Watersheds türkçesi Watersheds nedir

  • Nehir havzaları arası set.
  • Önemli olay.
  • Boşaltma havzası.
  • Su bölümü çizgisi.
  • Dönüm noktası.
  • Sınır.
  • Doruk çizgisi.
  • İki nehir havzası arasındaki set.

Watersheds ingilizcede ne demek, Watersheds nerede nasıl kullanılır?

Watershed : Nehir havzaları arası set. İki nehir havzası arasındaki set. Önemli olay. Dönüm noktası. Doruk çizgisi. Su bölümü çizgisi. Dönüm çekidi. İki nehri ayıran arazi. Sınır. Boşaltma havzası.

Waters of forgetfulness : Suyun itme veya zorlama kuvvetine karşı koyma ancak onu tamamen durdurmama gücüne sahip olma durumu.

Still waters run deep : Yavaş atın çiftesi pek olur. Çok konuşan değil çok dinleyen bilir. Durgun sular derin olur. Yere bakan yürek yakandır. Durgun sular derinden akar. Yumuşak atın çiftesi pek olur. Yere bakan yürek yakar.

Bag of waters : Amniyon kesesi. Amniyon.

Cast oil on troubled waters : Sakinleştirmek. Pürüzleri gidermek.

Deep waters : Büyük talihsizlik. Büyük derinlikte olan su. Derin sular. Ciddi sıkıntı.

Get into deep waters : Boyundan büyük işe kalkışmak. Boyunu aşan sularda iş yapmak.

Inland waters : İç sular. İç suları. İçsular. Kara suları.

Coastal waters : Karasuları. Kara suları. Kıyı suları.

Cast thy bread upon the waters : Cömert ol ve diğerleri için iyi birşeyler yap ve böylelikle kutsanabilesin (incil'den). İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.

 

İngilizce Watersheds Türkçe anlamı, Watersheds eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Watersheds ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Milestone : Pille. Milat. Mil taşı. Mesafe taşı. Önemli bir olay. Ana nokta. Merhale.

Bourn : Su. Dere. Amaç. Memleket. Diyar. Çay. Hedef.

Bourns : Amaç. Diyar. Dere. Çay. Hedef. Memleket. Su.

Watershed : Dönüm çekidi. İki nehri ayıran arazi.

Catchment area : Birikme havzası. Beslenme bölgesi. Tutma havzası. Kaynak havzası. Beslenme havzası. Havza. Su toplama alanı. Kapma havzası. Su toplama sahası.

Boundary line : Sınır çizgisi. Arazi sınırı.

Border : Sınırdaş olmak. Hudut. Kenar. Yakına gelmek. Tarh. Kenarlık. Sınır olmak. Sınırlandırmak. Üst sahne boşluğu. Bitişik olmak.

Continental divide : Kıta bölüm çizgisi.

Boundary : Sinir. Son. Ara hattı. Çeper. Kenar. Limit. Had. Hudut.

Divide : Paylaşma, paylara ayırma. Kırışmak. Araları açık olmak. Sınıflandırmak. Dağıtmak. Paylaştırmak. Taksim etmek. Paylaşmak. Bölmek. Ayrılmak.

Watersheds synonyms : geographic region, retention basin, detention basin, geographic area, climax, climacterics, catastrophe, crises, geographical area, climacteric, water parting, borderlands, drainage basin, borderlines, butting, crest line, border line, climaxing, highlight, catchment basin, breakthrough, crossroad, borders, geographical region, drainage area, bourne, climaxes, line, river basin, breakthroughs, ambit, borderline, catastrophes.