İşe gelmek nedir, İşe gelmek ne demek

Teknik terim anlamı:

İşe yaramak, fayda vermek.

İşe gelmek ile ilgili Cümleler

    İşe ile ilgili Cümleler

    • “Babama varıncaya kadar hepimizi işe koşuyor.”
    • Bu plan işe yaramazsa, başka bir şey denememiz gerekecek.
    • İşe gitme zamanı.
    • “Her işe karışır, fikrini söyler, uzun uzun nasihatler eder.”
    • İşe geri döndük.
    • Alice nehir kıyısında kız kardeşinin yanında oturmaktan sıkılmaya başlamıştı ve yapacak da bir şeyi olmadığından bir iki kez kız kardeşinin okuduğu kitaba çaktırmadan bakıverdi fakat kitapta resim ya da diyalog yoktu, Alice de "resimsiz ve diyalogsuz bir kitap ne işe yarar" diye kendi kendine düşündü.
    • “Sattım dükkânı, verdim kendimi tiyatroculuğa.”
    • Beni işe almanın nedeni bu mu?
    • İşe dönmene izin vereceğim.
    • Bu yaklaşım daha önce işe yaradı.
    • “Daha çatal ve bıçağı tutmasına eli yatmamıştı, ikide bir düşürürdü.”
    • İşe giderken arabamla ilgili bir sorun yaşadım.
    • Doktor onun önümüzdeki hafta işe dönmesine izin verebilir.
    • İşe koyulalım.
    • Siz beni işe aldınız, değil mi?
    • Ali işe saat 7.30'da gider.
    • İşe geri gitmek istiyorum.
    • “Bunları ezberledik de ne oldu? Hiç! Ne o günlerde işimize yaradı, ne de ondan sonra.”
  • Bugün işe gelmek zorunda olmadığını sana söyledim.
  • Yarın işe gelmek için bir neden yok.
 

İşe gelmek kısaca anlamı, tanımı

İşe : Fidan. Şey

Gelme : Gelmek işi. Gelmiş olan. Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi. Yetişme.

Gelmek : Ulaşmak, varmak. Kazanılmak, sağlanılmak. Akmak. Herhangi bir sırada bulunmak. Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek. Dayanmak, tahammül etmek. İsabet etmek. Ortaya çıkmak, doğmak. -dikçe, -esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil. Kadar olmak. İzlemek, takip etmek. Katılmak, eklenmek. Oturmaya, ziyarete gitmek. Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar. İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil. Etkisini herhangi bir biçimde göstermek. Mal olmak. Belli bir süre dolmak. Biriyle birlikte gitmek. Uymak. Getirmek. Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak. Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek. Başlamak, ortaya çıkmak. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Türemek. Belli bir zamana ulaşmak. Görünmek, sanılmak. Düşmek, rast gelmek. Çıkmak, yönelmek. -mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar. Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek. Uygun düşmek. Kendine yapılmış olan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak. Olmak, -e uğramak. Sonuç çıkmak.

Yaramak : Bir şey yararlı olmak, yarar sağlamak. Sağlık bakımından elverişli olmak. Bir iş için uygun olmak, kullanılır olmak. İşine gelmek.

 

Yarama : Yaramak işi.

Vermek : Üzerinde, elinde ya da yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek. Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Sahip olmasını sağlamak. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek. Herhangi bir duruma yol açmak. Tespit etmek. Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak. Kazandırmak, katmak. Doğurmak. Ondan bilmek, atfetmek. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek. Cinsel yönden kendisini kullandırmak. Kızı, kadını biriyle evlendirmek. Ödemek. Ayırmak, harcamak. Bırakmak veya bağışlamak. Bitki ve ağaç, ürün üretmek. Yaymak. Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek. Dayamak. Satmak. Hepsini herhangi bir duruma sokmak.

Verme : Vermek işi.

Fayda : Yarar.

Yara : Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik. Dert, üzüntü, acı. Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık. Vücutta işlemekte olan çıban.

Diğer dillerde İşden çıkarma anlamı nedir?

İngilizce'de İşden çıkarma ne demek ? : lock-out