Kent nedir, Kent ne demek

"Kent" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Paris gibi bir kentte, bu hatırlamalar, karamsarlığa sürükler insanı." - N. Cumalı

Yerel Türkçe anlamı:

Köy

Kin.

Coğrafya'daki terim anlamı:

Başta tecim, işleyim, yönetim ve eğitim olmak üzere çeşitli görevleri bir araya toplayan ve bu görevlerden daha egemen olanına göre yaşam biçimi ve çevresine etkileri bakımından ayrımlı büyük yerleşim özeği.

Sosyoloji'deki anlamı:

Tarım dışı etkinliklere, özellikle işleyim ve hizmet etkinliklerine dayalı, 10.000 den daha kalabalık nüfuslu yerleşme yeri.

Diğer sözlük anlamları:

[Bakınız: kend]

Kent isminin anlamı, Kent ne demek:

Erkek ismi olarak; Şehir, kasaba.

Bilimsel terim anlamı:

Sürekli toplumsal gelişme içinde bulunan ve toplumun, yerleşme, barınma, gidişgeliş, çalışma, dinlenme, eğlenme gibi gereksinmelerinin karşılandığı, pek az kimsenin tarımsal uğraşılarda bulunduğu, köylere bakarak nüfus yönünden daha yoğun olan ve küçük komşuluk birimlerinden oluşan yerleşme birimi.

İngilizce'de Kent ne demek? Kent ingilizcesi nedir?:

town, city

Kent hakkında bilgiler

Şehir veya kent, en büyük yerleşim birimi.

Şehir sözcüğü aslen Farsça'dır. Ayrıca Soğdca kökenli olan ve Türkçede şehir anlamına gelen Kent sözcüğü de günlük yaşamda yaygın olarak kullanılır. Şehir tüzel ve yönetimsel olarak da kullanılagelen bir terim olmakla birlikte insan yerleşkesi dolayısıyla, kasaba, köy gibi birimlerden daha fazla nüfusu barındıran ve daha karmaşık bir yapıdır. Şehir ile kent aynı anlamdadır, il veya vilayet ise şehir veya kentin yanı sıra belirli bir alandaki orman, otlak, dağ, köy, bataklık, göl gibi bütün coğrafi unsurları içermektedir.

 

Kent ile ilgili Cümleler

  • Kent bir duvarla çevrilidir.
  • Polisin iğrençliği yüzünden kentin suç oranı yüksektir.
  • Biz onun kentte yaşadığını biliyoruz.
  • Güneşin kent üzerindeki doğuşunu izledim.
  • Kent doğuştan liderdir.
  • Gürültülü olduğu için kent beni rahatsız ediyor.
  • Soçi kentinde karanlık geceler vardır.
  • Kent, depremde perişan oldu.
  • Bu kentte o kadar çok sinagog yok.
  • Ali arkadaşları ile birlikte kent merkezine gitti.
  • Kent, büyük bir ordu tarafından savunuldu.
  • Kent merkezi sözcüğü, herhangi bir kentin iş semti anlamına gelir.
  • Kent bir ova üzerindedir.
  • Kent etkinlikle doluydu.

Kent anlamı, tanımı:

Şehir : Nüfusunun çoğu ticaret, sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işlerle uğraşan, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı yerleşim alanı, kent, site.

Kent efsanesi : Şehir efsanesi.

Kent soylu : Burjuva.

Kentler arası : Şehirler arası.

Ana kent : Bir ülkede büyük kentlerden herhangi biri, metropol, ana şehir. Bir ülkenin veya bir bölgenin, çevresindeki yerleşim yerlerine ekonomik ve toplumsal yönlerden hâkim olan ve genellikle ülkenin başka ülkelerle olan her türlü ilişkisinin sağlandığı en önemli kenti, metropol, ana şehir.

Başkent : Bir devletin yönetim merkezi olan şehir, hükûmet merkezi, başşehir.

 

Çadır kent : Olağanüstü durumlarda afet bölgelerinde kurulan çadırlardan oluşan geçici yerleşim yeri.

Mantar kent : Nüfusu hızla artan yerleşim bölgesi.

Megakent : Büyükşehir.

Yörekent : Genellikle oturma alanı niteliğinde olan, şehir merkezinden uzakta veya sınırlarına yakın yerlerde bulunan şehir yöresi, banliyö.

Uydu kent : Ana kente bağlantılı olarak kurulan ve onun yükünü azaltmak amacıyla çevresinde oluşturulan yerleşim yeri.

Kent soyluluk : Burjuvazi.

Kental : 100 kilogramlık ağırlık ölçü birimi.

Kentçi : Şehirci.

Kentçilik : Şehircilik.

Kenter : Atın hızlı ve düzenli gidişi.

