Lung türkçesi Lung nedir

  • Ciğer.
  • Akciğer.
  • Hava ile soluyan yüksek yapılı hayvanlarda, çift olarak bulunan solunum organı.
  • Biyoloji alanında kullanılır.

Lung ile ilgili cümleler

English: He died of lung cancer.
Turkish: O akciğer kanserinden öldü.

English: He is afraid of getting lung cancer.
Turkish: O, akciğer kanseri olmaktan korkuyor.

English: He was operated on for lung cancer.
Turkish: Akciğer kanseri için ameliyat edildi.

English: Are you aware of the link between tobacco smoke and lung cancer?
Turkish: Tütün dumanı ve akciğer kanseri arasındaki bağlantının farkında mısınız?

English: Ali died of lung cancer.
Turkish: Ali akciğer kanserinden öldü.

Lung ingilizcede ne demek, Lung nerede nasıl kullanılır?

Lung abscess : İrinli akciğer yangılarından veya akciğer damarlarındaki septik emboluslardan köken alan, etrafı sınırlı irin içeren şişlik. Akciğer apsesi.

Lung compliance : Akciğer kompliansı. Akciğerde, basınçtaki her birim artışa karşı akciğerlerin genişleme derecesi. akciğerde bulunan elastik lifler ve alveol içindeki sürfektan madde akciğer kompliyansını belirleyen faktörlerdir. akciğer kanserlerinde akciğer kompliyansı önemli ölçüde azalır. Akciğer kompliyansı.

Lung fluke : Akciğer kelebeği. Uzakdoğu ülkelerinde, insan, kedi, köpek, domuz ve birçok yabanıl yırtıcılarda akciğer asalağı olarak yaşayan, çok yaygın yaprak solucan. Troglotrematidae ailesinin, paragonimus cinsinde bulunan, insan, kaplan, kedi, köpek, leopar, panter, domuz, kunduz ve sansarların akciğerlerinde yerleşen, oval, armut biçiminde, pembe-kırmızımsı renkte, genellikle akciğerlerde kistler içerisinde bazen de plöra, karaciğer, karın boşluğu veya diğer vücut kesimlerinde parazitlenen, insan ve hayvanlarda parazitik haemoptizise neden olan, konaklara yengeç, ıstakoz, kerevit gibi canlıları çiğ veya az pişmiş olarak yemek suretiyle bulaşan digenetik trematod türü, distoma westermani, d. ringeri ve d. pulmonale, paragonimus ringeri ve paragonimus westermani.

 

Lung fluke disease : Akciğer distomatozisi. Paragonimus cinsi trematodların neden olduğu bronşit, bronşektazi ve tüberküloid lezyonlarıyla ayırt edilen bir enfeksiyon, akciğer distomatozisi, paragonimozis. Akciğer kelebeği hastalığı.

Lung tissue : Akciğer dokusu. Akciger dokusu.

Heart lung transplant : Kalp ve akciğer nakli. Kusurlu kalp ve akciğerlerin sağlıklı olanlarla değiştirilme ameliyatı.

Book lung : Kitap akciğeri. Kitap trakeası. Akreplerde ve örümceklerde, ince yarıklar aracılığıyla dışarısı ile bağlı olan ve hava ile solunuma yarayan akciğer ve trakea arasında bir yapıda olan özel bir solunum organı.

Aqua lung : Yapay solunum. Su altı dalmalarında kullanılan nefes alma ekipmanı. Akua ciğer. Su akciğeri. Skuba (dalma) ekipmanı.

Parasitic lung diseases : Özellikle akciğere yerleşen nematodların neden olduğu akciğer enfeksiyonları. Paraziter akciğer hastalıkları.

 

Heart lung machine : Kalp ameliyatında kalp ve akciğer fonksiyonlarını yerine getiren cihaz. Kalp ve akciğer makinesi.

İngilizce Lung Türkçe anlamı, Lung eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Lung ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Aardvarks : Damarlı dişliler. Memeliler (mammalia) sınıfının, damarlı dişliler (tubulidentata) takımından, vücutları aralıklı olarak kıllarla örtülü, parmakları ve kulakları büyük, kanca tırnaklı türleri içine alan bir familya. Yer domuzugiller. Yerdomuzu. Memeliler (mammalia) sınıfının, etenliler (placentalia) alt sınıfından, az sayıda ve sütun biçiminde sıralanmış ve her birinin bir kanalı olan minesiz ve köksüz dişleri olan, ağızları boru biçiminde uzamış, kulakları büyük, seyrek kıllı, parmaklarında büyük kanca şeklinde tırnakları olan türlere sahip bir takım.

Kidneys : Tabiat. Huy. Böbrek. Böbrekler.

Scuba : Bassa. Oksijen tüplü dalma aygıtı. Oksijen tüpü. Skuba. Basınçla sıklaştırılmış hava içeren ve su altında nefes almaya yarayan alet. Kendine yeterli sualtı solunum aparatı. Su ciğeri.

A cells : Alfa hücreleri. Pankreasın langerhans adacıklarında glukagon salgılayan, içlerinde özel boyalarla boyanan, fevkalade parlak, alkolde çözünmeyen, kırmızı renkli granüller bulunan, az sayıdaki hücre. a hücreleri. hipofiz bezinin ön lobunda (pars distalis) yer alan, içlerinde asidofil granüller taşıyan, boyayı emen, büyüme hormonunu salgılayan bez hücreleri. asidofil hücreler. 3.mayalarda eşeyli üreme sırasında a hücresiyle beraber zigotu oluşturan hücre. A hücresi.

Breathing device : Nefes alma cihazı. Solunum aleti. Solunum cihazı.

Breathing apparatus : Soluma tertibatı. Nefes alma cihazı. Solunum cihazı. Solunum aleti.

A site : A yeri. Ribozomun üzerinde amino asit taşıyan taşıyıcı rna ların bağlandığı yer. aminoasil yeri, aminoaçil yeri.

Abramis zone : Akarsuların durgun akan ve abramis türlerinin baskın olduğu bölgesi. Akarsuların durgun akan bölgeleri. Abramis zonu.

Kidney : Huy. Soy. Böbrek. Tabiat. Tip.

A chromosome : A kromozomu. Diploit bir kromozom takımındaki normal kromozomlar, b kromozomunun zıddı ve normalden fazla olan kromozomlar.

Lung synonyms : breathing machine, lobe of the lung, lower respiratory tract, bronchial artery, alveolar bed, vena pulmonalis, abambulacral area, acacia, a cell, ventilator, abductor muscle, oxygen mask, aqualung, aardvark, a protein, pulmonary vein, abiotic factor, livers, pulmo, air sac, alveolus, aardwolf, respiratory organ, abacus bodies, abo blood groups system, liver, cylinder, pulmonary, lungs, pulmonic, abiotic environment, air cell.

Lung ingilizce tanımı, definition of Lung

Lung kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : An organ for aërial respiration. Commonly in the plural.