Statue türkçesi Statue nedir

Statue ile ilgili cümleler

English: He made a little statue out of soft clay.
Turkish: O yumuşak kilden ufak bir heykel yaptı.

English: Have you ever visited the Statue of Liberty?
Turkish: Özgürlük Anıtını hiç ziyaret ettiniz mi?

English: I'd like to see the Statue of Liberty.
Turkish: Özgürlük Anıtı'nı görmek istiyorum.

English: Ali asked me who the man standing in front of the statue was.
Turkish: Ali bana heykelin önünde duran adamın kim olduğunu sordu.

English: Caesar erected a golden statue of Cleopatra.
Turkish: Sezar, Kleopatra'nın altından bir heykelini dikti.

Statue ingilizcede ne demek, Statue nerede nasıl kullanılır?

Statue maker : Heykeltıraş.

Statue of liberty : Özgürlük heykeli. Özgürlük anıtı. New york kıyılarının bitiminde bulunan heykel. Amerika'nın sembolü (özgürlük anıtı).

Ancestral statue : Ataların anılarını canlı tutmak amacıyla yapılan, atalara ve ölülere tapınmada kullanılan, bu nedenle kutsal sayılan, ağaçtan, taştan, topraktan ve madenden yapılma yontu. Ata yontusu.

Bronze statue : Bronz heykel. Tunç heykel.

Unveil a statue : Heykel açmak. Heykel göstermek. Bir heykeli halka göstermek. Yeni yapılmış olan bir heykelin örtüsünü kaldırmak.

 

Statuette : Küçük heykel. Heykelcik. Küçük yontu.

In statu nascendi : İlk formunda. Orijinal halinde. İlk biçiminde.

Statuary : Heykel. Heykeltıraşlıkla ilgili. Yontuculuk. Heykelcilikte kullanılan. Heykeller. Heykeltraşlıkla ilgili. Heykeltıraşlık. Yontular.

Statuaries : Heykeller. Heykeltraş. Heykeltıraşlık. Yontuculuk. Heykel. Heykeltraşlık. Heykeltıraşlıkla ilgili.

Statues : Heykeller. Heykel. Yontu. Statü.

İngilizce Statue Türkçe anlamı, Statue eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Statue ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Abstract : Aşırmak. Soyutlama yapmak. Özet çıkarmak. Çekmek. Soyut resim. Özetlemek. Soyutlamak. Damıtmak (biyoloji terimi). Kafasını meşgul etmek. Çıkarmak.

Sculptural : Heykel gibi. Heykelsi. Heykel niteliği taşıyan.

Legem : Yönetmelik. Kural. Ferman (hukuk terimi).

Images : Görüntü. Resimler. Yansımalar. Put. Resim. Benzetme. Şekil. Kopya. Simge.

Terminus : Limit. Son. Gar. Başlangıç istasyonu. Sınır. Hedef. Gaye. Son durak. Erek. Uç.

Effigies : Suret. Tasvir. Temsili kukla. Resim. Büst. Şekil.

Statutes : Kanunlar. Yazılı kanunlar. Kanun. Yasa. Yasalar. Nizam. Tüzük. Kural. Hüküm.

Statuses : Durum. Mevki. Durumlar. Konum. Hal. Sosyal durum.

Statuary : Yontuculuk. Heykeltıraşlıkla ilgili. Heykeller. Heykeltıraşlık. Yontular. Heykelcilikte kullanılan. Heykeltraşlıkla ilgili.

Statuaries : Heykeltıraşlıkla ilgili. Heykeltraş. Heykeltıraşlık. Heykeller. Heykeltraşlık. Yontuculuk.

Statue synonyms : terminal figure, nude sculpture, nude statue, olympian zeus, term, image, statues, positions, sculpture, position, places, monument, herm, nude, status, sculptures, statute, iconography, eikon, sphinx, effigy, place.

 

Statue ingilizce tanımı, definition of Statue

Statue kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To form a statue of. To place, as a statue. An image. As, a statue of Hercules, or of a lion. To make into a statue. The likeness of a living being sculptured or modeled in some solid substance, as marble, bronze, or wax.