Lookouts türkçesi Lookouts nedir

Lookouts ingilizcede ne demek, Lookouts nerede nasıl kullanılır?

Be on the lookout fo : Aramak.

Keep a good lookout for : Gözkulak olmak. Kollamak.

Always on the lookout : Her zaman gözcülük eden. Daima tedbirli. Her zaman haberdar. Her zaman tetikte.

Be on the lookout : Dikkatli olmak. Tetikte olmak. Gardını almak. Gözetleme halinde olmak. Gözcülük etmek.

Lookout : Beklenti. Gözetleme yeri. İleriki olasılık. Manzara. Sorun. Sakınmak. Bekleme. Gözcülük yapma. Gözcü. Arayış.

Look back : Hatırlamak. İlerleyememek. Geri dönüp bakmak. Anımsamak. Geriye bakmak. Ardına bakmak. Arkaya bakmak. Geçmişe bakmak. Arkasına bakmak. Geçmişi düşünmek.

Look about : Bakınmak. Etrafını gözlemek. Sağa sola bakınmak. Etrafına bakmak. Sağa sola bakmak. Çevresine bakmak.

Look around : Bakınmak. Bakmak. Sağa sola bakınmak. Araştırmak. Etrafına bakınmak. Bakışmak. Etrafı kolaçan etmek. Etrafı seyretmek. Tüm olasılıkları düşünmek. Etrafa bakmak.

Look as if : Olacağa benzemek. Gibi görünmek.

Look alive : Canlı hareket etmek. Enerjik olmak. Çabuk ol. Acele etmek. Canlan. Sallanma. Enerji dolu olmak.

İngilizce Lookouts Türkçe anlamı, Lookouts eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Lookouts ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Esperance : New york eyaletinde yerleşim yeri. Umut. Avustralya'nın western australia eyaletinde şehir. Düşleme. Umma. Ümit etme.

Hangups : Psikolojik engel. Mesele. Takıntı. Takınak. Engel. Duygu karmaşası. Güçlük.

Trust : Emanet. İnanmak. Tröst. Azel piyasasında, aynı malı üreten birbirine rakip iki veya daha fazla firmanın aralarındaki rekabeti önleyerek karlarını artırmak amacıyla hukuki varlıklarını sona erdirip tek bir firma altında birleşmeleri. Bakım. Ümit etmek. İnanç duymak. Veresiye vermek. Bilgisayar, iktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Ummak.

Sentries : Nöbet. Nöbetçi asker. Bekçi. Nöbetçi er. Muhafız. Karakol.

Biding : Bekleyiş. Yaşanılan yer. İkamet. Oturulan yer. Konut. Barınak.

Eyers : Gözetleyici. Başkasını süzen. Başkasına bakan. Bakan kimse. Gözetleyen veya gözlerini dikip bakan kimse.

Look out : Dışarı bakmak. Dikkat. Seçmek. Gözetmek. -den dışarı bakmak. Bakmak. Dikkat etmek. Şuraya bak.

Flannel cake : Tava keki.

Watch out : Dikkatli olmak. Arkasını kollamak. Dikkat etmek. Dikkat et.

Beware : Dikkat etmek. Korunmak. Kaçınmak. Çok dikkat etmek. Çekinmek. Gözünü açmak.

Lookouts synonyms : keep one's eyes open, keep one's eyes peeled, keep one's eyes skinned, promise, spy, difficulties, scout, anticipations, be wary, look after, bellevue, abstains, prospects, observation, observations, invigilators, peek, guardsmen, begged, raree show, lookout, funerals, donut, anticipation, oculists, avoids, cases, mutterings, observing, peeked, grievances, business, forestallment.