Taraklamak nedir, Taraklamak ne demek

Yerel Türkçe anlamı:

Malı pahalı satmak.

İskambil kâğıtlarını karıştırmak.

Altüst etmek, araştırmak, karıştırmak

Taraklamak anlamı, kısaca tanımı:

Taraklama : Taraklamak işi. Ağaç gemilerde kaplamaların zedelenmesi durumunda, içeriye su girmemesi için omuzluktan su düzeyine kadar ıskarmozlar arasına uyumlu olarak yerleştirilen, ağaçtan yapılmış olan pekiştirme. Taşçı tarağı ile yapılan. Bağ bahçe işlerinde taşları tarakla toplama, ayıklama.

Tarak : İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü. Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten). Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç. Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık. Suda yaşayan hayvanlarda solungaç. Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik. Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç.

Bahçe : Sebze, meyve, çiçek veya ağaç yetiştirilen yer. Osmaniye iline bağlı ilçelerden biri.

 

Düzeltmek : Bozukluğunu gidermek, onarmak. Yanlıştan kurtarmak, tashih etmek. Düzgün duruma getirmek.

Gereksiz : Gereği olmayan, yararsız, lüzumsuz. Boş yere.

Madde : Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm. Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım. Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri. Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek. Bir cismi oluşturan öge, öz. Para, mal vb. ile ilgili şey. Duyularla algılanabilen nesne. Molekül.

Ayıklamak : Bir görevde gereksiz görülenleri işinden ayırmak. Bir şeyin içinden, işe yaramayan, gereksiz veya istenmeyen taneleri ayırıp çıkarmak, temizlemek.

Araç : Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. Taşıt.

Geçirmek : Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak. Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak. Giymek, giyinmek. Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek. Tespit etmek, yazmak, kaydetmek. Birine kötü söz söylemek. Herhangi bir durumu yaşamış olmak. Zaman harcamak. Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak. Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek. Vurmak. Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak. Alışverişte aldatmak, kötü mal satmak, kazıklamak. Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak. Etmek, yapmak. Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek. Hastalık bulaştırmak.

 

Yılankavi : Dolambaçlı, dolanarak giden.

Boyamak : Ağır söz söylemek, aşağılamak. Azarlamak. Boya sürerek veya boyaya batırarak renk vermek.

Gibi : -e benzer. O anda, tam o sırada, hemen arkasından. İmişçesine, benzer biçimde. -e yakışır biçimde.

Yapmak : Olmak. Onarmak, tamir etmek. Üretmek. Dışkı çıkarmak. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Gerçekleştirmek. Düzenli bir duruma getirmek. Yol almak. Salgılamak, çıkarmak. Edinmek, sahip olmak. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Evlendirmek. Olmasına yol açmak. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Bir durum yaratmak. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Davranmak, hareket etmek. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek.

Diğer dillerde Taraklamak anlamı nedir?

İngilizce'de Taraklamak ne demek? : v. rake

Fransızca'da Taraklamak : draguer

Almanca'da Taraklamak : v. eggen, kämmen, krempeln

Rusça'da Taraklamak : v. вычесывать, выгребать, вычесать, выгрести