Yıkmak nedir, Yıkmak ne demek

  • Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek
  • Yıkımına yol açmak, mahvına sebep olmak.
  • İnsan, hayvan ya da ağaç devirmek.
  • (-i, -e) mec. Herhangi bir suç, iş vb.ni birine yüklemek.
  • Yük indirmek.
  • Bir yana eğmek.
  • Birine yüklemek.

"Yıkmak" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Suçu bana yıktı."
  • "Bu acı onu yıkar."
  • "Yangın yarım saatin içinde her yeri sardı, uğruna gelen ne varsa yaktı, yıktı." - M. Ş. Esendal

Yerel Türkçe anlamı:

Büyük zarar vermek.

Güreşte, oyunda yenmek.

Yıkmak kısaca anlamı, tanımı:

Yıkma : Yıkmak işi.

Ev bark yıkmak : Karı kocayı birbirinden ayırmak.

Gönül yıkmak : Birini çok üzecek bir davranışta bulunmak, gücendirmek, gönül kırmak.

Hanumanını yıkmak : Ocağını yıkmak, evini barkını dağıtmak.

Hatır gönül yıkmak : Kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymamak.

Kalbi yıkmak kolay yapmak zordur : "insanları kırmak ve üzmek, mutlu etmekten daha kolaydır" anlamında kullanılan bir söz.

Üstüne yıkmak : Kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkalarına yüklemek. kendi suçunu başkasına yüklemek.

Üzerine yıkmak : Üstüne yıkmak.

Yakıp yıkmak : Çok büyük zarar vermek, harap etmek.

Yuvasını yıkmak : Biri eşinden ayrılarak kendi aile düzenini yok etmek. birinin eşinden boşanmasına sebep olmak.

 

Kurulu : Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş.

Parça : Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Pasaj. Müzik eseri. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Güzel, alımlı kız veya kadın. Tane. Nesne.

Dağıtmak : Yenilgiye uğratmak. Değişik sebeplerle kendini koyuvermek, beklenmedik davranışlarda bulunmak. Ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek. Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek. Kurulu bir düzeni bozmak. İletmek, ulaştırmak. Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak. Herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek. Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek. Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak. Bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek.

Bozmak : Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek. Geçersiz bir duruma getirmek. Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak. Bırakmak, dağıtmak. Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek. Dokunmak, zarar vermek. Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek. Kötü duruma getirmek. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek. Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak. Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek. Altını paraya çevirmek, bozdurmak. Kızlığına zarar vermek.

 

Tahrip : Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma.

İnsan : Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı. Âdemoğlu, âdem evladı. Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse).

Hayvan : At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık.

Veya : Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok olduğunda kullanılan bir söz. Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut.

Ağaç : Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki. Tahta, kereste.

Devirmek : Bir kitabı başından sonuna kadar okuyup bitirmek. Ayakta veya dik duran bir şeyi düşürmek, yatay duruma getirmek. Bir yönetim organının veya başkanının yönetim gücünü zorla elinden almak. Bir yana eğmek. Belli bir yaş dönemini geride bırakmak. Hepsini kısa sürede içip bitirmek.

Bir : Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Ancak, yalnız. Beraber. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Eş, aynı, bir boyda. Aynı, benzer. Bir kez. Bu sayı kadar olan. Tek. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Sadece. Sayıların ilki.

Eğmek : Sert bir cismi bükmek. Düz olan bir şeyi eğik duruma getirmek.

Yüklemek : Bir yükümlülük altına sokmak, sorumlu tutmak. Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak. Bir bilgisayar, disket vb.ne gerekli bilgileri aktarmak. Bir suçu birinin üstüne atmak. Belli bir hizmeti kullanabilmek için özel bir karta gerekli verileri aktarmak.

Yük : Doğacak bebek. Bir şeyin ağırlığı. Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi. Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar. Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı. Tedirginlik veren şey, engel. Eşya. Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev. Yüklük. Yüz bin kuruşluk mal veya tutar.

İndirmek : Kırmak, tahrip etmek. Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak. Kapamak. Yağmur, sis, birdenbire bastırmak. Fiyatını azaltmak, düşürmek. Hızla vurmak. Bir taşıt veya binek hayvanından aşağıya almak.

Yıkmak ile ilgili Cümleler

  • Arzularım bayanları mutlu etmek yuva yıkmak değil.
  • Bir şeyi yıkmak, yapmaktan çok daha kolaydır.

Diğer dillerde Yıkmak anlamı nedir?

İngilizce'de Yıkmak ne demek? : v. tear down, batter down, blast, blow down, break down, confound, dash, demolish, destroy, do for, drag down, explode, extinguish, housebreak, knock down, knock over, level, overthrow, pull dawn, puncture, ravage, ruin, shatter, split, subvert

Fransızca'da Yıkmak : démolir, renverser, ruiner, défoncer, démanteler, désoler, détruire, ébouler

Almanca'da Yıkmak : v. abbrechen, abreißen, abtragen, demolieren, korrodieren, niederreißen, ruinieren, umschmeißen, wegreißen, wüten, zerstören, zertrümmern, zusammenschlagen

Rusça'da Yıkmak : v. разрушать, рушить, обрушивать, ломать, разламывать, валить, разваливать, обваливать, заваливать, сваливать, опустошать, повергать, низвергать, разорять, сшибать, сокрушать, крушить, опрокидывать, сдвигать, обрушить, изломать, сломать, сломить, повалить, развалить, обвалить, завал