Sparkled türkçesi Sparkled nedir

Sparkled ile ilgili cümleler

English: Tom's eyes sparkled.
Turkish: Tom'un gözleri ışıldadı.

Sparkled ingilizcede ne demek, Sparkled nerede nasıl kullanılır?

Sparkle : Köpürmek (şarap). Işık saçmak. Işıldamak. Parlamak. Göz kamaştırmak. Köpürmek. Parlaklık. Pırıldamak. Işımak. Kıvılcım saçmak.

Sparkler : Maytap. Donanma fişeği. Parlak mücevher. Parlayıcı. Havai fişek.

Sparklers : Donanma fişeği. Parlak mücevher. Parlayıcı. Havai fişek. Maytap.

Sparkles : Göz kamaştırmak. Köpürmek (şarap). Kıvılcım saçmak. Pırıldamak. Köpürmek. Parıldamak. Işıldamak. Işık saçmak. Parlamak. Işımak.

Sparkless : Işıldamak. Parıldamak. Kıvılcım saçmak. Köpürmek (şarap). Göz kamaştırmak. Pırıldamak. Işık saçmak. Işımak. Parlamak.

Sparklet : Zerre. Kıvılcım. Küçük kıvılcım. Soda kapsülü.

Spark advance control : Öndelik kolu. Dağıtım tablasının konumunu değiştirerek erken ya da geç ateşlemeyi sağlayan çelik kol.

Sparkling wine : Köpüren şarap. Köpüklü şarap.

Sparkling : Akıllı. Pırıl pırıl. Kıvılcım saçma. Işıl ışıl. Pırıldayan. Köpürme (içecek). Parlak. Zeki. Köpüren. Parlayan.

 

Spark arrester : Kıvılcım kesici. Kıvılcım kafesi. Kıvılcım tutucu. Kıvılcım durdurucu.

İngilizce Sparkled Türkçe anlamı, Sparkled eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Sparkled ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Creaming : Boşalmak. Kaymak tutmak. Tatmin olmak. Krema katmak. Çırpmak. Kaymağını almak. Yormak. Kremaj. Suyunu çıkarmak.

Churned : Çalkalamak. Köpürtmek. Çırpmak. Karıştırmak. Çalkantılı olmak. Tereyağı yapmak.

Glitter : Parıltı. Göze çarpmak. Parlaklık. Pırıltı. Göz almak. Işıltı.

Blaze : Tam akıtma. Alev alev yanmak. Tutuşmak. Yıldızı parlamak. Parlamak (alev). Alevlendirmek. Ağaçlara işaret koymak.

Brightens : Mutlu olmak. Canlılık vermek (bir yere). Aklamak. Neşelendirmek. Yüzünde mutlu bir ifade belirmek. Canlanmak. Canlandırmak. Aydınlanmak. Aydınlatmak.

Irradiating : Işın tedavisi yapmak. Işınlanmış kan. Aydınlatmak. Işınlamak. Işık tutmak. Saçmak. Radyasyona tutmak.

Brighten : Mutlu olmak. Neşelendirmek. Aydınlatmak. Canlanmak. Aydınlanmak. Yüzünde mutlu bir ifade belirmek. Aydınlık olmak. Canlılık vermek (bir yere). Aklamak.

Blow up : Tahrip etmek. Patlamak. Patlatmak. Kopmak (fırtına vb). Tepesi atmak. Çılgına dönmek. Büyütmek. Şişirmek. Havaya uçmak. Havaya uçurmak.

Blazed : Alev alev yanmak. Körkütük sarhoş. Tutuşmak. Yıldızı parlamak. Zil zurna sarhoş. Ağaçlara işaret koymak.

Bicker : Çekişmek. Atışmak. Münakaşa etmek. Didişmek. Ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak. Titremek. Titreşmek. Önemsiz bir şey için kavga etmek veya tartışmak. Tartışmak.

 

Sparkled synonyms : radiate, glance, bubbled, glint, oozes, glints, scintillated, bubbles, lighten, glares, coruscating, be hopping mad, sparkless, sparked, blinded, blindest, bedazzle, surprised, blinked, dazes, irradiates, glisten, bickers, lightens, effulges, creamed, dazing, bedazzling, bedazzles, sparking, be furious, flare, effulge.

Sparkled zıt anlamlı kelimeler, Sparkled kelime anlamı

Unsurprised : Şaşırmamış. Afallamamış. Hayret etmemiş.

Unbound : Bağlantısız. Başsız. Bağımsız. Ciltsiz (kitap). Serbest. Bağsız. Bağını çözmek. İlişkisiz. Ciltlenmemiş. Ciltsiz.