Sunder türkçesi Sunder nedir

Sunder ile ilgili cümleler

English: Ali clearly misunderstood what I said.
Turkish: Ali ne söylediğimi açıkça yanlış anladı.

English: A foolish misunderstanding severed their long friendship.
Turkish: Salakça bir yanlış anlaşılma yüzünden uzun yıllar süren arkadaşlıkları bitti.

English: A misunderstanding occurs.
Turkish: Bir yanlış anlaşılma meydana geldi.

English: According to Tom, there was a misunderstanding.
Turkish: Tom'a göre bir yanlış anlaşılma vardı.

English: Ali always misunderstands me.
Turkish: Ali her zaman beni yanlış anlıyor.

Sunder ingilizcede ne demek, Sunder nerede nasıl kullanılır?

Sunderance : Ayırma. Ayırmak. Kopma. Ayrılma.

Sundered : Ayırma. Bölmek. Kopma. Koparmak. Ayrılma. Kopmak. Ayırmak. Ayrılmak.

Sundering : Ayırmak. Ayırma. Ayrılmak. Kopma. Ayrılma. Bölmek. Kopmak. Koparmak.

Sunders : Kopma. Ayrılmak. Koparmak. Kopmak. Bölmek. Ayırma. Ayrılma. Ayırmak.

Asunder : Ayrı. Ayrı ayrı. Birbirinden ayrı. Parçalara ayrılmış. Ayrılmış. Parça parça. Parçalar halinde. Paramparça. Birbirinden uzak.

Sundew : Böcek yiyen. Güneş gülü.

Sundeck : Güneşleme verandası. Güneşlenme güvertesi.

Misunderstood : Ters anlamak. Yanlış anlaşılan. Yanlış anlamak.

 

Sundews : Böcek yiyen. Güneş gülü.

Misunderstandings : Geçimsizlik. Yanlış anlaşılma. Anlaşamama. Yanlış anlama.

İngilizce Sunder Türkçe anlamı, Sunder eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Sunder ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Break off : Münasebeti kesmek. Kırılmak. Bozmak (nişan vb.). İlişiğini kesmek. Son vermek. Aniden kesmek. Kopartmak. Kesmek.

Allowing : İzin verilen. Koyvermek. Bırakmak. İtiraf etmek. Düşünmek. Vermek. İzin vermek. Kabul etmek. Hesaba katmak. İmkan vermek.

Cull out : Seçip ayırmak veya almak. Seçmek. Ayıklamak. Çıkarmak.

Allot : Pay etmek. Tanımak (süre). Paylaştırmak. Hisseye ayırmak. Kura ile belirlemek. Vermek (süre). İfraz etmek. Bölüştürmek. Hisselere ayırmak. Tahsis etmek.

Be through : Bitirmek. Arkadaşlığı bozmak. Bozuşmak. Bir ilişkinin sonuna gelmek. İşe yaramaz olmak. Beraberliği bitirmek.

Appropriation : Ödenek. Mahsup. Bir işletme, bir örgüt, bir kuruluşa bir yıl için oranlanan giderler karşılığı verilen harcama yetkisi. Kendileme. Tahsis etme. El koyma. Benimseme. İç etme. Mal etme. Üstüne oturma.

Apostatizing : Dönmek (dininden veya prensiplerinden veya inançlarından). Dönmek (din). Dinden dönmek.

Breaking off : Koparma. Cam koparma. Kesilme.

Cleavages : Yarılma. Bölünme. Çelişki. Göğsün dekolteden görünen kısmı. Göğüs dekoltesi.

Breaking up : Dağılma. (çiftlerin) ayrılması. Ayrılma (sevgiliden). Sevgililerin ayrılması olayı. İlişkiyi bitirme. Parçalayan.

Sunder synonyms : fragmentize, fragmentise, rupture, coaxed, cleaved, disaffiliates, cleaving, breakage, allocated, breaking down, carve up, detach, break away, branch, dismembering, allocation, disaffiliated, cull, apostatise, deflower, appropriated, compartmentation, culling, abstractions, allow, apostatize, abscond from, breakings, abstract, breakages, allocates, cleave, break down.

 

Sunder ingilizce tanımı, definition of Sunder

Sunder kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To disunite in almost any manner, either by rending, cutting, or breaking. To sunder friends. To separate. As, to sunder a rope. To put or keep apart. To divide. A separation into parts. To expose to the sun and wind. To sunder a limb. To sever. To separate. A division or severance. To part. To part.