Sport türkçesi Sport nedir

Sport ile ilgili cümleler

English: According to you, which sport is the most popular one in Japan?
Turkish: Size göre Japonya'da hangi spor en popüler olandır?

English: Ali bought himself a sport car.
Turkish: Ali kendine bir spor araba aldı.

English: Ali certainly is a good sport about it.
Turkish: Ali kesinlikle onun hakkında örnek bir sporsever.

English: Ali has tried every sport except swimming.
Turkish: Ali yüzme hariç her sporu denedi.

English: A winter sport that many people enjoy is ice skating.
Turkish: Birçok insanın zevk aldığı kış sporlarından bir tanesi kayaktır.

Sport ingilizcede ne demek, Sport nerede nasıl kullanılır?

Sport car : Spor araba.

Sport clothes : Spor karşılaşmaları sırasında giyilen giysi türleri. Spor giysileri. Spor giyecekleri.

Sport club : İçinde spor faaliyetleri gerçekleştirilen kuruluş. Spor etkinliklerini okulun doğal çalışmaları içinde düzene bağlamak ve öğrencileri sporun türlü dallarında yetiştirmek amacıyla lise ve dengi okullarda kurulan dernek. Spor yurdu. Spor kulübü.

Sport coat : (mahkum içerideyken) kız arkadaşının takıldığı tip. (eşi veya sevgilisi uzakta iken) kadının birlikte olduğu tip. Erkek için spor ceket. Spor ceket. Tokmakçı.

 

Sport fisherman : Amatör balıkçı. Maddi ve ticari kazanç amaç gütmeden, sadece spor ve dinlence amacıyla su ürünleri avcılığı yapan gerçek kişi.

Good sport : Olgun ve uyumlu kimse. Şaka kaldırabilen kimse. Kibar ve centilmence davranan kimse.

Sport fishing : Sportif balıkçılık. Balıkçılık sporları. Amatör balıkçılık. Spor balıkçılığı. Sadece spor veya dinlence amacıyla yapılan, maddi ve ticari kazanç gayesi gütmeyen balıkçılık etkinliği, sportif balıkçılık. Gelir amacı olmaksızın sadece spor için yapılan amatör balık avcılığı.

In sport : Şaka olsun diye.

He is a sport : O sportmence davranıyor. O bir centilmen. O iyi bir adam.

Be a sport : İyi geçinen davranışlı olmak. İyi bir adam olmak.

İngilizce Sport Türkçe anlamı, Sport eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Sport ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Joked : Şaka etmek. Şaka yapmak. Komiklik. Muziplik yapmak. Şaka. Hayatta başarısız olmuş. Espri yapmak. Fıkra anlatmak.

Chaffs : Şakalaşma. Kesmek (saman vb). Tahıl kabuğu. Kepek. Şaka etmek. Ufalamak. Takılmak (argo terim). Şakalaşmak. Saman.

Delights : Zevk vermek. Hoşuna gitmek. Hazzetmek. Haz. Hoşlanmak. Memnun etmek. Hoşnut etmek. Sevinmek. Sevindirmek.

Brags : Böbürlenmek. Tafra satmak. Avurt zavurt etmek. Atıp tutmak. Cart curt ötmek. Yüksekten atmak. Palavra atmak. Övmek.

Jest : Espri. Şaka etmek. Latife. Şaka. Şaka yapmak. Latife etmek. Mizah. Alay.

Spirit : İspirto. Önder. Meşrep. Dinlerin ve birtakım ikici felsefe öğretilerinin bedenden ayrı ve ölümsüz bir yaşamı olduğunu ileri sürdükleri varlık. Gizlice kaçırmak. Cesaretlendirmek. Koruyucu ruh. Heveslendirmek. Neşelendirmek.

 

Delight : Zevk vermek. Hoşuna gitmek. Zevk almak. Sevindirmek. Sevinmek. Haz. Hoşnut etmek. Hoşlanmak. Hazzetmek.

Assume airs : Havaya girmek.

Exult : Bayram etmek. Düğün etmek. Coşmak. Sevincinden uçmak. Sevinmek. Sevinçten uçmak. Bayram etmek (argo terim). Çok sevinmek. Sevinçten havalara uçmak.

Rowing : Kürek sporu. Kürek çekmek. Kürek çekerek. Kürek çekme. Kürek.

Sport synonyms : professional wrestling, blood sport, contact sport, professional football, horseback riding, outdoor sport, professional golf, sumo, line of work, professional boxing, professional baseball, funambulism, team sport, professional basketball, professional tennis, gymnastic exercise, field sport, water sport, business, be fastened, exulting, riding, be attached, sports, blow hard, catches, dallies, boast of, air, act up, dances, sportive, boasted.

Sport zıt anlamlı kelimeler, Sport kelime anlamı

Lack : Yokluk. Olmayış. İhtiyacı olmak. -sizlik çekmek. -den yoksun olmak. Eksik olmak. -sizlik. Yoksun olmak. Eksiklik. Yoksun kalmak.

Sport ingilizce tanımı, definition of Sport

Sport kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Pastime. To wanton. To frolic. Used with the reciprocal pronoun. That which diverts, and makes mirth. To amuse. To make merry. To play. Amusement. To divert.