Indigenous türkçesi Indigenous nedir
- İçkaynaklı.
- Fıtri.
- Bir maddenin normal yapısını muhafaza etmesi. bir proteinin ya da nükleik asidin normal yapısında olması.
- Özgü.
- Tabii.
- Yerli.
- Biyoloji alanında kullanılır.
- Bir yere özgü.
- Bir yerde doğal olarak yetişen.
- Yerel.
- Yöreye özgü.
- Doğal.
Indigenous ile ilgili cümleler
English: Native Americans are the indigenous peoples of the United States.
Turkish: Kızılderililer, Birleşik Devletler'in yerli halkıdır.
English: His love for indigenous Mexican art became his downfall.
Turkish: Yerli Meksika sanatına olan sevgisi, onun çöküşü oldu.
English: This plant is indigenous to Canada.
Turkish: Bu bitki Kanada'ya özgüdür.
English: Latin Americans know very little about the history of the indigenous peoples who used to live here several centuries ago.
Turkish: Latin Amerikalılar birkaç asır önce burada yaşamış olan yerlilerin geçmişi hakkında çok az şey bilmektedir.
English: Some indigenous tribes in Brazil are threatened by loggers.
Turkish: Brezilya'daki bazı yerli kabileler keresteciler tarafından tehdit edilmektedir.
Indigenous ingilizcede ne demek, Indigenous nerede nasıl kullanılır?
Indigenous people : Bir bölgeden yaşayan yerli halk. Yerli halk. Yerli. Yerli insanlar. Aborijin insanlar. Yerliler. Denizaşırı ülkelerde sömürge kurma dönemlerinde, dışardan gelenlerden ayırt etmek için, o ülkenin asıl halkından olan kişilere verilen ad. Oralı halk.
Indigen : Bir bölgenin yerlisi. Yerli. Yerli insan.
Indigence : Muhtaçlık. Yoksullluk. Sefalet. Yoksulluk. Fakirlik. Parasızlık.
Indigene : Yerli kimse. Bir yerin yerlisi olan şey veya kimse. Oralı. Yerli insan. Yerli. Asıl. Aborijin.
Indigenes : Asıl. Yerli. Oralı. Yerli kimse. Aborijin. Bir yerin yerlisi olan şey veya kimse. Yerli insan.
Indigesta vitulorum : Buzağıların sindirim bozukluğu. Buzağıların inappetenzi.
Indigestible : Sindirilemez. Sindirimi güç. Zor hazmedilen. Hazmedilemez. Hazmı güç. Sindirilemeyen. Hazmı zor. İndijestibl. Ağır.
Indigents : Sefil. Züğürt. Yoksul. Fakir. Muhtaç.
Indigestio simplex : Basit ön mide işlev bozukluğu. Basit sindirim bozukluğu.
Indigent : Sefil. Züğürt. Muhtaç. Fakir. Yoksul.
İngilizce Indigenous Türkçe anlamı, Indigenous eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Indigenous ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Abambulacral area : Abambulakral bölge. Derisi dikenlilerin tüp ayak taşımayan ve genellikle madreporitin de yer aldığı vücut bölgesi.
Natals : Doğum (ile ilgili). Doğuşa ait. Doğuş. Doğuştan gelen. Doğuştan olan. Doğumda var olan. Doğuştan. Doğumdan olan. Doğum.
Locale : Yer. Mahal. Olay yeri. Özellikle belirli bir olayın oluştuğu veya geçtiği yer. Yöre. Bir olayın geçtiği yer. Yerel ayar. Yer (bir olayın geçtiği). Yerel ayarlar.
Artless : Saflık. Yapaylıktan uzak. Sade. Sanatsız. Saf. Beceriksizce yapılmış. Yalın. Kaba. Kültürsüz.
Autochthons : Bir yerin yerlisi. Bir yerin (ilk) yerlisi.
Inborn : Kalıtsal. Doğuştan gelen. Cibilli. Tabiatında olan. Yaradılıştan. Irsi. Hılki. Doğuştan.
Inartificial : Yapay olmayan.
Easy : Bir oyun çalışması olurken yapılan ihtar. Uysal. Asanlıkla. Huzurlu. Zahmetsiz. Serbest. Susun. Rahat. Sorunsuz.
Canonical : Kurallara uygun. Kabul edilmiş. Helal. Kilise hukukuna ait. Kilise kanununa göre belirlenen. Kanuni. Kutsal kitapta geçen. Standart. Meşru.
Aardvark : Yerdomuzu. Damarlı dişliler (tubulidentata) takımının, yer domuzugiller (orycteropodidae) familyasından, 100 cm kadar uzunlukta, 30 cm kadar kuyruğu olan, afrika'da kazdığı inlerde yaşayan bir tür. Borudişli. Karınca yiyen. Yer domuzu.
Indigenous synonyms : naturally, amerindian, domestic, easier, abiotic environment, native, connatural, a chromosome, be my guest, easiest, endogenous, sure, incidental, a protein, specific, quite so, zonary, autochthon, certainly, autochthonal, artlessly, peculiar to, homebred, territorial, abramis zone, typical, acacia, local, canonic, regionals, autochthonous, a site, of course.
Indigenous zıt anlamlı kelimeler, Indigenous kelime anlamı
Foreign : Bir maddede kendisinden başka bulunan her türlü madde. Dış. Yabancı madde. Yurtdışı. Yurt dışı. Dıştan gelme. Yabancı. Yabancılık. Ülke dışı.
Indigenous ingilizce tanımı, definition of Indigenous
Indigenous kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Not imported. Not exotic. Produced, growing, or living, naturally in a country or climate. Native.
Bu kısımda Indigenous kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Indigenous ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Indigenous anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Indigenous ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.