Weighting türkçesi Weighting nedir

  • [#yük Yüklemek].
  • Gramajını artırmak.
  • Ağırlık yapmak.
  • Ağırlıklarına.
  • Ağırlıklandırma.
  • [#ağırlaştırma Ağırlaştırmak].
  • Ağırlık.
  • Bir ölçme aracını oluşturan sınar ya da ayrıçlara taşıdıkları ağırlığa göre değişik katsayı ya da sayılar verme.
  • Ek vergin.
  • Ağırlaştırma.
  • Ağırlık verme.

Weighting ingilizcede ne demek, Weighting nerede nasıl kullanılır?

Weighting coefficient : Ağırlık katsayısı. Ağırlıklama katsayısı. Ağırlıklandırma katsayısı.

Weighting function : Ağırlıklandırma işlevi.

Weighting functions : Ağırlıklandırma fonksiyonu. Ağırlıklandırma işlevi.

Noise weighting : Gürültü ağırlıklandırması.

Tin weighting : Kalay şarjı.

Weightings : Ağırlıklandırma. Ağırlaştırma. Ağırlık verme. Ağırlık.

Weightily : Rahatsız edici bir şekilde. Ağır bir biçimde. Ağırca. Önemli. Ağırlıklı bir şekilde. Çok ağır bir biçimde.

Weightiest : Ağır. Sıkıntılı. En ağır. Önemli. Endişeli. Okkalı. Nüfuzlu. Hatırı sayılır.

Weight a ton : Çok ağır olmak. Bir ton çekmek.

Weightiness : Çok ağır olma durumu veya niteliği. Önemlilik. Etkili olma. Ağırlılık. Ağırlık.

İngilizce Weighting Türkçe anlamı, Weighting eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Weighting ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Ascribe : Yormak. Atfetmek. Yakıştırmak. -e yormak. Hamletmek. Vermek. Üstüne atmak. Ayırmak. İsnat etmek.

Brunts : Çarpma. Darbe. En ağır kısım (saldırı veya azarlama veya baskı vb'nin). Hamle. En şiddetli kısım (saldırı veya azarlama veya baskı vb'nin). Asıl yük.

Dullness : Körlük. Durgunluk. Mutlak matite. Sıkıntı. Matlık. Can sıkıntısı. Can sıkıntıs. Sersemlik. İdraksizlik.

Grege : Şartları ağırlaştırmak. Artırmak.

Chain : Kümeölçüm çözümlemesinde küme üyeleri arasında beliren tek uçlu çekim bağı. Zincir takmak. Sınırlama. Halkalık. Elini kolunu bağlamak. Ölçme zinciri. Zincire vurmak. Ziya zinciri.

Avoirdupois : İngiliz ve amerikan ağırlık jüyesi. Tartı usulü. İngiliz tartı sistemi. İngiliz ve amerikan ağırlık ölçü sistemi.

Charge : Saldırmak. Bilgi vermek. Ödetmek. Sorumlu tutmak. Kredi kartından almak. Bir özdeğin ya da bir ortamın eksicik önelcik dengesinin bozulması ile oluşan elektriklik hali. 2— bir elektrik çevriminin ya da bir işlergenin güç çıktısı. Taarruz. Bir sürece gönderilen ham özdek. Çevresinde kıvıl alan yaratan, artı ya da eksi alabilen temel tanecik özelliği, niceliği. Bir yoğunlaç ya da akımsaklar üzerinde toplanmış erke.

Weight : Dolgunluk vermek. Değer. Bilişim, uzay, tiyatro alanlarında kullanılır. Bir konumsal gösterimde, her bir basamağın, gerçek sayıya eklenen katkısının değerini belirtmek üzere, o basamaktaki sayı değerinin çarpılacağı katsayı. Yük. Ölçmek. Gülle. Önem. Siklet. Bir cisme yer'in ya da başka bir gökcisminin uyguladığı çekim kuvveti.

Charging : Şarj. Yükleme. Yükleyen. Suçlama. İtham. Ödünç verme. Elektriklenme. Bir birikeç gözesi ya da takımına boşalım yönünün tersine akım sürerek, üşekleri ve üşerçözüğü yeniden yük-süren kuvvet veren duruma getirme.

 

Weighting synonyms : weightings, exacerbate, slowed down, emphasising, harshens, burdened, downloaded, slow down, burthens, arduousness, burdens, aggravation, harshening, embarked, dead weight, dower, bulkiness, bit, ballast, burthen, aggravate, embark, additional charge, burdening, download, downloads, ascribed, drowsiness, weigh down, burden, burden with, aggravates, exacerbates.