Gider nedir, Gider ne demek

  • Bir iş için harcanan paranın bütünü, masraf.
  • Binalarda ortak kullanımla ilgili atık suların merkezî kanalizasyona iletilmesini sağlayan boru hattı
  • Gelecekte sağlanacak değerler karşılığı yapılmış olan harcamalar.

"Gider" ile ilgili cümle

  • "Giderleri karşılayabilecek gelir sağlanamamakta ve maaşlar ödenememektedir." - N. F. Kısakürek
  • "Böylece temizleyici giderlerinden tasarruf ettiklerini sanırım." - H. Taner

Hukuki terim anlamı:

masraf.

İktisat alanındaki kelime anlamı:

Bir iktisadi karar biriminin mal ve hizmet üretmek veya tüketmek için harcadığı paranın tümü.

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

Bir filmin gerçekleştirilmesi için harcanan paranın tümü.

Biz izlencenin gerçekleştirilmesi için harcanan paranın tümü.

Diğer sözlük anlamları:

Gidiş, sefer.

Bilimsel terim anlamı:

Satın alınan bir mal karşılığı ödenen para.

Gelecekte sağlanacak değerler karşılığı yapılmış olan harcamalar.

Bir değer elde etmek için malı devretmek,

İngilizce'de Gider ne demek? Gider ingilizcesi nedir?:

expense, expenditure, film cost (budget), costs, production costs

Gider kısaca anlamı, tanımı:

Cari gider : Yatırım ve transfer ödemesi niteliğinde olmayan kamu harcamaları.

Genel gider : Bir işin yapımı için gerekli olan giderler toplamı.

 

Ortak gider : Kat mülkiyetinde her dairenin aylık giderlere eşit ölçüde katılma payı.

Dava gideri : Dava açılırken ödenen ücret ile avukatlık giderleri, yargılama gideri, mahkeme masrafı.

Yönetim gideri : Genellikle apartmanlarda, kooperatiflerde yönetimle ilgili işlerin yapılması için toplanan para, ücret.

Yargılama gideri : Dava gideri.

Giderayak : Son anda. Herhangi bir sürecin sonuna doğru. Gitme anında, gitmek üzereyken.

Giderek : Yavaş yavaş, derece derece, gittikçe, tedricî olarak, tedricen.

Gideren alan : Bir demiri mıknatısladıktan sonra bunun bir noktasından çıkan indükleme akışını sıfıra indirmek için gereken şiddetteki manyetik alan.

Giderilme : Giderilmek işi.

Giderilmek : Ortadan kaldırılmak, yok edilmek.

Giderme : Gidermek işi.

Gidermek : Dindirmek. Ortadan kaldırmak, yok etmek.

Gidertme : Gidertmek işi.

Gidertmek : Giderilmesine, ortadan kaldırılmasına yol açmak.

Ayranı yok içmeye atla gider sıçmaya : Yoksulluğuna bakmadan gösteriş yapmaya kalkanların gülünçlüğünü anlatmak için kullanılan bir söz.

Battı balık yan gider : "işler kötü gittiğine göre artık istenildiği gibi davranılabilir" anlamında kullanılan bir söz.

Böyle gelmiş böyle gider : "her zaman böyle olmuş, gene de böyle olacak" anlamında kullanılan bir söz.

Çağrılmayan yere çörekçiyle börekçi gider : "çağrılmadığın yere sakın gitme" anlamında kullanılan bir söz.

Çocuğa iş buyuran ardınca kendi gider : "çocuk kendisine ısmarlanan işi yapamayacağından işi buyuran kimsenin onun arkasından gitmesi gerekir" anlamında kullanılan bir söz.

Dert gider amma yeri boş kalmaz : "insan bir dertten kurtulduğunda onun yerine başka bir dert geleceğini iyi bilmelidir" anlamında kullanılan bir söz.

 

El elin nesine gülerek gider yasına : "bir kimsenin acısı, başkalarının umurunda değildir" anlamında kullanılan bir söz.

Gitti gider : Söz konusu olan şeyin bir daha gelmeyeceğini, ele geçmeyeceğini anlatan bir söz.

Gönül verme evliye eve gider unutur : "bir kadın, evli bir erkeğe gönlünü kaptırmamalıdır" anlamında kullanılan bir söz.

Hasret gidermek : Özleme son vermek, kavuşmak.

Haydan gelen huya gider : "kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar" anlamında kullanılan bir söz.

İş anlatılıncaya kadar baş elden gider : "kızışmış bir kavgada veya herhangi bir olayda meram anlatmaya fırsat kalmadan olacak olur" anlamında kullanılan bir söz.

Kulaklarının pasını gidermek : Hoşa giden ses veya güzel bir müzik dinlemek.

Leyleği kuştan mı sayarsın yazın gelir kışın gider : "sürekli olarak bir iş üzerinde durmayan, maymun iştahlı olan kişiye kimse güvenmez" anlamında kullanılan bir söz.

