İndirmek nedir, İndirmek ne demek

"İndirmek" ile ilgili cümleler

  • "Kepenkleri indirmek."
  • "Genç adamın başına son darbeyi indirdi." - Y. K. Karaosmanoğlu
  • "Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." - Y. Kemal
  • "Göstericiler binanın camlarını indirmişler."
  • "Haberlerle birlikte hızlı bir yağmur indirdi." - N. Cumalı

Yerel Türkçe anlamı:

Ağır yük çekmekten hayvanların ayağı şişmek.

İndirmek

Bilgisayar Terimi olarak kelime anlamı:

[Bakınız: yüklemek]

İndirmek tanımı, anlamı:

İndirme : İndirmek işi.

Bayrağı yarıya indirmek : Millî yas ilan etmek için bayrağı direğin yarısına kadar indirmek.

Boğazına indirmek : Fazla ve gelişigüzel yemek.

Camı çerçeveyi indirmek : Etrafı kırıp dökmek, her şeyi parçalayıp dağıtmak.

Cebine indirmek : Hakkı olmadığı hâlde parayı kendine mal etmek.

Denize indirmek : Genellikle yeni yapılmış olan bir aracı kızaklar yardımıyla karadan suya salıvermek.

Eteklerini indirmek : Üzerine düşen görevi yerine getirmek.

Gönül indirmek : Kendisine yakıştıramadığı bir şeye razı olmak.

 

Hatim indirmek : Kur'an'ı başından sonuna kadar okuyup bitirmek, hatmetmek.

Kepenkleri indirmek : İşi tatil etmek.

Mideye indirmek : Haksız yere, kanunsuz olarak para kazanmak. yemek içmek.

Suratına indirmek : Tokat atmak.

Tahttan indirmek : Hükümdarlığına son vermek.

Yelkenleri suya indirmek : Direnmekten vazgeçip karşısındakinin dediğini benimsemek, kabul etmek.

Sarp : Dik, çıkması ve geçilmesi güç (yer), yalman. Güç, zor.

Sağlamak : Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek. Elde etmek, sahip olmak. Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak. Öndeki aracın sağından ilerleyerek önüne geçmek.

Taşıt : Otomobil, tren, gemi, uçak gibi taşıma araçlarının ortak adı, nakil aracı, nakil vasıtası, vasıta.

Binek : Binmeye yarayan otomobil, at vb. Binmeye yarayan.

Hayvan : Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık.

Fiyat : Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha. Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki. Bir mal veya iş gücü için uygun görülen para karşılığı.

Azaltmak : Az denecek bir miktara indirmek. Etkisini yitirmesine sebep olmak, hafifletmek. Eskisinden az bir duruma getirmek.

Düşürmek : Değerli bir şeyi ucuz veya kolay elde etmek. Azaltmak. Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak. Değerini, fiyatını indirmek. Görevi bıraktırmak. Zayıf bırakmak, gücünü azaltmak. Vücuttan yavru, çocuk, taş, solucan vb. atmak. Uğratmak.

Hızla : Çabucak.

Vurmak : Kadeh tokuşturmak. Uygulamak, basmak, koymak. Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak. Desteklemek, dayamak. Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak. Tavla oyununda pulu kırmak. Üzerinde görünmek, üzerine düşmek, yansımak, aksetmek. Duyulmak, hissedilmek. Hızla değmek, çarpmak. Olumsuz yönde etkilemek. Çarpma işlemini yapmak. Bağlama, ilişkilendirmek. Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak. Manevi olarak yaralamak. Sürmek. Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak. Çıkmak. Olduğundan başka biçimde görünmek. Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek. Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak. Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak. Takmak, koymak, bağlamak. İçki içmek. Hızla çarpmak. Silahla yaralamak, öldürmek. Etkisi bir yere kadar uzanmak. Amaçladığı şeye rast getirmek. Dokunmak, hasta etmek. Sırtına, omzuna yerleştirmek. Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak. Piyango vb. çıkmak, isabet etmek.

 

Kapamak : Üzerinde durmamak, bir şey üzerinde konuşmayı bırakmak. Hava bulutlarla kaplanmak, sıkıntılı bir hâl almak. Ortalıktan alıp saklamak. Tıkamak, içini doldurmak. Geçişi engellemek. Su, elektrik gelişini kesmek. Çalışamaz, görev ve iş yapamaz duruma getirmek. Bir yere sokup dışarı çıkmasına engel olmak, hapsetmek. Bir açıklığı örtmek için bir şeyi, açık yerin üzerine getirmek. Bir şeyin görünmesine engel olmak. Karşılamak, denk gelmek.

Yağmur : Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı, yağar, yağış, baran, bereket, rahmet. Çokluk, bolluk. Çok ve sık düşen, gelen şey.

Sis : Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su taneleri veya buhardan oluşan bulutların çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman.

Birdenbire : Ansızın.

Bastırmak : Bir kumaşın kenarını kıvırıp dikmek. Durdurmak. Basma işini yaptırmak. Üstünlüğünü göstermek. Kümes hayvanlarını kuluçkaya yatırmak. Baskı yapmak, üzerine iyice düşmek. Zararlı bir olayı önlemek. Gidermek. Ansızın birinin yanına gitmek. Hemen söylemek. Birdenbire gerçekleşmek ve pek çok etki göstermek.

Kırmak : Değerinden düşük fiyata almak. Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak. Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek. İri parçalara ayırmak. Belirli bir biçimde katlamak. Öldürmek, yok olmasına neden olmak. Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak. Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek. Vücut kemiklerinden birini parçalamak. Tahılı iri ve kaba öğütmek. Gücünü, etkisini azaltmak. Yok etmek. Kaçmak, uzaklaşmak. Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek.

Tahrip : Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma.

Etmek : Demek, söylemek. Bulmak, erişmek. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Küçük veya büyük abdestini yapmak. Eşit değer kazanmak. Herhangi bir değerde olmak. Kötülükte bulunmak. Bir işi yapmak.

Diğer dillerde İndirmek anlamı nedir?

İngilizce'de İndirmek ne demek? : v. lower, set down, take down, put down, bring down, reduce, cut, degrade, bash, cast down, clip, clout, clump, dismount, draw down, drop off, dump, land, lay low, let down, lift down, plant, relegate, send down, strike, take from, take off

Fransızca'da İndirmek : descendre, décrocher, dépendre, abaisser, abattre, affaler, asséner, débarquer, défalquer, démonter, rabaisser, rabattre, (fiyat) rabattre, (yelken) caler

Almanca'da İndirmek : v. abkürzen, abrechnen, absetzen, ausbauen, demaskieren, entladen, ermäßigen, fieren, herablassen, herabsetzen, mindern, niederholen, reduzieren, streichen, vergünstigen

Rusça'da İndirmek : v. спускать, опускать, высаживать, ссаживать, сажать, выгружать, сгружать, скатывать, снижать, понижать, сбавлять, снимать, свергать, выбивать, низводить, вонзать, обрушивать, склонять, доводить, сводить, осаждать, опустить, высадить, ссадить, посадить, выгрузить, сгрузить