Rodo nedir, Rodo ne demek

Rodo; Biyoloji alanında kullanılan bir kelimedir.

Biyoloji'deki anlamı:

Yunanca kırmızı anlamına gelen bir ön ek.

Rodo anlamı, kısaca tanımı

Rododendrin : Formülü C16H22O7, mol kütlesi 326,3 g, e.n. 187 °C olan, renksiz kristalli, sıcak suda çözünen, Rhododenron chrysanthemum (orman gülü) (Ericacecac)'in bir bileşeni

Rodokrosit : Formülü MnCO3 olan , kırmızı mangan olarak da bilinen, kırmızı renkte doğal mangan karbonat minerali.

Rodokrozit : Mineral. (MnCO; metalimsi olmayan parıltı, pembe; çizgi ak; sertlik 3.5-4.5, özgül ağırlık 3.3-3.6; hekzagonal.).

Rodol : Fotoğraçılıkta görüntünün meydana çıkartılmasında geliştirici olarak kullanılan metil-p-aminofenol.

Rodopsin : Omurgasızlarda ve omurgalı retinasında çubuk hücrelerinde bulunan, ışığa duyarlı, en fazla 500 nm absorbsiyonlu, kırmızı mor pigment. Işığa maruz kalınca ayrışan, opsin proteini ve A vitaminin aldehitinden (retinal) oluşur. Görme purpuru, eritropsin. Gözdeki ağ tabakanın çubuk hücrelerinde bulunan ve görme mekanizmasında rol oynayan pigment.

Yunanca : Yunan dili. Bu dille yazılmış olan.

Kırmızı : Al, kızıl renk. Bu renkte olan.

Kırmız : Kırmız böceğinden çıkarılan parlak al boya, çiçek boyası.

Yunan : Yunanistan'da yaşayan veya Yunanistan halkından olan kimse, Yunanistanlı, palikarya.

 

Kırmı : Kene.

Anlam : Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör. Bir önermenin, bir tasarının, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey.

Ön ek : Bazı yabancı dillerde kökün önüne gelerek kelimeye belirli bir anlam katan ek: anormal, biçare, nadan gibi.

Gelen : Gelme işini yapan (kimse ya da nesne). Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın).

Gele : Tavla oyununda elinde kırık taşı bulunan oyuncunun attığı, uygun olmayan zar.

Yuna : Belleme (II).

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Ön : Önce, mukaddem, evvel. İleri, üstün, makbul. Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı. Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı. Bir kimsenin ilerisi. Yakın gelecek zaman. Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü. Önce olan, ilk. Civar, yöre. öğün. o gün. İlk, ilk gün. Ön (bk. ün). [Bakınız: anteriyör]. Vücudun, ortasından geçen çizginin yüzden yana gösterdiği yön; gövdenin, göğsün bulunduğu yüzeyi ve yönü. Görünçlüğün önündeki bölüm; öne düşen yerler. Dip karşıtı. Bazı ikinci, üçüncü sınıf sinemalarda görüntülüğe en yakın sıralar. (karşılık: anteriyör,)Bir hayvanın ya da bir parçasının bir eksene göre ilerde olan bölgesi.

 

Ek : Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça. Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave. Sonradan katılan, yapılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri. İki borunun birbirine birleştirildiği yer. Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan, başa, sona veya kelimenin içine eklenebilen, bağımlı dil bilgisi ögeleri, lahika. Eklenmiş, katılmış.

Diğer dillerde Rodizonik asit anlamı nedir?

İngilizce'de Rodizonik asit ne demek ? : rhodizonic acid