Fırlatma nedir, Fırlatma ne demek

  • Fırlatma işi
  • Kol ve bacağın vücudun orta çizgisinden türlü yönlere, son eklemine kadar hızla ve gergin olarak uzaklaştırılması.

Coğrafya'daki terim anlamı:

Yanardağların etkinlikleri sırasında gazların basıncı ile katı ya da yarı erimiş özdekleri havaya savurmaları.

İngilizce'de Fırlatma ne demek? Fırlatma ingilizcesi nedir?:

ejeted material

Fırlatma kısaca anlamı, tanımı:

Fırlatmak : Hızla atmak, bulunduğu yerden dışarı atmak.

Baca : Çatı penceresi. Su yolu, lağım, maden ocağı vb. yer altı yapılarının hava deliği. Dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan yol.

Orta : Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre. Ne uzun ne kısa, midi. Yeniçeri Ocağında tabur. İyi ile kötü arasındaki durum. Ne büyük ne küçük, midi. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer. Orantı. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen. Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat.

 

Çizgi : Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim. Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır. Temel. Yüz ve vücut hatlarının her biri. Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril.

Türlü : Çok çeşitli özellikleri olan, çeşit çeşit, muhtelif. Çeşitli sebzelerle pişirilen yemek.

Eklem : Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal.

Gergin : Huzursuz, sinirli. Buruşuğu, kırışığı olmayan (cilt). Gerilmiş durumda olan. Bozulacak duruma gelmiş olan (ilişki).

Uzaklaştırılma : Uzaklaştırılmak işi.

Fırlatma : Fırlatma işi. Kol ve bacağın vücudun orta çizgisinden türlü yönlere, son eklemine kadar hızla ve gergin olarak uzaklaştırılması.

Fırlatma : Kol ve bacağın, vücudun orta çizgisinden türlü yönlere ve son eklem olanağına değin hızla ve gergin olarak uzaklaştırılması (açılması).

Fırlatma evresi : Kalpte karıncık sisitolü sırasında karıncık içi basıncın semilunar kapakların basıncını yendiği ve kalpten damarlara kanın fırlatıldığı evre. Bu evrede kalbin kasılması izotoniktir. Hızlı ve yavaş fırlatma diye iki evreye ayrılır.

Fırlatma kanalı : Bazı canlıların üreme sisteminde bulunan ve salgının hızla dışarı çıkarılmasını sağlayan kanal. Ejakulator kanalı. Kimi canlıların üreme sisteminde bulunan ve salgının hızla dışarı çıkarılmasını sağlayan kanal.

 

Fırlatma kesesi : Bazı böceklerde spermleri vas deferens'ten fırlatma kanalı ile penise pompalayan kese. Ejakulator kesesi. Kimi böceklerde spermleri Vas deferensten fırlatma kanalıyla penise pompalayan kese.

Fırlatma ile ilgili Cümleler

  • Cam evlerde yaşayan insanlar taş fırlatmalılar.
  • Soğukkanlılığını kaybetti ve eşyaları fırlatmaya başladı.
  • O benden topu geri fırlatmamı rica etti.
  • Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi.
  • Kayaları nehre fırlatmayın.
  • Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
  • Uydu fırlatma canlı olarak yayınlandı.

Diğer dillerde Fırlatma anlamı nedir?

İngilizce'de Fırlatma ne demek? : adj. throwing

n. launching, hurl, throwing, fling, cast, chuck, pelt, projection, put, shy, throw, toss

Fransızca'da Fırlatma : éjection [la], lancement [le], projection [la]

Almanca'da Fırlatma : n. Wurf

Rusça'da Fırlatma : n. подбрасывание (N), выталкивание (N), запуск (M), забрасывание (N), швыряние (N)

adj. пусковой