Hook türkçesi Hook nedir

  • Takmak.
  • Olta takımının ucuna takılan, düz, eğri ve çapraz olak biçimlendirilen, balığın yakalanmasında kullanılan küçük çelik yapılar, olta kancası.
  • Çengel.
  • Çengel ile yakalamak.
  • Takılmak.
  • Çengelle tutmak.
  • Madencilik alanında kullanılır.
  • Kanca.
  • Asılmak.
  • Bükmek.
  • Kancayı takmak.
  • Aşırmak.
  • Çengel şekline sokmak.
  • Çalmak.
  • Kroşe vurmak.
  • Çengellemek.
  • Yakalamak.
  • Olta kancası.
  • Kancalamak.
  • Olta iğnesi.

Hook ile ilgili cümleler

English: Ali took the hook out of the fish's mouth.
Turkish: Ali kancayı balığın ağzından çıkardı.

English: I got several bites, but could not hook a fish.
Turkish: Birkaç ısırık geldi, ama bir balık yakalayamadım.

English: A strange fish is on the hook.
Turkish: İlginç bir balık oltada.

English: Hang your jacket on the hook by the door.
Turkish: Ceketini kapının yanındaki askıya as.

English: I baited the hook for you.
Turkish: Oltayı senin için yemledim.

Hook ingilizcede ne demek, Hook nerede nasıl kullanılır?

Hook and eye : Kanca ve gözü. Erkek ve dişi kopça.

Hook and eye hinge : Çengel menteşe. Çengelli menteşe.

Hook bolt : Tespit kancası. Çengelli cıvata. Kancalı cıvata.

Hook jaw : Boru anahtarının, setleri içe dönük hareketli çenesi. Kancaçene.

Hook line : Olta bedeni. Fırdöndüyle iskandil arasında yer alan ve üzerine kösteklerle iğneler veya iskandil yerine zoka bağlanan kısım.

 

Hook up : Kancayla bağlamak. Kancaya bağlamak. Bağlamak. Kancalamak. Kancayla tutturmak. Birleştirmek. Bağlantısını yapmak. İlişki kurmak. Askıya asmak.

By hook or crook : Öyle ya da böyle. Şu veya bu şekilde. Ne yapıp yapıp.

Hook up with : Evlenmek.

By hook or by crook : Öyle ya da böyle. Ne yap et. Şöyle ya da böyle. Nasıl olursa olsun. Ama öyle ama böyle. Her ne pahasına olursa olsun. Allem edip kallem edip. Ne yapıp edip.

Hook nosed : Gaga burunlu. Kanca burunlu.

İngilizce Hook Türkçe anlamı, Hook eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Hook ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Banter : Alay. Takılma. Laklak. Hafif konuşma. Laklak etmek. Şakalaşmak. Dalga geçmek. Sohbet. Şaka yapmak.

Hang on : Beklemek (telefon). Beklemek. Asılı durmak. Germek. Sıkı tutmak. Israr etmek. Ümidini yitirmemek. Dayanmak. Bekletmek (telefon).

Hooks : Kancalar.

Hang down : Sarkıtmak. Ağmak. Sarkmak. Sallanmak.

Bothering : Sinir bozmak. Baş belası olmak. Can sıkmak. Üzülmek. Rahat vermemek. Musallat olmak. Dert vermek. Canını sıkmak. Sinir etmek.

Crampons : Çivi. Tırmanma demiri. Mengene. Kenet. Krampon. Buz mahmuzu.

Hang : Kavrama. Bağlanmak. Sallandırmak. Dayanmak. Kapma. Asılı olmak. İdam etmek. Kaplamak (duvar kağıdı).

Apprehending : Endişe etmek. Tutuklamak. İdrak etmek. Anlamak. Tevkif etmek. Korkuyla beklemek. Korkmak. Kavramak.

Actinolite : Aktinolit. Işıntaşı.

Apprehends : Endişe etmek. Tutuklamak. Anlamak. İdrak etmek. Korkuyla beklemek. Korkmak. Tevkif etmek. Kavramak.

 

Hook synonyms : grappling iron, crib, abstracts, buckles, catch up with, accosted, filch, bends, fishing hook, accost, hangs, chaffed, apprehend, charge, curves, barbs, pestered, contort, caught, clasper, be down on somebody, border on, capture, adopts, acidization, blow, fall, rip off, curl, fastens, bother, grapnels, soak.

Hook zıt anlamlı kelimeler, Hook kelime anlamı

Unhook : Çengelden çıkarmak. Kancadan çıkarmak. Çengelini çıkarmak. Kancasını çıkarmak. Kancadan kurtarmak. Çengelden çıkmak. Kancadan kurtulmak. Çözmek.

Unfasten : Gevşetmek. Çözmek. Açılmak. Gevşemek. Koyuvermek. Çözülmek. Açmak.

Undercharge : Değerinden az fiyat. Az şarj etmek. Az para almak. Değerinden az fiyat istemek. Gerekenden düşük fiyatta teklif etmek. Gerekenden eksik para istemek. Değerinden az para istemek. İyi doldurmamak. Gerekenden az para istemek. Gerekenden düşük fiyat vermek.

Hook ingilizce tanımı, definition of Hook

Hook kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To seize, capture, or hold, as with a hook, esp. with a disguised or baited hook. To catch. A piece of metal, or other hard material, formed or bent into a curve or at an angle, for catching, holding, or sustaining anything. As, Sandy Hook. A boat hook, etc. To bend. To curve as a hook. . To catch or fasten with a hook or hooks. To entrap. To move or go with a sudden turn. To hook a trout. A spit or narrow cape of sand or gravel turned landward at the outer end. A hook for fastening a gate. Hence, to secure by allurement or artifice. As, to hook a dress. As, a hook for catching fish.