dillerde Duyar anlamı nedir?

İngilizce'de Duyar ne demek? : [duymak] v. hear, come to know, feel

Fransızca'da Duyar : sensible

Almanca'da Duyar : adj. empfänglich, empfindlich, sensibel, empfindsam, feinfühlig

Rusça'da Duyar : adj. чувствительный, восприимчивый