Görünmek nedir, Görünmek ne demek

"Görünmek" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Bu, biraz daha inandırıcı görünüyor." - A. Kutlu
  • "Bakarım bakarım sılam görünmez / Ara yerde yıkılası dağlar var" - Karacaoğlan
  • "Çocuk pek azdı, biraz görünüver."

İngilizce'de Görünmek ne demek? Görünmek ingilizcesi nedir?:

appear

Görünmek anlamı, tanımı:

Görünen köyün uzağı olmaz : "bir durumun nasıl sonuçlanacağı belli olduktan sonra bu sonuç çok geçmeden gerçekleşir" anlamında kullanılan bir söz.

Görünen köy kılavuz istemez : "ne kadar gizlense de gerçekler ortadadır" anlamında kullanılan bir söz.

Görünme : Görünmek işi.

Alıp satmaz görünmek : İlgisiz görünmek veya davranmak.

Dibi görünmek : İçindeki şey bitmiş olmak.

Doktora görünmek : Muayene olmak.

Göze görünmek : Belli, açık olmak.

Günlük güneşlik görünmek : Sıkıntısız, sorunsuz, huzur ortamında bulunmak.

Keli görünmek : Kusuru ortaya çıkmak.

Kesenin dibi görünmek : Para tükenmek.

Mümkün görünmek : Olabilmek.

Sureti haktan görünmek : Birinin iyiliği için çalışıyor görünmek. kendisini iyi niyetli imiş gibi göstermek.

Tünelin sonunda ışık görünmek : Sıkıntılı durumdan kurtulmak için çare belirmek.

 

Yol görünmek : Gitmek gerekmek.

Yolunda görünmek : Sorunsuz olduğu anlaşılmak.

Durum : Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Duruş biçimi, konum, tavır. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon.

Gelme : Yetişme. Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi. Gelmek işi. Gelmiş olan.

Gözükmek : Görünmek.

İzlenim : Bir durum veya olayın duyular yolu ile insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj. Uyaranların, duyu organları ve ilişkili sinirler üzerindeki etkileri veya belirli bir durumun kişi üzerindeki çözümlenmemiş bütün etkisi, intiba.

Uyandırmak : Üstü küllenmiş ateşi yeniden canlandırmak. Çıra, lamba, soba vb. ışık veren şeyleri yakmak, tutuşturmak. Aklını başına toplamasını sağlamak, gözünü açmak. Uyanmasına yol açmak. Herhangi bir sebeple dernekteki üyeliğin dondurulmasından vazgeçerek çalışmalara katılmasına izin vermek.

Benzemek : Sanısını uyandırmak, gibi görünmek. İki kişi veya nesne arasında birbirini andıracak kadar ortak nitelikler bulunmak, andırmak.

Görünüş : Görünme işi. Fiillerin belirttiği oluşların süresi, gelişmesi ve bitmesiyle ilgili bütün biçimleri kapsayan dil bilgisi kategorisi. Gözün ilk bakışta veya zihnin dolaysız olarak algıladığı şey. Bulunulan bir yerden görülebilen alan, görünüm, manzara. Gerçeğe uymayan dış görüntü, zevahir.

Olmak : Geçmek, tamamlanmak. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz. Bir şeyi elde etmek, edinmek. Yaklaşmak, gelip çatmak. Yol açmak. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak. Uymak, tam gelmek. Sarhoş olmak. Hastalığa yakalanmak, tutulmak. Herhangi bir durumda bulunmak. Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek. Bulunmak. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek. Uygun düşmek, yerinde görülmek. Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak. Gerçekleşmek veya yapılmak. Yetişmek, olgunlaşmak. Yitirmek, elinden kaçırmak. Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak. Sürdürmek, yürütmek.

 

Azarlamak : Kırıcı ve sert söz söylemek, paylamak, tekdir etmek.

Gözdağı vermek : Sonradan verilecek bir ceza ile korkutmak, yıldırmak, tehdit etmek, caydırmaya çalışmak.

Gözdağı : Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit.

Vermek : Hepsini herhangi bir duruma sokmak. Kızı, kadını biriyle evlendirmek. Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek. Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek. Herhangi bir duruma yol açmak. Bırakmak veya bağışlamak. Dayamak. Ödemek. Ondan bilmek, atfetmek. Satmak. Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak. Ayırmak, harcamak. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek. Doğurmak. Sahip olmasını sağlamak. Kazandırmak, katmak. Bitki ve ağaç, ürün üretmek. Cinsel yönden kendisini kullandırmak. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek. Tespit etmek. Yaymak.

Görünmek ile ilgili Cümleler

  • Çok istekli görünmek istemiyorum.
  • Görünmek için tamam ama bakmak için kaba.
  • Saldırgan görünmek istemedim.
  • Ali umutsuz görünmek istemiyordu.
  • Bir turist gibi görünmek istemiyorum.
  • Ali bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
  • Bugün iyi görünmek zorundasın.
  • Daha yaşlı görünmek için Mustafa saçını griye boyadı.

Diğer dillerde Görünmek anlamı nedir?

İngilizce'de Görünmek ne demek? : v. appear, come in sight, seem, show up, come into view, come in view, make one's appearance, put in an appearance, approve oneself, break through, come, come along, come out, haunt, look, present oneself, report, rise, show

Fransızca'da Görünmek : apparaître, comparaître, paraître, revenir, se produire, sous les sens

Almanca'da Görünmek : v. aussehen, erscheinen, erzeigen: sich erzeigen, figurieren, lauten, scheinen, schmecken, umgehen, zeigen: sich zeigen

Rusça'da Görünmek : v. появляться, являться, виднеться, маячить, выглядывать, показываться, проглядывать, открываться, просвечивать, сквозить, глядеть, выглядеть, притворяться