Asetilkolin reseptörleri nedir, Asetilkolin reseptörleri ne demek

Asetilkolin reseptörleri; Biyoloji alanında kullanılan bir terimdir.

Biyoloji'deki anlamı:

Asetilkolinin bağlandığı hücre zarı proteinleri. Örnek: nikotinik reseptör sinirlerin postsinaptik uçlarında ve iskelet kası uç plâklarında bulunan bir iyon kanalıdır.

Asetilkolin reseptörleri anlamı, kısaca tanımı

Asetilkolin : Otonomik gangliyonların sinapslarından ve iskelet kasını döşeyen sinir telciklerinin uçlarından salgılanan kolinin asetil esteri olan nörotransmitter bir madde. Otomotik gangliyonların sinapslarından ve iskelet kasını döşeyen sinir iplikciklerinin uçlarından salgılanan kolinin asetil esteri olan nörotransmiter bir madde. Kolinerjik sinir uçlarında, kolin asetiltransferaz enzimi ileasetilkoenzim A’dankoline, asetil grubunun aktarılmasıyla oluşan, otonom sinir sisteminin tüm pregangliyoner nöronları, parasempatik sistemin postgangliyoner nöronları, sempatik sistemin bazı postgangliyoner kolinerjik nöronları, sinir-kas kavşaklarındaki sinir uçları ve beynin birçok bölümünden salgılanan, muskarinik ve nikotinik iki tip almacı bulunan küçük moleküllü nörotransmitter madde, ACh. Çoğunlukla uyarıca etkisi olmasına karşın, kalpte vagus sinirleriyle inhibitör etkiye sahiptir. Sinir dokusunda raslanan bir kimyasal madde olup sinir uyarmalarını ileten en önemli madde olarak düşünülür

 

Reseptör : Almaç.

Nikotinik reseptör : Sinir hücrelerinde ve kas hücre zarında bulunan ve asetilkolini bağlayan bir reseptör.

Postsinaptik : Sinir sisteminde ya da sinirin kasa temas ettiği yerde impulsun alındığı bölge (dendrit zarı veya kas zarı gibi).

İskelet kası : [Bakınız: çizgili kas]. İstemli, çizgili kas. Çizgili kas.

İyon kanalı : İyonların zarlardan geçmesini mümkün kılan, sadece özel uyartılara karşı açılan zar proteinin oluşturduğu geçit. Zarı geçen özgün bir iyon veya iyonların düzenli taşımasını sağlayan integral bir protein.

Proteinler : Yaklaşık %50 karbon, %25 oksijen, %15 azot, %7 hidrojen ve bazen kükürt de içeren ve amino asitlerden oluşan biyopolimer madde.

Hücre zarı : Sitoplazmayı çevreleyen, 75-80 A° kadar kalınlıkta, protein, lipit ve karbohidratlardan oluşan, lipitlerin genellikle fosfolipitler hâlinde çift tabaka oluşturdukları, sıvı mozaik zar modeline göre proteinlerin lipitlere birleşik ya da az veya çok gömülü oldukları, karbohidratların oligosakkarit zincirleri hâlinde bazı lipit ve bazı proteinlere bağlı bulundukları, hücrenin alt, üst ya da yan kısımlarında çeşitli özelleşmeler gösteren, hücreyi koruyan, pek çok hücre faaliyetine katılan yarı geçirgen yapı. Organellerin etrafını çevreleyen zar ise mitokondri zarı, Golgi zarı gibi organellerin adıyla anılır. Plâzma zarı, sitoplâzmik zar, membran, biyomembran, biyolojik zar, plazmalemma. Sitoplazmayı çevreleyen, 75-80 ºA kadar kalınlıkta, protein, lipit ve karbonhidratlardan oluşan, hücreyi koruyan, pek çok hücre faaliyetine katılan yarı geçirgen yapı, plazma zarı, plazmalemma. Hücreleri dıştan kesintisiz çevreleyen, metabolik olaylarda görev alan ve elektron mikroskobunda üç katman hâlinde gözlenen birim zar yapısında organellerden biri, plazma zarı, sitoplazmik zar, plazmalemma, birim zar.

 

Bağlandı : Damın mukavemetini arttırmak için kullanılan ağaç.

Protein : Canlı hücrelerin ana maddesini oluşturan, genel olarak sülfür, oksijen ve karbon ögeleri bulunan amino asit birleşiminden oluşmuş, yumurta akı, et, süt vb. yiyeceklerde bulunan, karmaşık yapılı doğal madde.

İskelet : İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih. Kuru, çıplak. Bir şeyi oluşturan temel çatı. Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü. Bir eserin genel planı. Çok zayıf.

Plaklar : Virüsle enfekte edilen tek tabaka hücre kültüründe, virüsün hücreyi parçalaması, öldürmesi veya hücrelerin kaynaşması sonucunda ortaya çıkan bir veya daha çok renksiz odaklar.

Nikotin : Tütün yapraklarından çıkarılan, renksiz, açıkta bırakıldığında havadan oksijen alarak esmerleşen, 247 °C'de kaynayan, 1,033 yoğunluğunda çok zehirli bir alkaloit (C10H14N2).

İskele : Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer. Kıyıya yanaşan deniz aracına doğru uzatılan eğreti küçük köprü veya gemiye çıkmayı sağlayan merdiven. Vapur uğrağı olan şehir veya kasaba. İçerilerde bulunan bir yerin kendine en yakın olan deniz taşıtı uğrağı veya demir yolu durağı. Işıkların yerleştirilmesi, ışıkçıların dolaşabilmesi için stüdyolarda tavana yakın yerde duvarı çepeçevre saran çıkıntı. Geminin sol yanı. Yapıların dışında sıvama, boyama veya onarım için keresteden kat kat kurulan, çalışma sırasında üstüne çıkılan çatkı.

Bağlan : “Sev, sevdiğine bağlı kal” anlamında kullanılan bir isim “. Diyarbakır şehri, Kayacık nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Iğdır şehri, Tuzluca ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Hücre : İnce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşmuş, bir organizmanın yapı ve görev bakımlarından en küçük birimi, göze. Tutukluların veya hükümlülerin yalnız olarak kapatıldıkları küçük oda. Küçük oda. Siyasi bir inançla gizli olarak çalışan bir örgütün genellikle aynı yerde çalışanlarının oluşturduğu topluluk.

İskel : Balta, çift demiri gibi şeyleri çelikleme işi.

Bağla : Buğday ve arpanın içinde bulunan burçak, mercimek şeklinde siyah tanecikler. Bakla yaprağına benzeyen ve pişirilip yenilen bir bitki. Fasulye. Değirmen çarkını firenleyen ağaç. Su bendi tıkacı. Ufak göl. Akarsuların seviyesini yükseltmek, suları toplamak veya başka yöne çevirmek için yapılan bent. Duvarların arasına yatay olarak konulan ağaç. Çoban köpeklerinin boynuna takılan, üzerinde sivri dişler bulunan demir halka. (Adalıkuzu, Hacılar Güdül Ankara) (bakla) : (Akbaş Güdül Ankara).

Diğer dillerde Asetilkolin reseptörleri anlamı nedir?

İngilizce'de Asetilkolin reseptörleri ne demek ? : acetylcholine receptors