Akciğer nedir, Akciğer ne demek

Akciğer; bir anatomi terimidir.

  • Göğüs kafesinin büyük bir bölümünü içten kaplayan, kanı temizleyen, sağlı sollu iki parçadan oluşan solunum organı.
  • Bronşçukların son bölümü

Biyoloji'deki anlamı:

Hava ile soluyan yüksek yapılı hayvanlarda, çift olarak bulunan solunum organı.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Sağ ve solda birer tane bulunan, atardamar ve toplardamarla kalbe bağlanan, solunum sisteminin en önemli organı, pulmo, öyken.

Zooloji alanındaki anlamı:

Hava ile soluyan yüksek yapılı hayvanlarda çift halde bulunan solunum organı.

İngilizce'de Akciğer ne demek? Akciğer ingilizcesi nedir?:

lung, pulmo

Osmanlıca Akciğer ne demek? Akciğer Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

rie

Akciğer hakkında bilgiler

Akciğer ile ilgili tıbbi terimler genel olarak pulmo- ile başlar; bu Latince pulmonarius, "akciğerlerin", sözcüğünden gelmektedir ki bu sözcük de Yunanca pleumon yani "akciğer" ile akrabadır.

Hava soluyan omurgalılardaki temel solunum organıdır. Soluk alındığında burun ve ağızdan giren hava nefes borusu ve sonrasında bronşlardan geçerek akciğerlere ulaşır. Toplardamarlarla gelen karbondioksitce fazla olan (kirli kan) burada yenilenir. Göğüs boşluğunda bulunmakta olup, göğüs kafesi sayesinde korunan akciğerler, koruyucu bir zar olan plevra ile sarılmışlardır. Yeni doğanda akciğer, ilk başta parlak pembe renktedir. Zamanla grileşmeye ve yaş geçtikçe koyulaşarak en sonunda neredeyse siyah rengine bürünür. Bu koyulaşmaya solunumla alınan havadaki toz ve öteki maddeler neden olmaktadır. Ayrıca sigara içenlerin akciğerleri içmeyenlere göre daha siyahtır.

 

Akciğerlerin esnek ve süngerimsi bir yapıları vardır. Biri sağ ve diğeri solda olmak üzere 2 adettir. Sağ akciğer 3 lobdan (parçadan), sol akciğer ise 2 lobdan oluşmuştur. Sol akciğerin bir parçası yerine kalp bulunmaktadır. Bu nedenle sağ akciğer sol akciğerden daha büyük, sağ akciğerin ağırlığı yaklaşık 700 gr. ağırlığındayken, sol akciğer 600 gr. ağırlığındadır.

Ayrıca sesin oluşumunda da görevlidir.

Akciğer ile ilgili Cümleler

  • Eğer George sigara içmeyi bırakmazsa akciğer kanseri gelişme riskini göze alır.
  • Tütün dumanı ve akciğer kanseri arasındaki bağlantının farkında mısınız?
  • Bir kömür madeninde yıllarca çalışmaktan hastanın akciğer dokusu hasar gördü.
  • Araştırmalar sigara ile akciğer kanseri arasında bağlantı olduğunu göstermekte.
  • Öz baban akciğer kanserinden öldükten sonra sigara içmeyi bıraktın.
  • Sigara içmeyle akciğer kanseri arasında bir bağlantı vardır.
  • Sigara içmek akciğer kanserinin en önemli nedenidir.
  • Marilla'nın, akciğerleri ile ilgili sorunları vardı.
  • Sigara içmekle akciğer kanseri arasında bir bağlantı var mı?
  • Konsantre asetik asit solumak akciğerlerinize zarar verebilir.

Akciğer tanımı, anlamı:

Göğüs : Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine. Meme. Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı. Bu bölümün içindeki organlar.

 

Kafes : Şimşirlik. Çapraz çubuklarla ve aralıklı olarak yapılmış, pencerelere takılan siper. Hapishane. Vahşi hayvanlar için demir çubuklarla yapılmış taşınabilir bölme. Hayvanlar için aralıklı tel, metal veya ağaç çubuklardan yapılmış taşınabilir bölme. Ahşap yapıların direk ve çatmalardan oluşan kaplama tahtaları dışında kalan iskeleti. Cami, tekke vb. yerlerde kadınlara ayrılan yer.

Büyük : Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse. Niceliği çok olan. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Büyük abdest. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram). Üstün niteliği olan. Önemli. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı.

