Capsule türkçesi Capsule nedir

  • Kapsül.
  • Çanak.
  • Kapsül içine almak.
  • Özlü.
  • İlaç kapçığı.
  • Biyoloji, kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır.
  • Bakterilerin en dışını örten şeker ve/veya şeker asidi polimerlerinden oluşan yapı.
  • Bir organı, hücreyi, bakteriyi ya da bir yapıyı çevreleyen kese şeklindeki bir kılıf.
  • İlaçların istenmeyen tat ve kokularının önlenmesi amacıyla silindirik biçimde hazırlanan, tek veya iç içe geçebilen iki kısımdan oluşmuş jelatin kap. kapsüller mide asidinden etkilenmemeleri için bağırsak kaplamalı veya enzimlerden etkilenmemeleri için keratin kaplamalı olarak da hazırlanabilirler. sitoplazmik zar tarafından oluşturulan, polisakkarite benzer yapıda, çoğu kez fagositozdan korunmada etkili ve dolayısıyla bakterinin patojenitesini artıran, bakteriyi kuru hava koşulları, litik enzimler gibi dış etkenlerden de koruyan bir oluşum. gıda ve yem maddelerinin rutubetini saptamada kullanılan, ağzı geniş, dip kısmı dar, cam veya porselenden yapılmış kap.
  • Kapak.
  • Kapsül içine kapatmak.
  • Kısa.
  • Sıvıları buharlaştırmak için kullanılan, genellikle porselenden yapılmış kap.
  • Tohum zarfı.
  • Çanak (laboratuvar ).

Capsule ile ilgili cümleler

English: This building is a capsule hotel lodging men and women.
Turkish: Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.

 

English: Take two capsules after a meal.
Turkish: Yemekten sonra iki kapsül al.

Capsule ingilizcede ne demek, Capsule nerede nasıl kullanılır?

Capsule hotel : Japonya'da yaygın bir konaklama türü. Ancak bir kişinin sığabileceği çekmece benzeri kompartmanlar halinde uyunacak yer. Kapsül otel.

Capsule of tenon : Tenon kapsülü. Göz yuvarını arkadan saran telsi, elastik membran.

Hiss capsule staining method : Hiss kapsül boyama yöntemi. Bakterilerin kapsülünün boyanmasında da kullanılan bir boyama yöntemi. bakteri kapsülleri koyu mavi- mor hücrelerin arasında açık mavi içi boş yapılar olarak görülür.

Auditory capsule : İç kulakta ses titreşimlerinin alındığı kohlea. İşitsel kapsül. İşitme kapsülü.

Bowmans capsule : Bowman kapsülü. Böbrekte glomerulus yumağını çevreleyen, idrar kanalının genişlemiş başlangıç bölgesi.

Nasal capsule : Nazal kapsül. Burun deliklerini kapatan yapı.

Lens capsule : Lens kapsülü.

Brood capsule : Kız kese. Hidatit içerisinde bulunan ve protoskoleks içeren kese. unilokuler hidatidin germinal tabakalarından ekzojen tomurcuklanmayla oluşan içerisi sıvı ve protoskloleksle dolu kese. echinococcus granulosus’un neden olduğu hidatit kistte daha büyük bir kistin iç duvarından oluşan küçük parazitik kist.

Seed capsule : Çekirdek kapsülü. Koza.

Polar capsule : Myxozoa’larda konağa tutunmaya yarayan filament içeren kapsül. Kutup kapsülü.

İngilizce Capsule Türkçe anlamı, Capsule eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Capsule ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Earthenware : Toprak. Camlaştırılmamış kil ürünlerinin genel adı. Toprak eşya. Çanak çömlek. Toprak işi. Seramik. Toprak çanak çömlek. Çömlek. Topraktan yapılmış.

Container : Muhafaza kutusu. Yük sandığı. Konteynır. İçerisine sıvı azot konan ve taşınan, çift duvarlı, dar ağızlı, spermatozoon, ovum, canlı hücre ve dokuları saklamaya yarayan çelik kap. Konteyner. Birikimlik. Kap. Kap (kutu veya şişe vb). Kutu. Muhafaza.

Testa : Tohumun sert kabuğu. Tohum kabuğu. İntegümentlerin gelişerek meydana getirdiği gömlek şeklinde embriyoyu koruyan sert tabaka. tohum gömleği. Testa.

Bowled : Çevirmek (çember). Kriket top atmak. Kase. Şaşırtmak. Bovling oynamak. Yuvarlamak. Yuvarlanmak. Yolunda gitmek. Bowling oynamak.

Capsula : Kapsül. küçük kutu. Kapsula.

Capsules : Kapsüller.

Fleshy : Balık eti. Kemiksiz. Tombul. Et gibi. Toplu. Kilolu. Balıketi. Besili. Semiz.

Cover : Kılıf. Bir oyuncunun başka bir oyuncunun önüne kayarak seyircinin onu görmesini engellemek. yapılmayan bir işi yapılıyormuş gibi. göstermek için oyuncunun gövdesiyle, yaptığı işi seyircinin görüşüne kapaması, örnek : eğer masa lambasının üstünde lambayı yakacak bir düğme yoksa, o lambanın yanması anında ışıklar parlatılacaksa oyuncu lambayı gövdesiyle görüşe kapayıp yakar gibi yapar. Üstünü kapatmak. İstila etmek. Sakınmalık. Ödemeye yetmek (bir masrafı). Güvence. Kapamak. Almak. İnanca. kağıt para karşılığı değerli maden. herhangi bir nesnenin karşılığı olan para.

Exploders : Ateşleme makinesi. Atıcı. Funya. Detonatör barut hakkı. Ateşleyici. Patlayan şey. Ateşleme tertibatı. Bir patlamaya sebep olan şey.

Cored : Katlaşık. Spesifik çekirdek türü olan (kombinasyon halinde kullanılan). Özü çıkartılmış olan. Tuzda yuvarlanmış ve kurutmak için hazırlanmış (ringa balık yatağı).

Capsule synonyms : cap, bonneting, capsuling, lozenge, bonnets, coverture, compact, bolls, laconic, capsulize, cyst, damper, bolling, brevis, cacheting, seed coat, accipiter, briefed, basin, calyces, crock, gate, epigrammatical, calyx, bowl, briefer, capsular, calices, concise, brief, dooring, crockery, dishes.

Capsule ingilizce tanımı, definition of Capsule

Capsule kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A dry fruit or pod which is made up of several parts or carpels, and opens to discharge the seeds, as, the capsule of the poppy, the flax, the lily, etc.