Kentet : Beşli.

Kentilyon : Katrilyon kere bin.

Kentleşme : Kentleşmek işi.

Kentleşmek : Şehirleşmek.

Kentli : Şehirli.

Kentlileşme : Kentlileşmek durumu.

Kentlileşmek : Kentli olmak.

Kentsel : Kentle ilgili, şehirle ilgili.

Kentsel dönüşüm : Kentin imar planına uymayan, ruhsatsız binaların yıkılıp, planlara uygun olarak toplu yerleşim alanlarının oluşturulması.

Kenttaş : Aynı kentten olanlardan her biri.

Kenttaşlık : Kenttaş olma durumu.

Çarpık kentleşme : Plansız, gelişigüzel, kent değerleri göz önüne alınmadan binalar yaparak kent kurma biçimi.

Köylü kentli : Değişik yerleşim birimlerinden olan kimseler.

Büyük : Niceliği çok olan. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı. Üstün niteliği olan. Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Büyük abdest. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram). Önemli.

Yerleşim : Yerleşme, iskân.

Birim : Dilin, oluşturduğu yapı içinde, belli bir düzlemde yer alan öbür ögelerle kurduğu bağıntılarla tanımlanan ayrı nitelikli öge, ünite. Bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, ünite. Bir kümenin her elemanı. Bir niceliği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen değişmez parça, vahit. Herhangi bir kuruluştaki alt bölümlerden her biri.

Sözcü : Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse.

Farsça : Bu dille yazılmış olan. İran devletinin resmî dili, Acemce.

Soğdca : Bu dille yazılmış olan. Orta Asya'da Soğdların kullandıkları İran kökenli ölü dil, Soğdakça.

Köken : Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin. Soy, asıl. Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe. Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap.

Site : Şehir. Kentlerde, belirli bir merkezden yönetilen, genellikle güvenliği sağlanmış toplu yerleşim merkezi. Kişi veya kuruluşların Genel Ağ'da oluşturduğu değişik konulardaki bilgilendirici veya eğlendirici sayfalar. İlk Çağda kendi yasalarıyla yönetilen bir veya birkaç kentten oluşan devlet. Genellikle belli meslek adamları için yapılmış veya belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu, iş merkezi.

Kent akımı : Kentlerde belirli bir merkezden bir elektrik ağıyla dağıtılan elektrik akımı.

Kent atıkları : Kent işlevlerinin bir sonucu olarak, konutlardan, işleyim ve tecim kuruluşlarından atılan, çoğu kez insan sağlığı için çekinceli oldukları için yok edilmeleri ya da belirli işlemlerden geçirilerek yararlı duruma getirilmeleri gereken özdekler.

Kent atıklarının yok edilmesi : Kent atıklarının, kent dışına götürülüp büyük çukurlara gömülerek ya da türlü uygulayımsal süreçlerden geçirilerek insan sağlığına dokuncalı olmaktan çıkarılması.

Kent başkanı : Kent yönetiminin başı; kimi ülkelerde özeksel yönetimce atanmakla birlikte, çoğu ülkelerde seçimle iş başına gelen, yerel yönetimin başı.

Kent biçimi : Bir kentin, tasarlı ya da tasarsız olarak gelişme süreci içinde alabileceği yoğun, örümcekağı, çizgil vb. türlü görünümlerden biri.

Kent birleşmesi : Ayrı kentlerin genişleyerek birbiriyle birleşmeleri ve bir tek büyükkent içinde kaynaşmaları.

Kent büyümesi : Bir kentin, belli bir ya da birkaç özek çevresinde, belli bir düzentasara göre ya da tasarsız olarak nüfusça ve alanca büyümesi.

Kent coğrafyası : Coğrafyanın, kentlerin yeryuvarı üzerindeki yerlerini, konum ve konuşlarını, gelişimini ve egemen görevlerine göre türlerini konu alan bölümü.

Kent dokusu : Bir kentin, anayollar ve ikincil yollarla bölünmüş, oturma, çalışma, alım satım, işleyim, dinlenme yerlerini kapsayan yerbölümlerden, adacıklardan ve komşuluk birimlerinden oluşan toprak kullanım biçimi.

Kent egy ölçeri : Deneklerin güç ve yetenekleri üzerinde hızla bilgi edinmek gerektiği zamanlarda kullanılan kısaltılmış bir anlak ölçeri.

Diğer dillerde Kent anlamı nedir?

İngilizce'de Kent ne demek? : [ken] v. know; perceive, comprehend, understand; conceive, grasp

n. county in England; male first name

n. Kent, county in England

Fransızca'da Kent : cité [la], ville [la]

Almanca'da Kent : n. Quinte, Stadt

Rusça'da Kent : n. город (M), квинта (F)