Ascendant türkçesi Ascendant nedir

Ascendant ingilizcede ne demek, Ascendant nerede nasıl kullanılır?

Ascendant generation : Eski kuşak. Bir bireye göre daha yaşlı olan (baba, ana, amca vb.) bireylerin oluşturduğu kuşak.

Be in the ascendant : İtibar kazanmak. Hükmetmek. Yıldızı parlamak. Yükselmek.

Be in the ascendant : Egemen olmak. Talih ve itibarı artmak. Doğu ufkunda görünmek (yıldız veya gezegen). İtibar kazanmak. Yükselmek. Galip olmak. Hükmetmek. Yıldızı parlamak.

Being in the ascendant : Hükmetmek. İtibar kazanmak. Yıldızı parlamak. Yükselmek.

In the ascendant : Etkin olan. Hüküm süren. Egemenliği artan. Gücü artan. Yıldızı parlayan. Egemen olan. Etkinliği artan.

Ascend the stairs : Merdivenleri çıkmak.

Ascendants : Ufukta görünmeye başlayan. Hakim. Üstün. Etkin. Ekliptiğin yükselen noktası. Usul. Yükselen. Egemen. Nüfuzlu.

Ascendantent : Faik. Üstün. Hakim.

Ascendable : Çıkılabilir. Yükselebilir veya tırmanılabilir.

Ascend the throne : Tahta oturmak. Tahta çıkmak. Tahta geçmek. Tahta gelmek.

İngilizce Ascendant Türkçe anlamı, Ascendant eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Ascendant ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Law : İlke. Her bağlamda geçerli olan ve çıkarımları geçerlendiği için belli bir güvenirlik düzeyine ulaşmış nedensel ilişkiler, bk. genellik. Kural. Doğa olaylarının oluş nedenlerini ortaya koyan ve gelecekteki olayları önceden kestirme olanağı veren bağıntı; newton kanunu, kepler kanunları. Hukuk. Kaide. Olguların zorunlu, doğal gelişimlerini belirleyen temel içsel bağıntı; olgular ya da nesnelerin özellikleri arasındaki nedensel, zorunlu ve durağan (güvenilir) bağlantı. devlet gücünce yerleştirilmiş ve yaptırıma bağlanmış, insan etkinliklerini düzenleyen buyurucu davranış kuralları ve ölçüleri. Adalet. Kanun. Sakçı.

Modality : Tedavi yöntemi veya cihazı. Kip. Modalite. Şekil. Yaklaşım. Keyfiyet. Yöntem. Tarz.

Lawings : Adalet. Fen bilimlerinde kanun. Yasa. İlke. Kanun. Hukuk. Dava. Kaide. Nizam.

Advantageous : Menfaatli. Yararlı. Faydalı. Karlı. Üstünlük sağlayan. İstifadeli. Avantajlı. Hayırlı.

Gownsmen : Üniversite mezunu. Hoca. Üniversite üyesi. Cüppeli görevli. Profesör.

Prevailing : Cari. Galip gelen. Galip. Üstün gelen. En çok tutulan. Yerine geçme. En rağbette olan. Yaygın.

Acclivitous : Eğimli. Yukarıya doğru eğilimli.

Beaks : Yargıç (ingiliz ingilizcesi). Okul müdürü (ingiliz ingilizcesi). Okul müdürü. Hakim (ingiliz ingilizcesi). Yargıç. Burun. Gagalamak. Öğretmen (ingiliz ingilizcesi). Büyük burun. Ağız.

Consuetude : Örf. Adet. Alışkanlık.

Dominating : Başatlayan. Baskın. Egemen olan. Hükmeden. Hükmedici.

Ascendant synonyms : ascensive, ascending, prestigious, ascendants, potent, lex, sovereign, heavyweight, anaerobic, weightier, atop, gently, raising, ruling, prepotent, active, influential, arising, exquisite, lawing, managements, demiurges, god, rising, enhanced, effective, uppermost, dominants, choice, distingue, crescive, actives, effectives.

 

Ascendant zıt anlamlı kelimeler, Ascendant kelime anlamı

Subordinate : Madun. Tali bir hale koymak. Tabi etmek. İkinci dereceye koymak. Bağlamak. Ast. Birinin emri altına koymak. Daha az önemli saymak. Tabi kılmak. Desteklemek.

Descending : İnen aort. İnmekte olan. Alçalan. Desendan. Azalan sırada. İnen. İniş. Eksilen. Azalan. İnme.

Ascendant ingilizce tanımı, definition of Ascendant

Ascendant kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Rising toward the zenith. Ascent. Elevation. Above the horizon. Height.