On hand türkçesi On hand nedir

On hand ile ilgili cümleler

English: The baby crawled on hands and knees.
Turkish: Bebek ellerinin ve dizlerinin üstünde süründü.

English: Tom doesn't have any cash on hand.
Turkish: Tom'un elinde hiç nakiti yok.

English: If you don't put on hand cream, your hands will get dry.
Turkish: Eğer el kremi sürmezsen ellerin kuruyacak.

English: I don't have any money on hand.
Turkish: Üzerimde hiç para yok.

English: Ali spent the afternoon handing out leaflets.
Turkish: Ali öğleden sonrayı broşürleri dağıtarak geçirdi.

On hand ingilizcede ne demek, On hand nerede nasıl kullanılır?

On : Makbul. Açık. Esnasında. E doğru. Yönünde. Giyilmiş. Devrede. Hazır. Üstünde.

Hand : İnsan ya da maymunlarda tutma organı olarak gelişmiş, avuç içi ve parmaklardan oluşan kolun uç bölgesi. El vermek. Hand. İnsan kolunun bilekten parmak uçlarına dek uzanan, tutmaya yarayan bölümü. Devretmek. Yardım etmek. El. Vermek. Ehil. Yakalamak.

Balance of cash on hand : Kasa durumu.

Cash on hand : Alıcılara ilişkin gereksemeler karşılanılmak üzere bankalarca kasalarında bulundurulan para. Mevcut para. Kasa mevcudu. Kasa bakiyesi. Eldeki nakit. Elde mevcut para. Kasa varı. Nakit mevcudu.

 

Goods on hand : Eldeki mallar. Birikim. Mağaza mevcudu. Birikmiş, satılmamış, istifli mallar. ambardaki mal. Üretim ve tüketim gereçleri, yapımlı, yarı yapımlı malların tümü ve bunların sayımla saptanan tutarı.

Money on hand : Eldeki para.

Stock on hand : Basılmış olup da henüz elden çıkarılamamış sayılar (tecavüz davalarında sözkonusu edilmektedir). Satışa hazır mal stoku. Eldeki mallar. Eldeki sayılar. Eldeki mal. Hazır stok.

İngilizce On hand Türkçe anlamı, On hand eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak On hand ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Available : Geçerli. Kullanılabilir. Kullanışlı. Elverişli. Yararlanılır. Bulunabilir. Boşta. Var. İşe yarar.

Actuals : Mal borsalarında en fazla iki iş günü içerisinde teslim koşuluyla yapılan alım satım işlemleri. Fiili. Gerçek. Eylemli. Gerçekten. Eylemsel. Anında alım satım. Aktüel.

Attendant : Yardımcı. Refakatçi. Bakıcı. Eşlik eden. Netice. Bakan. Görevli memur. Beraberinde olan. İlişkili. Hizmetçi.

Gamest : Hevesli. Maç. Topal. Karşılaşma. Aksak. Yiğit. Kumar oynamak. Dolap. Sakat.

Handiest : Mahir. Eli işe yatkın. Hünerli. Pratik. Yararlı. Yakın. Kolay kullanımlı. Elinden her iş gelen.

In commission : Sefere hazır (gemi). İşbaşında. İş üstünde. Çalışan vaziyette. Vazifeye hazır. İşe hazır. Çalışıyor halde. Sefere hazır.

Well in hand : Kontrol altında.

At hand : Ha oldu ha olacak. Yakında. Eli kulağında. Yanında. Yakında yanında. Yakın.

Handier : Mahir. Kolay kullanımlı. Kullanışlı. Eli işe yatkın. Elinden her iş gelen. Pratik. İşe yarayan. Yararlı.

 

In existence : Yaşayan. Var olan. Yok veya kayıp edilmiş olmayan. Varlığını sürdüren. Varlık.

On hand synonyms : at the scene, existents, amassed, accumulated, cut and dried, existing, readiest, to hand, agreeable, disposable, ready to hands, readier, at point, disposables, ready, accumulative, handy, in being, accrued, in hand, game, extant, finished, accumulating, immediate, cumulative, in tow, carry, segregated, in stock, going, disposed, forthcoming.