Taptah etmek nedir, Taptah etmek ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Bir yere çok gidip gelmek : Bizim, evi taptah ettiler; neredeyse her gün gelecekler.

Taptah etmek anlamı, tanımı

Etme : Etmek işi

Taptah : Çok çiğnenmiş, işlek yol. Bastırılarak ya da basılarak pekişmiş toprak. Çok işleyen yol. Engebesiz; düz; düzlük.

Etmek : Bir işi yapmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Demek, söylemek. Eşit değer kazanmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Küçük ya da büyük abdestini yapmak. Bulmak, erişmek. Herhangi bir değerde olmak. Kötülükte bulunmak.

Neredeyse : Hemen hemen. Kısa bir süre içinde.

Her gün : Süreklice, sürekli olarak.

Gelecek : Daha gelmemiş, yaşanacak zaman, istikbal, ati. Zaman bakımından ileride olması, gerçekleşmesi beklenen, müstakbel.

Nerede : Hangi yerde?. "İmkânsız" anlamında kullanılan bir söz.

Gelmek : Ulaşmak, varmak. Kazanılmak, sağlanılmak. Akmak. Herhangi bir sırada bulunmak. Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek. Dayanmak, tahammül etmek. İsabet etmek. Ortaya çıkmak, doğmak. -dikçe, -esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil. Kadar olmak. İzlemek, takip etmek. Katılmak, eklenmek. Oturmaya, ziyarete gitmek. Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar. İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil. Etkisini herhangi bir biçimde göstermek. Mal olmak. Belli bir süre dolmak. Biriyle birlikte gitmek. Uymak. Getirmek. Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak. Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek. Başlamak, ortaya çıkmak. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Türemek. Belli bir zamana ulaşmak. Görünmek, sanılmak. Düşmek, rast gelmek. Çıkmak, yönelmek. -mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar. Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek. Uygun düşmek. Kendine yapılmış olan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak. Olmak, -e uğramak. Sonuç çıkmak.

 

Gelece : Süt, yağ, turşu ve benzerleri şeyler konulan tahta kap, fıçı.

Gelme : Gelmek işi. Gelmiş olan. Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi. Yetişme.

Nere : Hangi yer?. Hangi organ?. Hangi taraf?.

Gidi : Azarlama sözü. Ahlaksız, pezevenk.

Gele : Tavla oyununda elinde kırık taşı bulunan oyuncunun attığı, uygun olmayan zar.

Bizi : Çarık dikmek için kullanılan demir, ağaç çivi.

Etti : İnsana alıştırılmış koyun ya da keçi yavrusu. Küfür ve azar anlamına kullanılır: Seni gidi etti seni.

Her : Önüne geldiği ismin benzerlerini "teker teker hepsi, birer birer hepsi, birer birer tamamı" anlamıyla kapsayacak biçimde genelleştiren söz.

Çok : Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı. Aşırı bir biçimde.

 

Gün : Güneş. Güneş ışığı. İçinde bulunulan zaman. Çağ, devir. İyi yaşanmış zaman. Tarih. Zaman, sıra. Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre. Belirli günlerde ev hanımlarının konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı. Gündüz. Bayram niteliğinde özel gün.

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Diğer dillerde Tapping anlamı nedir?

Osmanlıca Tapping : şelpe