Cruise türkçesi Cruise nedir

  • Sokaklarda dolaşarak müşteri aramak (fahişe).
  • Seyretmek.
  • Yol almak.
  • Dolaşmak (polis veya polis arabası) (etrafı kolaçan ederek).
  • Ağır ağır gitmek.
  • Turistik gemi yolculuğu.
  • Gezinmek.
  • Gemiyle gezmek.
  • Dolaşmak (taksi şoförü taksi müşteri arayarak).
  • Gemi ile dolaşmak.
  • Dolaşmak.
  • Gemi gezisi.

Cruise ile ilgili cümleler

English: Have you ever been on a cruise ship?
Turkish: Hiç yolcu gemisinde bulundun mu?

English: Ali and Mary went on a cruise near Italy for their honeymoon, but the ship sank and Ali was drowned in his cabin.
Turkish: Ali ve Mary balayıları için İtalya yakınında vapurla seyahate çıktılar fakat gemi battı ve Ali kamarasında boğuldu.

English: Ali turned on cruise control and coasted for a while.
Turkish: Ali hız kontrolünü açtı ve bir süre sahil boyunca gitti.

English: Some cruise ships have too many passengers.
Turkish: Bazı yolcu gemilerinin çok sayıda yolcusu var.

English: There's no cruise control on this car.
Turkish: Bu arabada cruise control yok.

Cruise ingilizcede ne demek, Cruise nerede nasıl kullanılır?

Cruise along : Dolaşmak.

Cruise control : Hız sabitleyici. Hız programlayıcısı. Seyir kontrolü. Otomatik hız kontrolü. Hız limitörü. Hız kontrol düzeni. Düz uçuş kumandası. Seyahat kumandası. Hız kontrolü. Hız sabitleyici sistem.

 

Cruise missile : Kruz füzesi. Güdümlü nükleer füze. Seyir füzesi. Cruise füzesi.

Cruise ship : Turistik gezi bir ya da daha fazla değişik istikamet ziyaret etmek için kullanılan yolcu gemisi. Yolcu gemisi.

Go on a cruise : Sefere çıkmak. Vapurla geziye çıkmak.

Battle cruiser : Savaş kruvazörü. Kruvazör. Ağır kruvazör. Savaş gemisinden daha hızlı ve daha çok manevra kabiliyeti olan gemi. Muharebe kruvazörü.

Cruiser weight : Yarı ağır siklet.

Cabin cruiser : Yolcu gemisi. Kamaralı büyük tekne.

Cruisers : Kruvazör. Kamaralı büyük tekne. Hızlı savaş gemisi. Kruvazörler.

Cruiser : Hızlı savaş gemisi. Bir ya da iki kamaralı büyük motor. Kamaralı büyük tekne. Kotra. Kruvazör. İki kamaralı büyük motor.

İngilizce Cruise Türkçe anlamı, Cruise eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Cruise ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Meandered : Dolanmak. Avare dolaşmak. Dolana dolana gitmek. Dolanıp durmak. Boş boş dolaşmak. Kıvrılmak. Kıvrıla kıvrıla akmak. Kıvırmak. Dolambaçlı yoldan gitmek.

Meanders : Kıvrıla kıvrıla akmak. Dolanmak. Avare dolaşmak. Kıvrılmak. Kıvırmak. Boş boş dolaşmak. Dolana dolana gitmek. Dolambaçlı yoldan gitmek. Dolanıp durmak.

Make way : Yol vermek. Öne geçmek. Yol açmak. İlerlemek.

Go : Haline gelmek. Enerji. Hareket etmek. Ölmek. Tükenmek. Yapılmak. Olmak. Yok olmak. Girmek. Uymak.

Circuiting : Turneye çıkmak. Etrafında dönmek. Devretmek.

Mosey : Avare dolaşmak. Dolanıp durmak. Ayrılmak. Gitmek.

Contemplating : Niyet eden. Niyet etme. Düşünüp taşınma. Dalmak. Süzmek. Tasarlama. Tasarlayan. Tasarlamak. Niyet etmek.

 

Circuit : Tur. Çevril bir devinimle tümlenen oluşum ya da süreç.. Dolaşma. Devretmek. Ring seferi. Akım. Turneye çıkmak. Bilgisayar, bilişim, fizik alanlarında kullanılır. Çıngı devresi. Elektriksel erke üretecinin ucaylarma bağlanarak kesiksiz bir iletim yolu oluşturan iletken aygıtlar ya da gereçler dizisi.

Contemplates : Düşünmek. Niyet etmek. Dikkatle izlemek. Niyetinde olmak. Düşünüp taşınmak. Dikkatle seyretmek. Bakmak. Tasarlamak. Dalmak.

Itinerate : Gezmek. Yolculuk etmek.

Cruise synonyms : locomote, beholding, ambulates, move, moseyed, browse around, contemplated, travel, gaze at, circulates, move forward, go around, fleetest, wending, journey, behold, get down to, fleeter, meander, circuited, cruises, cruise along, hang about, go for a walk, wended, get about, fleeted, contemplate, make for, ambulated, stooge, moseying, fleet.

Cruise zıt anlamlı kelimeler, Cruise kelime anlamı

Stay in place : Yerinde kalmak.

Cruise ingilizce tanımı, definition of Cruise

Cruise kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To sail back and forth on the ocean. [Bakınız: Cruse], a small bottle. To inspect forest land for the purpose of estimating the quantity of lumber it will yield. To sail, as for the potection of commerce, in search of an enemy, for plunder, or for pleasure. A voyage made in various directions, as of an armed vessel, for the protection of other vessels, or in search of an enemy. A sailing to and fro, as for exploration or for pleasure. To cruise over or about.