Restrain türkçesi Restrain nedir

Restrain ile ilgili cümleler

English: Ali tried to restrain his anger.
Turkish: Ali öfkesini dizginlemeye çalıştı.

English: He was so funny at the party that I simply couldn't restrain my laughter.
Turkish: O, partide o kadar komikti ki gerçekten gülmeme engel olamadım.

English: Ali couldn't restrain his anger.
Turkish: Ali öfkesini dizginleyemedi.

English: He could no longer restrain himself.
Turkish: O artık kendini tutamadı.

English: Ali couldn't restrain himself.
Turkish: Ali kendini engelleyemedi.

Restrain ingilizcede ne demek, Restrain nerede nasıl kullanılır?

Restrain oneself : Kendini frenlemek. Kendini tutmak.

Restrainable : Engellenebilir. Kontrol edilebilir. Dizginlenebilir. Zapt edilebilir. Kontrol altında tutulabilir.

Restrained : İhtiyatlı. Ölçülü. Kendine hakim. İtidalli. Ilımlı. Sade. Kontrollü. Dar (tiyatro terimi). Tutulmuş. Bastırılmış.

Restrainedly : İhtiyatlı bir biçimde. Ilımlı olarak. Gösterişsiz bir şekilde. Soğukkanlı bir biçimde.

Restrainer : Etki geciktirici madde. Hayvan hareketlerini kısıtlayan alet veya makine.

Restraining : Engellemek. Yasaklayıcı. Kısıtlamak. Hapsetmek. Kısıtlayıcı. Sınırlamak. Dizginlemek. Tahdit edici. Frenlemek. Tutmak.

 

Call for restraint : Sük-nete davet etmek. Sükunete davet etmek. Sakinleşmesini istemek.

Restrainers : Etki geciktirici madde. Hayvan hareketlerini kısıtlayan alet veya makine.

Restraining order : Men kararı. Sınırlama emri. Tutma emri. Muhalefet varakası. Men emri. Yasaklama emri.

Restraint of trade : Tecimi sınırlandırma. Rekabet yasağı. Ticaret tahdidi. Ticaretin kısıtlanması. Ticaret engeli. Ticaretin sınırlanması. Eser saptamı, tekel meydana getirerek yarışımı ortadan kaldırma.

İngilizce Restrain Türkçe anlamı, Restrain eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Restrain ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Brake : Durduraç. Aracın hızını denetlemeye ya da durdurmaya yarayan aygıt. Keten tarağı. Fren yapmak. Tokmak. Sürtünme direnci ile, devinim erkesini ısıya çevirerek devimi durduran düzenek. Büyük eğreltiotu. İşlemek (keten, kenevir vb.).

Anathematizes : Lanetlemek. Afaroz etmek. Kınamak. Aforoz etmek. Kiliseden aforoz etmek.

Avert : Meydan vermemek. Önüne geçmek. Çevirmek. Önlemek. Başka tarafa çevirmek. Bertaraf etmek. Menetmek. Gidermek. Defetmek.

Circumscribe : Çevrelemek. Etrafına bir şekil çizmek (silindir içine çizilen üçgen vb). Daire içine almak. Çevresini çizmek. Etrafını çizmek. Çemberlemek. Etrafına daire çizmek.

Alleviate : Hafifletmek. Yatışma. Azaltma. Azalma. Azalmak. Hafiflemek. Yatıştırma. Yüreğine su serpmek. İçine su serpmek.

Call off : Durma emri vermek. Söylemek. Uzak tutmak. Durdurmak. Listeden yüksek sesle okumak. İptal etmek. Son vermek. Feshetmek.

 

Anathematizing : Aforoz etmek. Kınamak. Afaroz etmek. Lanetlemek. Kiliseden aforoz etmek.

Astrict : Tutturmak. Bağlamak.

Choke back : (sinirini vb) kontrol altında tutmak. (sinirini vb) bastırmak. Vazgeçirmek. Kısmak. Kontrol etmek. Durdurmak.

Anchoring : Tutturmak. Demirlemek. Sunuculuk yapmak. Açık oturum yönetmek. Sabitlemek. Sağlama bağlamak. Tespit. Madde ortaklaması. Saplamak.

Restrain synonyms : delay, constricting, harness, check, cumber, binds, affect, circumscribes, abduct, strangle, assuage, avoid, balk, hamshackle, astricted, rule, stiffen, restraining, capture, approve of, assuaging, alleviated, amount to, repressed, delays, deforce, draw the line, curbed, caged, gate, hold, asswage, occupies.

Restrain zıt anlamlı kelimeler, Restrain kelime anlamı

Enable : Sağlamak. Kuvvet vermek. Kolaylaştırmak. Fırsat sunmak. Olanak sağlamak. Olanak vermek. İmkan tanımak. Olanaklı kılmak. Etkinlemek. Geçit vermek.

Unbridle : Gemini çıkarmak. Dizginini çıkarmak.

Restrain ingilizce tanımı, definition of Restrain

Restrain kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To repress or suppress. To keep down. To draw back again. To curb. To hold back from acting, proceeding, or advancing, either by physical or moral force, or by any interposing obstacle.