Koparmak nedir, Koparmak ne demek
- Kopmasını sağlamak, kopmasına yol açmak.
- Daldan, ağaçtan alıp toplamak.
- Güçlükle elde etmek.
- Zor kullanarak almak.
- Birlikte koşan yarışçıyı üstün bir çaba ile hızlanıp geçmek.
- Birden ve güçlü bir biçimde başlamak veya başlatmak
"Koparmak" ile ilgili cümle örnekleri
- "Bir kızla buluşmuşken bir başkasından söz ya da telefon numarası kopardığı oluyordu." - N. Cumalı
- "Zehra birdenbire iki avucunu da yüzüne kapadı, kısa ve keskin bir çığlık kopardı." - P. Safa
- "O koskoca lenduha gibi gövdenle ipi koparırsın da başımıza iş çıkarırsın!" - O. C. Kaygılı
- "Yorulunca omzuma çıkar, çiçek koparmak isterse beni çağırır." - H. E. Adıvar
Yerel Türkçe anlamı:
Atı dörtnala sürmek.
Diğer sözlük anlamları:
Söküp çıkarmak.
Meydana getirmek, peyda etmek, ihdas etmek, ortaya çıkarmak.
Basetmek, haşretmek.
Kaldırmak, harekete geçirmek.
(Ses hakkında) yükseltmek
Ayırmak, gidermek.
Bilimsel terim anlamı:
Birlikte koşan yarışçıyı üstün bir çabayla hızlanıp geçmek.
Fransızca'da Koparmak ne demek?:
arracher, déboucher
Koparmak kısaca anlamı, tanımı:
Koparıp atmak : İlgisini kesmek, önem vermemek. koparmak.
Tozkoparan : Çok rüzgârlı (yer).
Koparma : Koparmak işi. Halterde ayakları açarak halteri bir çırpıda baş üstüne, dirsekleri bükmeden kaldırma biçimi.
Bir bardak suda fırtına koparmak : Önemsiz, küçük bir sorunu büyütmek.
Cayırtı koparmak : Çok gürültü koparmak.
Çıbanın başını koparmak : Ağır bir sorunun patlak vermesine yol açmak.
Dizginleri koparmak : Her türlü bağ ve baskıdan kurtulmak.
Etinden et koparmak : Çok acı vermek.
Feryat koparmak : Yüksek sesle bağırmak, haykırmak.
İpi koparmak : Bağlı bulunduğu kuruluşla veya yakınlığı bulunan kişi ile ilişkisini kesmek.
İpini koparmak : Başıboş kalmak.
İzin koparmak : Güçlükle izin almak.
Kelle koparmak : Olumsuz ve başarısız bir durum sonunda işe, göreve son vermek.
Kıyametler koparmak : Aşırı gürültülere, kargaşaya yol açmak. bir şeye çok kızarak bağırıp çağırmak, feryat etmek.
Koşu koparmak : Hızla koşuvermek, çabucak atılıp gitmek.
Palamarı koparmak : Kaçmak, sıvışmak.
Şamata koparmak : Aniden gürültü patırtı çıkarmak.
Toz koparmak : Toz kaldırmak.
Tuttuğunu koparmak : Becerikli olmak, giriştiği her işte başarı sağlamak.
Vaveyla koparmak : Çığlık atmak.
Yaygara koparmak : Yaygarayı basmak.
Kopma : Kopmak işi.
Sağlamak : Elde etmek, sahip olmak. Öndeki aracın sağından ilerleyerek önüne geçmek. Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak. Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek.
Açmak : Yapmak, düzenlemek. Alanını genişletmek. Yakışmak, güzel göstermek. Savaşla almak, fethetmek. Geçit sağlamak. Ferahlık vermek. Görünür duruma getirmek. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Rengin koyuluğunu azaltmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Beğenmek. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Yarmak. Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Bir konu ile ilgili konuşmak. Alışverişi başlatmak. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Engeli kaldırmak.
Ağaç : Tahta, kereste. Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan.
Toplamak : Hizmete çağırmak. Devşirmek. Dağınıklıktan kurtarmak. Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulmak. Vergi veya bağışı verecek olanlardan almak. Artırıp biriktirmek. Bir araya getirmek, düzene sokmak, düzeltmek. Bir araya getirmek. Devşirip kaldırmak. Çıban, yara irinlenmek. Şişmanlamak, kilo almak.
Güçlü : Gücü olan, kuvvetli, yavuz. Şiddeti çok olan. Nitelikleri ile etki yaratan, etkili. Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu.
Biçim : Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Biçme işi. Herhangi bir şeyin benzeri. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Tarz. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form.
Yol : Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem. Kumaşta bulunan çizgi. Düğünde, oğlanevinin kızevine verdiği para, mal veya armağan. Yolculuk. İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer. Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi. Gidiş çabukluğu, hız. Gaye, uğur, maksat. Hile, tuzak. Kez, defa. Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi. Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik. Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer. Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik.
Zor : "Yapamazsın" anlamında kullanılan bir söz. Baskı. Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık. Yüküm, mecburiyet. Güçlükle. Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı.
Almak : Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Yolmak, koparmak. Örtmek, koymak. İçecek veya sigara içmek. Temizlemek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. Başlamak. Erkek, kadınla evlenmek. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Kazanmak, elde etmek. Bürümek, sarmak, kaplamak. Kısaltmak, eksiltmek. Çalmak. Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. İçine sığmak. Yer değiştirmek. İçeri sızmak, içine çekmek. Sürükleyip götürmek. Gidermek, yok etmek. Soldurmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Yol gitmek, mesafe katetmek. Ele geçirmek, fethetmek. Göreve, işe başlatmak. Birlikte götürmek. Yutmak, kullanmak. İçeri girmesini sağlamak. Satın almak. Kazanç sağlamak. Kabul etmek. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Görevden, işten çekmek. Tat veya koku duymak.
Güçlükle : Kolay olmayan bir biçimde, zar zor, zor bela.
Elde : Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı.
Etmek : Herhangi bir değerde olmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Kötülükte bulunmak. Demek, söylemek. Bulmak, erişmek. Küçük veya büyük abdestini yapmak. Eşit değer kazanmak. Bir işi yapmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
Diğer dillerde Koparmak anlamı nedir?
İngilizce'de Koparmak ne demek? : v. break off, tear off, pluck, pull off, rip off, rip, break, cozen, cut off, deflorate, deflower, dissever, extort, pick, pick off, pry, rend, rive, rupture, snap, snap off, snatch, snatch away from, snatch from, sunder, take apart, tear, tear away
Fransızca'da Koparmak : arracher, détacher, couper, rompre, mutiler, pousser; soutirer
Almanca'da Koparmak : v. abkneifen, abpflücken, abreißen, ausbrechen, auspflücken, drücken
Rusça'da Koparmak : v. отрывать, срывать, рвать, вырывать, разрывать, дергать, надергивать, драть, выдирать, откалывать, отламывать, испускать, выхватывать, издавать, оторвать, сорвать, нарвать, порвать, вырвать, надергать, выдрать, выдрать, отколоть, отломать, отломить, испустить, выхватить
Bu kısımda Koparmak nedir? Koparmak ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Koparmak tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Koparmak hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.