Sel gider kum kalır : "geçici durumlara güvenmek doğru değildir" anlamında kullanılan bir söz.

Sen giderken ben geliyordum : "ben bu işi senden önce yaptım" anlamında kullanılan bir söz.

Tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider : "bir gerçeği anlatıncaya kadar çoğu kez başa gelmedik şey kalmaz" anlamında kullanılan bir söz.

Yel gibi gelen sel gibi gider : "emek vermeden ele geçen para çarçur olur gider" anlamında kullanılan bir söz.

Para : Kazanç. Kuruşun kırkta biri. Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit.

Masraf : Bir şeyin yapımında kullanılan gereç, harç. Harcanan para, gider.

Bina : Çatı. Arapça fiil çatısını konu edinen bilim veya kitap. Yapı.

Ortak : Birden çok kimse veya nesneyi ilgilendiren, onlara özgü olan, onların katılmasıyla oluşan, müşterek. Kuma. Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri, şerik, hissedar, partner.

Kullanım : Kullanma, yararlanma, tasarruf.

Atık : Atılmış, atılan. Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık işlenemez veya çevre için zarar oluşturan her türlü madde. Üretimden tüketime kadar olan tüm aşamalarda ortaya çıkan ve kullanıcının artık işine yaramayan maddelerin tamamı.

Merkez : Biçim, tarz. Bir dairenin veya bir küre yüzeyinin her noktasından aynı uzaklıkta bulunan iç nokta, özek. Bir işin öğretildiği yer. Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer. Bir kapalı eğrinin veya bazı çokgenlerde köşegenlerin kesişme noktası. Polis karakolu. Belirli bir yerin ortası. Bir bölgenin veya kuruluşun yönetim yeri.

Gider akışı : Üretim aşamalarından geçtikçe maloluşun yükselmesi.

Gider ayrımı : Üst basamaktaki yöneticilerin alt bölümler için uygun gördüğü harcamalar sınırı.

Gider bölünmesi : Bir mal ya da hizmete ilişkin ödemelerin çeşitli ikincil sayışımlar arasında bölünmesi.

Gider dağıtım temeli : Üretimde ortak ve genel giderlerin dağıtımı konusunda önceden saptanan temeller.

Gider dönemi : Ayrılmış ödeneği harcamak için öngörülen süre.

Gider gelir : Bostanları sulamaya yarayan dolap. Orta derecede, oldukça iyi: Senin yazın gider gelir ama Ali'ninki hiç okunmaz. Kararsız, bir düzende durmayan: Gider gelir akıllı.

Gider olmak : Gidici olmak, gitmek üzere bulunmak, gitmeğe hazırlanmak.

Gider ödenekliği : Devlete ilişkin gelirle bunlara karşılık yapılacak ödemeleri ya da gider yükümlülüklerini kapsayan ödeneklik.

Gider pusulası : Vergi Usul Kanununa göre götürü usûlde vergilendirilen tüccar ve serbest meslek sahiplerine vergiden muaf esnaf tarafından verilen fatura niteliğindeki belge.

Gider sayışımı : Yapılan giderler tümünün yazılımına dayanak olan sayışım.

Gider ile ilgili Cümleler

  • Okula giderken kazaya tanık oldu.
  • Gider misin, lütfen?
  • Giderek daha çok insan doğal tedaviden umut ediyor.
  • Ali her sabah yürüyüşe gider.
  • Dün akşam eve giderken bir sağanağa yakalandım.
  • Gider gitmez bu yeri özleyeceğim.
  • Giderken ışıkları söndürün.
  • Eve gider gitmez Tom'a bir mektup yazarım.
  • Giderken benim sürmem gerekiyor mu?
  • Ali hava güzelse pazar günleri sıklıkla balık tutmaya gider.
  • Onlar eve geri giderken Mustafa durmalarını ve yiyecek bir şey almalarını önerdi.
  • Giderek kötüleşiyorsun.
  • Giderken hep sağ taraf cam kenarına oturuyor, gelirken üçüncü sol cam kenarına oturdu, hep en önde gitmek istiyor ama şimdi otobüsün en arkasında oturuyor.
  • Okula giderken kazayı gördü.

Diğer dillerde Gider anlamı nedir?

İngilizce'de Gider ne demek? : n. expense, expenditure, outgoings

v. remove, eliminate, clear, satisfy, supply, allay, appease, avert, dispel, disperse, dissipate, efface, fulfil, fulfill, gratify, iron out, obviate, quench, repair, resolve, smooth away, smooth out

v. go, take one's way, go away, depart, head for, betake oneself to, bugger off, give, go together, head, hop it, hop off, repair, resort, steer for, step, strike out, take to, wend one's way, work in with

Fransızca'da Gider : frais [le], dépense [la]

Almanca'da Gider : Ausgaben, Unkosten

Rusça'da Gider : n. расход (M), дебет (M)