Fuse türkçesi Fuse nedir

  • Kimi bombaların ucuna takılan ve çarpma etkisiyle patlayarak ya da başka bir etki ile asıl patlayıcıdaki tepkimeyi başlatan düzenek.
  • Atmak.
  • Fünye.
  • Yanmak.
  • Ergimek.
  • Eritmek.
  • Erimek.
  • Tapa koymak.
  • Tapalamak.
  • Sigorta.
  • Korunç.
  • Kaynaştırmak.
  • Eriterek birleştirmek.
  • Patlataç.
  • Bir elektrik çevrimine yerleştirilen ve çevrimden aşırı akım geçtiğinde, kavrularak çevrimi kesen düşük erime sıcaklıklı iletken parçasını taşıyan gereç.
  • Kaynaşmak.
  • Elektrik akımını açan ve çok yük bindiğinde, içindeki telin erimesiyle çevrimi kapatan düzen.
  • Güvence.
  • Bir aygıtta belli bir kazayı önleyen düzenek.
  • Eriyerek birleşmek.
  • Bir aygıtın elektrik çevriminde, akım yeğinliği belirli bir sınırı aşınca, eriyerek ya da manyetik olarak kendiliğinden çevrimi açıp aygıtı koruyan tel ya da parça.
  • Attırmak.
  • Bilgisayar, fizik, kimya alanlarında kullanılır.

Fuse ile ilgili cümleler

English: A fuse has blown.
Turkish: Bir sigorta atmış.

English: Ali lit the fuse.
Turkish: Ali fitili ateşledi.

English: No sooner had Ali turned on the TV than the fuse blew.
Turkish: Ali televizyonu açar açmaz sigorta attı.

English: Ali has a short fuse.
Turkish: Ali çok kolay sinirlenir.

English: The fuse has blown.
Turkish: Sigorta atmış.

Fuse ingilizcede ne demek, Fuse nerede nasıl kullanılır?

 

Fuse alarm : Sigorta alarmı.

Fuse box : Otomat kutusu. Korunç kutusu. Ana kabloyla gelen elektrik akımının tiyatro yapısının çeşitli yerlerine dağıtıldığı korunçlarla güvenceye alınmış dolap ya da kutu. Dağıtım kutusu. Elektrik çevrimi korunçlarının toplu olarak içinde bulunduğu kutu. Sigorta kutusu.

Fuse clip : Sigorta kelepçesi.

Fuse holder : Sigorta tutucu. Sigorta yuvası. Sigorta maşası. Sigorta tutucusu.

Fuse plug : Sigorta göbeği.

Delayed action fuse : Gecikmeli kapsül. Gecikmeli kapçık.

Fuse with solder : Lehim makinesi ile eritmek.

Where is the fuse box : Sigorta kutusu nerede.

Cartridge fuse : Tüplü cam sigorta. Kovanlı sigorta. Kartuş sigorta. Kaset sigorta. Buşonlu sigorta. Kartuşlu sigorta.

Fuse socket : Sigorta duyu.

İngilizce Fuse Türkçe anlamı, Fuse eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fuse ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Digitize : Kesikli olmayan veriyi sayısal biçimde deyimlendirmek ya da göstermek, örn. fiziksel bir büyüklüğün genliğinin örneksel bir gösteriminden, o genliğin sayısal bir gösterimini çıkarmak. Sayısallaştırmak. Sayılaştırmak. Sayısallaştımak. Sayılara dönüştürmek. (amerikan ingilizcesi) dijital hale getirmek. Bilgisayar, bilişim alanlarında kullanılır. Analog veriyi dijital veriye dönüştürmek (digitise olarak da yazılır) (elektronik, bilgisayar).

Burn : Yanıp kül olmak. Oyuna getirmek. Başını yakmak. Tutuşmak. Kızdırmak. Süratle gitmek. Alev almak. Kiremitte pişirmek. Yanık.

Fuzing : Erime. Birleştirmek. Tela. Birleşmek. Füzan. Yapışkan tela.

 

Be on : Açık olmak (elektrik veya ışık). Ismarlanmak. Tarafından ödenmek. Açık olmak (cihaz vb). Açık olmak (elektrik veya su veya gaz). -den olmak. Oynamak. Açık olmak. Çalışmak (makine veya aygıt).

Detonating cap : Funya. Kapsül.

Languish in : Çürümek. Acı çekmek.

Expels : Sürgün etmek. Okuldan atmak. Çıkarmak. Defetmek. Sürmek. Kovmak. Uzaklaştırmak. Dışarı atmak.

Expel : Defetmek. Uzaklaştırmak. Okuldan atmak. Azletmek. Çıkarmak. Dışarı atmak. Kovmak. Sürmek.

Consume : Harcamak. Çürütmek. İstihlak etmek. Bitirmek. Tüketim yapmak. Sarfetmek. Yakmak. Yiyip bitirmek. Yakıp kül etmek.

Be done for : Hapı yutmak.

Fuse synonyms : syncretise, change integrity, syncretize, cashiered, cast out, blent, indemnity, cohered, insurances, meld, chuck, fuzed, combine, indemnifications, ignitor, commingles, catch fire, guarantying, coalescing, digitizes, fuses, be hot, broils, axe, combines, mix, be ruined, founds, detonator, deliquescing, assurance, liquefy, defrost.

Fuse zıt anlamlı kelimeler, Fuse kelime anlamı

Cool : Havalı (tip). Sakinleşmek. Serinlemek. Serinleşmek. Serin yer. Soğutmak. Serin. Soğukkanlılık. Sönmek (öfke veya arzu vb). Serinlik.

Defuse : Tapasını çıkarmak. Patlayıcı fitilini sökmek. Dağıtmak. Patlayıcıyı etkisiz hale getirmek. Tansiyonu düşürmek. Etkisizleştirmek. Etkisiz hale getirmek. Yatıştırmak. (ortamı) sakinleştirmek.

Fuse ingilizce tanımı, definition of Fuse

Fuse kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To render fluid. To melt. Called also fuzee. [Bakınız: Fuze]. A tube or casing filled with combustible matter, by means of which a charge of powder is ignited, as in blasting. To melt. To dissolve. To be reduced from a solid to a fluid state by heat. To liquefy by heat. A wire, bar, or strip of fusible metal inserted for safety in an electric circuit. When the current increases beyond a certain safe strength, the metal melts, interrupting the circuit and thereby preventing possibility of damage. To be melted.