Parça : Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Tane. Müzik eseri. Pasaj. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Güzel, alımlı kız veya kadın. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Nesne. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz.

Solunum : Bitkilerde geceleri oksijen alıp karbondioksit verme, gündüzleri ise karbondioksit alıp oksijen verme biçiminde görülen hareket. Bütün canlılarda, oksijen alıp karbondioksit verme biçiminde görülen hareket, teneffüs.

Organ : Bir görevi, bir işi yerine getirmekle yükümlü kuruluş. Vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırları kesin olarak belirlenmiş bölümü, uzuv.

Bronş : Soluk borusunun akciğerlere giden iki kolundan her biri ve bunların dalları.

Akciğer göbeği : Akciğerin, iç yan yüzünün hemen arkasında bronş, sinir ve damarların girip çıktığı yer.

Akciğer kesecikleri : Akciğerde gaz alışverişinin gerçekleştiği yapılar.

Akciğer lopçuğu : Birçok akciğer keseciğinin birleşerek oluşturduğu parça.

Akciğer peteği : Akciğerlerde solunumda gaz alışverişini sağlayan, hava borucuklarının sonunu oluşturan kesecik.

Akciğer zarı : Göğüs boşluğunun içini ve bu boşluğun içinde bulunan akciğerin dışını kaplayan ince zar, plevra.

Akciğerliler : Karından bacaklı yumuşakçaların tek ciğerle soluk alan bir takımı.

Bölüm : Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı. Çağ, devir. Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım.

Tıbbi : Tıpla ilgili, hekimlikle ilgili.

Terim : Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, ıstılah. Geleneksel mantıkta özne veya yüklem. Bir kesrin pay ve paydasından her biri, had. Cebirsel bir anlatımda + veya - işaretleri arasında bulunan parçalardan her biri. Bir denklemde = işaretinin iki yanındaki anlatımlardan her biri.

Genel : Bir genelleme sonucunda elde edilen. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan.

Latin : İtalya'da Latium bölgesi halkından olan kimse. Latin halkları.

Sözcü : Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse.

Gelme : Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi. Yetişme. Gelmiş olan. Gelmek işi.

Son : Döl eşi. En arkada bulunan. Olanca. Artık ondan ötesi veya başkası olmayan. Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet. Uç, sınır. Ölüm. Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı.

Akciğer amebiyozisi : Bağırsak amebiyozisi veya karaciğer amebiyozisi olan hastalarda görülen, plöra, diyafram, akciğer ve bronşların etkilendiği göğüs boşluğunun amip enfeksiyonu.

Akciğer amfizemi : Akciğerlerin gereğinden fazla gaz veya havayla dolması, amfizem, pnömoektazis.

Akciğer anjiyografisi : Akciğer damarlarının kontrast madde verildikten sonra görüntülenmesi, pulmoner anjiyografi.

Akciğer apsesi : İrinli akciğer yangılarından veya akciğer damarlarındaki septik emboluslardan köken alan, etrafı sınırlı irin içeren şişlik.

Akciğer askariozisi : İnsanlarda Ascaris lumbricoides larvalarının akciğerde bulunması sonucunda ortaya çıkan Löffler sendromunun en yaygın tipi.

Akciğer atardamarı : Kanı temizlenmek üzere kalpten akciğere taşıyan damar. Kalbin sağ karıncığından çıkan ve venöz kanı temizlenmek üzere akciğerlere götüren atardamar, trunkus pulmonalis. Kanı, temizlenmek üzere, yürekten akciğere taşıyan damar.

Akciğer atardamarı daralması : Akciğer atardamarlarının sağ karıncıktan çıkış yerinde oluşan daralma, pulmoner arter stenozu.

Akciğer distomatozisi : Akciğer kelebeği hastalığı.

Akciğer dolaşımı : Küçük kan dolaşımı.

Akciğer habronemozisi : Tek tırnaklıların akciğerinde Habronema türlerinin larvalarının yerleşmesi sonucu bu larvaların akciğerde küçük apseler oluşturmasıyla belirgin hastalık.

Diğer dillerde Akciğer anlamı nedir?

İngilizce'de Akciğer ne demek? : adj. pulmonary, pulmonic, of or pertaining to the lungs

n. lung, lungs; bellows

Almanca'da Akciğer : Lunge

Rusça'da Akciğer : n. легкое (N), легкое: легкие (PL)